Ölümsüz ağaç "Zeytin" ve Onun Şifa Kaynağı "Suyu" Zeytinyağı
1. “Zeytin ve zeytinyağı”, “Antik dönemden” bu yana
özellikle Akdeniz havzasının en önemli tarımsal ürünlerinden biridir. Sahip
olduğu özellikler onu gerçek anlamıyla bir “efsane” haline dönüştürmüştür. O “ölümsüz ağaç” ve onun meyvesi ve yağı şifadır,
ilaçtır. Kutsal metinlerde de adı sık sık geçen “Zeytin ve Zeytinyağının” tarihi
dahil her yönünü birlikte konuşalım istedim bugün.
2. Yağı dedik ama Zeytinyağı aslında "Meyve
suyu". Evet, evet teknik anlamda meyve
suyudur. Çünkü, zeytinin preslenmesi ile elde edilen zeytinyağı, hiçbir
kimyasal işleme tabi tutulmadan da doğrudan doğruya tüketilebilen tek yağdır.
3. Zeytin ağacının anavatanı yani gen merkezi
konusunda çeşitli görüşler bildirilmesine rağmen asıl yurdunun “Güneydoğu
Anadolu” özellikle “Mardin, Kahramanmaraş ve Hatay” arasında kalan bölge olması güçlü
bir olasılık olarak görülmektedir
4. Zeytin, dört kutsal kitapta da yer almıştır.
Kutsal kitaplarda bahsedilen zeytin için Eski Ahitte sözü edilen efsanelerden
biri, Hazret-i Nuh ve tufanıdır. Tufanın bittiğini, ağzında zeytin dalıyla
gelen güvercin haber vermiştir. Zeytin ağacı tufana dayanan ağaç olarak bilinir.
5. Tevrat’ta tanrının Hz. Musa’ya vaftiz yağı
reçetesini verirken esas bileşenin zeytinyağı olduğunu görüyoruz. Zeytin ağacı
İncil’de kutsal bir bitki olarak geçer. Kuran-ı Kerim’de de zeytin ağacını,
meyvesi zeytini, yağını öven ve en güzel nimetlerden olduğunu vurgulayan
ayetler bulunmaktadır.
6. Eski Ahit’e göre zeytin, refahın ve bolluğun
sembolüdür ve tüm kutsal kitaplarda zeytin ağacı kutsallığın, bolluğun,
adaletin, sağlığın, gururun, zaferin, refahın, bilgeliğin, aklın, arınmanın ve
yeniden doğuşun, özetle insanlık için en önemli erdem ve değerlerin sembolüdür.
7. Yine İncil’de bir kral seçmek toplanan ağaçların “
Bilge zeytin ağacı” nı kral seçtiklerinden bahsedilir.
8. Bakınız, bir “Hitit” metni zeytinin “Hititler”
için önemini şu şekilde vurgulamaktadır “Nasıl zeytinin kalbinde yağ
bulunuyorsa, Ana tanrıçanın da, Hatti ülkesinin kralını, kraliçesini
prenslerini ve Hatti ülkesinin insanlarını kalbinde ve ruhunda arkadaşça
bulundurmasını dilemektedir.”
9. Zeytin ağacı Eski Mısır’da da kutsal kabul
edilmekteydi. Eski Mısır’da Heliopolis’teki Tanrı Ra Tapınağı’nda bulunan ve II.
Ramses zamanına (M.Ö. 1197-1165) ait bir yazıttan da anlaşıldığı gibi zeytin
ağaçlıkları Yeni İmparatorluk döneminde yaygınlaşmıştı. Ramses II, Güneş Tanrısı Ra için yaptırmış
olduğu tapınağın aydınlatılmasında ışık kaynağı olarak kullanılacak zeytinyağı
için, özel zeytinlikler kurdurmuştur.
10. Yunan mitolojisinde ise bütün zeytin ağaçlarının,
Athena’nın yarattığı ilk zeytin ağacından çoğaldığı inancı hakimdir. Tanrıların
çocuklarının zeytin ağacı altında doğduğuna inanan Yunanlılar tanrı
heykellerini mermerden yaptıkları gibi zeytin ağacından da yapmışlardır. Antik dönemde olimpiyatlarda başarılı
sporculara zeytin dalından bir taç takılır ve zeytinyağı hediye edildiği
bilinmektedir.
11. Romalıların, ülkelerinin kurucusu Remus ve Romulus’un
bir zeytin ağacının altında doğduğu inancı bilinmektedir.
12. Ünlü derlemeci “Pilinius” vücut şifası için iki
sıvıdan bahseder. İlki vücudun içi için Şarap; ikincisi vücudun dışı için
Zeytinyağı. Antik dönemlerde zeytinyağı daha çok kozmetik amaçlı ve ilaç olarak
kullanılmıştır.
13. Islah edilmesiyle birlikte Akdeniz’in kültür
bitkisine dönüşmüştür ve kökeni olan Anadolu'nun da kültürün vazgeçilmez bir
unsuru haline dönüşmüştür. Hititler ve diğer Anadolu medeniyetlerinde
zeytinyağının birçok yemekte kullanıldığı görülmektedir.
