Türkiye'nin Sınırları Nasıl Çizildi, Ayrıntıları Ne Kadar Biliyoruz?
1. Kurtuluş Savaşı ile ilgili bazı bilgilerimizi
bir daha gözden geçirelim mi? Bugünkü
sınırlarımız nasıl çizildi? Düzenli ordumuz hangi cephelerde savaştı? Sivil
yoğunluklu direnişlerin sınırlarımızın çizilmesine katkısı nasıl oldu? Bu
yazımızda sınırlarımızın (Hatay hariç) nasıl çizildiği üzerinde duracağız.
Misak-ı Milli Sınırlarımız
2. Öncelikle İran-Türkiye sınırı
konuşalım; 560 km kilometre ile Türkiye'nin en uzun ikinci sınırı olup iki ülke
sınırları 1639 yılında Osmanlı Devleti ile Safevi Devleti arasında imzalanan Kasr-ı Şirin
Antlaşması ile günümüze kadar gelmiştir.
3. İki ülkenin kara sınırları Nahçıvan
sınırının kesiştiği Dilucu Sınır Kapısı ile başlar ve Irak-Türkiye sınırının
kesişme noktasında sona erer. Yani Kurtuluş Savaşında İran ile herhangi bir
savaş olmamıştır. İran ile olan sınırımız Osmanlı Devleti zamanında nasıl ise, Türkiye Cumhuriyeti döneminde de aynı sınırdır.
4. Burada yeri gelmişken Nahçıvan
Sınırımızdan da bahsetmek gerekir. Nahçıvan, Azerbaycan’a bağlı özerk bir
Cumhuriyettir ve Türkiye’nin Nahçıvan ile 13 km’lik bir kara sınırı vardır. Yılmaz Özdil isimli bir gazeteci "Bu sınırı
oluşturabilmek için Mustafa Kemal’in kendi parasıyla toprak satın aldığını" yazar, bu tabii ki doğru değildir.
Nahçıvan Sınırı |
5. Büyük Ağrı dağı Türkiye’de, Küçük
Ağrı Dağı ise 1928’den önce İran sınırları içinde idi. Burada Kürt isyancıları (teröristleri) ciddi sorun yaratıyorlardı. 5 Kasım 1932
yılında Türkiye ile İran arasında yapılan bir antlaşma ile Küçük Ağrı Türkiye’ye
bırakıldı ve bunun karşılığında daha Güney’de (Katur sahası-Van) İran’a verildi.
Böylece Nahçıvan ile de bir sınırımız olmuş oldu.
6. Gelelim, Gürcistan ve Ermeni
sınırımızın nasıl çizildiğine. Ruslar Osmanlı
tebaası olan Rum ve Ermenileri ayaklandırmışlardı. Rumlar, Trabzon, Rize ve Artvin’de; Ermeniler
ise özellikle Kars, Erzurum, Ağrı ve Van’da ayaklanmışlar ciddi katliamlar
yapmışlar ve Ruslar için bir işgal ortamı hazırlamışlardı.
7. Ardından Ruslar, 1915 yılında
sıraladığım bu illeri işgal ettiler. Fakat bu iller, 1918 ‘den itibaren
işgalden kurtulmaya başlamışlardır. Bu illerin düşman işgalinden kurtulmasının
en önemli nedeni “1917 Rus Bolşevik Devrimdir”. Rusya iç işlerinden dolayı
çekilmiş. Ve tabiri caizse Ermeni ve Rum çetelerini kaderleri ile baş başa
bırakmıştır.
8. Mesela 1915' te işgale uğrayan
Trabzon, Rize, Van, Ağrı, Erzurum kısmen yerel direniş ve daha çok Osmanlı
Ordusu tarafından, [tarihe dikkat edelim] 1918’de düşman işgalinden
kurtulmuştur. Örneğin, Trabzon’un düşman işgalinden kurtuluşu, 24 Şubat 1918; Van’ın
düşman işgalinden kurtuluş tarihi ise 2 Nisan 1918’dir.
9. Yani Mustafa Kemal’in , Samsun'a çıkmasından bir
yıl önce. Bu illerden sadece Kars ve Artvin kağıt üzerinde biraz daha geç
kurtulmuş görünür. Söz konusu şehirlerin tamamı düşman işgalinden kurtulmuş fakat kurtuluşu takiben muhatap olmadığı için beklenmiş ve TBMM
Hükümeti kurulunca üç tane antlaşma imzalanmıştır.
10. Bu antlaşmalar ile Kuzeydoğu
sınırımız resmiyet kazanmıştır; bu şehirler düşman işgalinden kurtulduğunda daha TBMM düzenli ordusu yoktur (Düzenli ordumuzun kuruluş tarihi 8 Kasım 1920). Yukarıda da ifade ettiğim gibi anlaşmalar, işgalden kurtuluştan 2 ya da 3 yıl sonra bir muhatap bulununca imzalanmıştır ve şöyledir;
1. Gümrü Antlaşması /
TBMM-Ermenistan/ 03 Aralık1920
2. Moskova Antlaşması/ TBMM- SSCB/ 16
Mart 1921
3. Kars Antlaşması/ TBMM- Ermenistan-
Gürcistan-Azerbaycan/ 13 Ekim 1921
11. Şimdi de geçelim, yerel
direnişleriyle Gazi, Kahraman ve Şanlı ünvanını alan kentlerimizin bulunduğu
Güneydoğu sınırlarımızın nasıl şekillendiği konusuna. Anadolu'nun bir çok
yerinde Kuvvay-ı Milliye de denilen yerel direnişçiler bu bölgemizde de
şekillenmiştir.
12. Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra,
Güney Anadolu önce İngilizlerin sonra da Fransızların işgaline uğramıştı.
Özellikle Fransız işgaliyle birlikte Fransızlar tarafından bölgede bir Ermeni
çoğunluğu oluşturma çabasına girilmişti.
13. Fransız ordusunda yer alan Ermeni
taburlarıyla birlikte yerli Ermenilerin çoğunluğu da Fransızlarla birlikte
hareket etmekteydiler. Fransızların, Ermeni aşkı bu dönem de başlamıştır
anlayacağınız. Sıkıcı bir tarih dersine döndürmemek için ayrıntılara değinmeyeceğim.
14. Fransızlar, Ermeni lejyonlarını
kullanarak Antep başlangıç olmak üzere Güney Anadolu’da sıraladığımız illere, Adana 'yı da dahil ederek işgal etmeye
başladılar. Tarihin başlangıcı 1 Nisan 1919.
15. Genellikle Şehir direnişleri şeklinde
başlayan direnişleri idare etmesi için Sivas Kongresinde alınan bazı kararlar
uyarınca komutanlar da gönderilmiştir. Ama TBMM düzenli ordusu hala bu
bölgede yoktur. Çünkü daha düzenli ordu yoktur. ve doğal olarak savaşmamıştır. Halk organize olarak (edilerek) Fransızlarla
savaşmıştır. Fransızlar Anteb'e girememiş, bir ateşkes imzalanmış ama bu
bozulmuştur. Çatışmalar bir süre daha devam etmiştir.
16. Sonuçta güney illerimizden Kahramanmaraş, 12 Şubat 1920; Şanlı Urfa, 11 Nisan 1920; Gaziantep 25 Aralık 1921'de düşman işgalinden kurtuluyor. Sadece nedense Adana 5 Ocak
1922 yi bekliyor. Aslında bu tarihler son düşman birliklerinin de şehirden tamamen ayrıldığı tarihler. Zafer daha da önce. Tekrar belirtelim, buralarda TBMM düzenli ordusu yok. Ve ardından 20 Ekim 1921'de Ankara Antlaşması İmzalanarak bugünkü
(Hatay hariç) güney sınırımız çizilmiş oldu.
17. Gelelim Akdeniz bölgesine. Mondros Ateşkes
Antlaşması gereğince, İtalyanlar, 1919 yılının Mart ayında ilk olarak Antalya işgal
ettiler. Daha sonra Kuşadası, Bodrum, Fethiye ve Marmaris gibi Menteşe
bölgesindeki sahil şeridini ve ardından, Muğla, Konya, Burdur Afyon, Söke ve
Akşehir’i işgal ettiler.
18. İtalyanlara karşı hiç bir direniş
olmamıştır. Derler ki, İtalyanlar Türk Halkına çok iyi davranmış, kimseye zarar
vermemiş, kimsenin karısına kızına bakmamış, hayırlarına hastane, yol, köprü
yapmışlar, hayır hasenat işleriyle uğraşmışlar (!) ve İngilizlere de kızgın
oldukları için sessiz sedasız, kurşun atmadan ve kurşun yemeden çekilip
gitmişlerdir.
Çerkez Ethem |
19. Libya'daki vahşi İtalyanlar,
Anadolu'da melek oluvermişlerdir. İngilizlere kızgınlıklarının nedeni, I. Dünya
savaşının kazanan devletlerinden olmalarına rağmen kazanımlarının çok az olması, buna ilaveten söz verilmesine rağmen Anadolu'da İzmir ve çevresinin kendilerine verilmemesidir.
20. Sessiz sedasız çekilmelerinin bir
nedeni de ülke içindeki Mussolini merkezli karışıklıklar ve ekonomik krizdir.
İtalyanlar, Temmuz 1921-Ekim 1921 arasında tamamen çekildiler ve Akdeniz Bölgesi
sınırımız da çiziliverdi.
21. Gelelim İstanbul'a... Mondros Ateşkes
Antlaşması sonucunda Anadolu'nun birçok yeri çeşitli devletlerin işgaline
uğradığı gibi, İstanbul da İngilizler tarafından işgal edildi (16 Mart
1920). İngilizler beklediler, bir süre sonra Türk ordusu "Korkunç Büyük Yunan
Ordusunu" (!) yendi ve Bursa'ya yöneldi.
22. Mudanya Ateşkes antlaşması imzalandı
ama İngilizler hala İstanbul'da. Terk etmiyorlar. Ardından 24 Temmuz 1923 de
Lozan imzalanıyor. İngilizler pek memnun ki Lozan'dan, antlaşma sonrası tıpış tıpış
İstanbul'dan çıkıyorlar. Son birlikleri de, 4 Ekim 1923 te güle oynaya İstanbul'dan ayrılıyor.
23. Şimdi tekrar filmi biraz başa alalım
ve gelelim Yunanlılar ve Batı Cephesine; Rusları, Fransızları, İtalyanları,
Ermenileri, İngilizleri hem de düzensiz birliklerle ve "halk direnişiyle" yurttan atıyor ama "Büyük Yunan Ordusunu" (!) bir türlü atamıyorduk. Bütün cepheler
kurtulmuştu ama Yunan işgali devam ediyordu...
24. Bu arada bütün Kuvvayi Milliye
Birlikleri birleştirildi ve düzenli ordu kuruldu (8 Kasım 1920). Ege'de
Yunanlılara kök söktüren Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet Efe'yi kazanmak yerine
bu iki tecrübeli Kuvva-yi Milliyeci nedense harcandı. Bunun nedenine ilişkin
görüşler var, fakat konumuz bu olmadığı için bu konunun ayrıntısına girmiyorum...
25. Yunanlılar İzmir'e 15 Mayıs 1919 da
çıktılar ve Yunan işgali bu tarihte resmen başlamış oldu. Aslında hemen
belirtelim ki; TBMM Hükümeti ordusu gerçek anlamıyla sadece Yunan Ordusuyla savaşmıştır desek
sanırım yanlış olmaz. Çünkü yukarıda izah ettiğim gibi diğer sınırlarımız
neredeyse çizilmişti.
26. Bütün sınırlar çizildiği, güvenlik
sorunu azaldığı ve düzenli ordu da kurulduğu için bütün asker ve
teçhizat "Batı Cephesine" kaydırılmıştı. Hatta bizi İşgal edip sonra çekilen
Fransızlardan ve Ruslardan epeyce silah da satın aldık. (Ticaret yani normal
bir şey).
27. Yunanlılarla ilk savaş 6 Ocak 1921
tarihinde yapılan Birinci İnönü Muharebesi'dir. Ama aslında tam anlamıyla bir
savaş olmamıştır. Yunan Ordusu geri çekilmiştir. Resmi tarihe göre bu savaşta 4
Subay 118 er şehid olmuştur.
28. İkinci Savaş, İkinci İnönü savaşıdır
(23 Mart - 1 Nisan 1921 ). Birinci İnönü çok küçük bir çarpışmaydı. Hatta "I. İnönü Savaşı diye bir savaş olmadı" diyenler de var. İkincisi biraz daha büyük bir çarpışmaydı deniyor. Çünkü
burada kaybımız 600 şehit. Ama bu iki İnönü savaşı ile ilgili çok farklı iddialar var.
29. Resmi tarihe göre bu iki
savaşta bizden iki kat daha büyük olan Yunan ordusunu püskürtmüşüz. Ama "Bu
savaşlar olmadı" diyenler sadece İslamcı yazarlar değil. Mesela Yalçın Küçük de o
kanaatte. Diyor ki; "Bu zafer söylemi Ege 'de çok sevilen Çerkes Ehem ve D. Mehmet
Efe gibi iki önemli kişinin itibarının
sarsılması ve düzenli ordu fikrinin pekişmesi için kurgulanmış zaferlerdir. Yunanlılar sadece Türk Ordusunun
gücünü ölçmek için keşif yapıp büyük saldırı için geri çekilmişlerdir. Bu
püskürtme veya zafer değildir."
30. Nitekim ilginçtir, Birinci ve İkinci İnönü Savaşında
mahvedilen ve püskürtülen (!) Yunan Ordusu; 10 - 24 Temmuz 1921 yıllarında
yapılan Kütahya-Eskişehir Muharebesinde Türk ordusunu Sakarya Nehri'
nin
doğusuna kadar çekilmeye zorlamıştır. Neredeyse Başkent Ankara'ya kadar.
31. Kütahya-Eskişehir Muharebelerinden
sonra İsmet Paşa ile bu işin yürümeyeceğini anlayan Mustafa Kemal Paşa, Türkiye
Büyük Millet Meclisi'nden çıkarttığı bir kanunla Başkomutanlık da dahil bütün
yetkileri üstünde toplamıştır. (5 Ağustos 1921).
32. Ardından, 23 Ağustos - 13 Eylül 1921
tarihleri arasında Sakarya Meydan Muharebesi yapılmıştır. Sakarya'ya kadar
çekilen Türk ordusu Yunan taarruzlarını durdurmuş ve stratejik bir galibiyet
alarak bu kez Yunan Ordusunu mağlup etmiştir.
33. Bu süreçte Batı Anadolu'yu
İtalyanlara yem etmek istemediği için Yunanlıları kullanan İngilizler
birdenbire fikir değiştirmek zorunda kalmış ve Yunanlıların arkasında da durmamıştır.
Hatta İngilizler Türk Ordusuna bir miktar Silah yardımı bile yapmıştır.
34. Aradan tam bir yıl geçer. Bu arada
birçok görüşmeler yapılır. Ordu iyice toparlanır. Yunanlılar da Anadolu'da
desteksiz kalmışlardır bu arada. Ve 26
Ağustos 1922' de "Büyük Taarruz" başlar. Büyük Taarruz, savaştan ziyade bir temizlik yani süpürme operasyonuydu. Yunanlılar Anadolu'dan süpürüldü. Ve böylece savaş bitti.
35. Düzenli ordunun Yunanlılarla yaptığı
savaşlar bitince Kurtuluş Savaşı da zaferle sonuçlanmış oldu. Kurtuluş
Savaşında Batı Cephesindeki şehit sayılarımız konusunda kesinlik yok. Rakamlar farklı kaynaklarda 4.000
ile 35.000 arasında değişiyor. Mesela sadece Çanakkale savaşında tespit edilen şehit sayımız ; cephede şehit olan : 57.000, kayıp:10.000, aldığı yaradan dolayı sonradan şehit olan; 21.000 olmak üzere 88.000 askerdi.
36. Mudanya Ateşkes Antlaşması (11 Ekim
1922) ve Lozan Antlaşması (24 Temmuz1923) ile Trakya da dahil olmak üzere Sınırlarımız
kesinleşiyor (Hatay hariç). Özellikle Türkiye'ye çok yakın birçok adanın Yunanlılara
bırakılması, İngilizlerin Yunanlıları yalnız bırakmasının diyeti ve İsmet Paşa'nın
dehası olsa gerek.
37. Başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere bütün şehitlerimize ve gazilerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Hepsine minnettarız. Hepsi kahramanlarımızdır. Bu yazımızda, Kurtuluş Savaşı'nın "Sınırlarımızın nasıl
çizildiği odaklı" bir fotoğrafını çektik. Tarihi doğru yazmak, doğru
anlamak konusu çok önemlidir. Gerçekleri olduğu gibi yazabilmek her durumda
akademisyenlerin boynunun borcudur.
Okullarda anlatılmalı doğrular
YanıtlaSilHocam, kalemine emeğine sağlık. Misakı milli nasıl belirlendi? neden halep Kerkük Musul bırakıldı?
YanıtlaSilTeşekkürler emeğinize sağlık
YanıtlaSil33 te İngilizlerin Türk ordusuna yardım yaptığına dair bir kanıtınız var mı?*
YanıtlaSilKurtuluş savaşında Rusya'dan, Azerbaycan'dan, Fransızlardan, İtalyanlardan ve Hintli Müslümanlardan (Pakistanlılardan) resmi olarak silah ya da para yardımı geldi. İngilizlerden de el altından silah yardımı geldi. İngiliz yardımının vesikası yok. Tanık olanların beyanları var.
SilŞuna açık açık Kurtuluş Savaşı
YanıtlaSildiye bir savaş yoktur.Yunanlılar Ege Bölgesi ve İzmir'e işgal amaçlı değil, turistik amaçlı gelmişlerdir diyememek çok mu acı geliyor.
Neden kürt isyancılar teröristler ifadesini kullandınız kürt vatandaşlarımızın ismini kullanmanızdaki amaç nedir?
YanıtlaSil