Kısaca, Zeytin isminin batılı dillerde “Olive” olarak
bilinen kelimenin kökenini konuşacak olursak;
Geç Bronz Çağı olarak M.Ö. 3300 e kadar giden bugün kullanılan “Olive” kelimesinin
dayandığı Etrüskçe “Eleiva” dan üretilmiş, Grekçe “Oleaceae” kelimesinin kullanılmasından
yaklaşık 3000 yıl öncesine kadar gider. Yunanca “'elais” yani zeytinyağı
kelimesinin etimolojisi Etrüsklerin “Eleiva” kelimesine uzanır. Bu etimolojik köken, zeytine “Ela” diyen
Anadolu'nun yerli halkı “Luvi” lere kadar uzanır ki bu da Anadolu-Luvi-Etrüsk ilişkisini
ortaya koyar.
14. Antik dönem sonrası, Orta Asyalı göçebe Türk
kavimlerinin zeytin ve zeytinyağı ile tanışmaları ise Anadolu’ya 11.yüzyılda tekrar
gelişleri ile başlar. Doğu Roma İmparatorluğu’na son veren Anadolu’nun yeni sahipleri
Türkler zeytinyağı kültürünü yok etmemiş aksine daha fazla
zenginleştirmişlerdir.
15. Türkler, zeytinyağını farklı şekillerde
kullandılar. Fakat tereyağı alışkanlığı, zeytinyağının yemeklerde kullanımını
uzun süre geciktirmiştir. Zeytinyağının 19.yüzyıla kadar çok az yemek tarifinde
yer aldığı bilinmektedir.
16. Zeytin, 16. yüzyılda Avrupa’dan gelen “İspanyol
misyonerler” aracılığıyla okyanusları aşarak Kuzey ve Güney Amerika’da da
yetiştirilmeye başlanmıştır. Arjantin de günümüzde önemli bir Zeytinyağı
üreticisi sayılabilir.
17. Dünya zeytin ağacı varlığının %98’i Akdeniz’e
kıyısı olan ülkelerde yer almakta ve dünyada yaklaşık 10 milyon hektar alanda
900 milyon kadar zeytin ağacı bulunmaktadır
18. İspanya, İtalya ve Yunanistan’ın dünyanın en
büyük üretici, tüketici, ithalatçı ve ihracatçı ülkeleri olmaları nedeniyle,
zeytinyağı ekonomisinde AB önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye bu üç ülkenin
ardından 4. büyük üreticidir.
19. Toplam 81 ilimizin 36’sında zeytin üretimi
yapılmaktadır. Türkiye dünya sofralık zeytin üretiminde % 13 payla ikinci
sırada, yağlık zeytin ve zeytinyağı üretiminde ise % 6 payla 4. sırada
bulunmaktadır
20. Dünyada kalp hastalıklarının en az görüldüğü
ülkeler, zeytinyağının yoğun olarak tüketildiği Akdeniz ülkeleridir.
21. Zeytinyağının yağ asit bileşimi damarların
tıkanmasını önlemekte hatta damarları açmaktadır.
22. Zeytinyağı, antioksidan olan “Oleuropein”, “Hidroksitirosolün”
zengin kaynağıdır. Yani kanseri önleyicidir zeytinyağı.
23. Oleik, linoleik ve linolenik asitlerin, dışardan
olduğu gibi alınması gerekir. İnsan vücudu bunları, diğer yağ asitlerini
işleyerek üretemez. Yani bunları vücudunuza dışarıdan almak zorundasınız. En
güzel kaynağı tabi ki Zeytinyağıdır.
24. Zeytinyağı, vücutta bulunan “Omega-6” yağ
asidinin, “Omega-3” yağ asidine oranını da bozmamaktadır. Çünkü bu oranın
bozulması durumunda; kalp, bağışıklık sistemi ile ilgili hastalıklar ve kanser
de dahil olmak üzere, birçok hastalığın ilerlemesi söz konusu olmaktadır.
25. Gelelim zeytinyağı çeşitlerine, kalitesine... Bu
konuda halkımızın bilgisi biraz zayıf? Kaliteli yağ nasıldır. Natürel nedir?
Rafine nedir? Riviera nedir?
26. Kalite; hasat ve yağın işlenme metodunun
kombinasyonunun bir sonucudur. Zeytinde genellikle “en kaliteli yağlar” “erken
hasat” edilenlerden elde edilir.
27. “Erken hasat”, tam olgunlaşmadan toplanan
zeytinlerin soğuk sıkılmasıyla elde edilenidir. Erken hasat edilen zeytinin,
asidi düşüktür, nefis bir rengi ve aroması vardır. Ancak, elde edilen yağın
miktarı düşüktür.
28. Erken hasat edilmiş meyvelerden üretilen bazı
yağlar, hafif bulanık olabilirler. Ama özel tatları nedeniyle en çok aranılan
ürünlerdir. Bulanıklık ayrıca, yağa çok özel bir tat veren tortuları korumak
amacıyladır. Renkler, parlak sarıdan, çiğ yeşile kadar değişebilir
29. En kaliteli yağ Pamuklu çift filtreden geçen
yağlardır. Fakat bu filtreleme sistemi biraz pahalıdır.
30. Zeytinyağı, yaşlandıkça tatlanmaz. Tazelik,
zeytinyağında en önemli kalite kıstaslarından biridir. Yüksek kaliteli
zeytinyağı, morötesi ışınlara karşı işlem görmüş, yağın ışıktan korunmasını
sağlayan, boyalı şişelerde satılır.
31. Çevredeki kokuların yağa sinmesini önlemek için,
zeytinyağının ağzı sıkı kapalı olmalıdır. Ağzı sıkıca kapatılıp hiç açılmayan
bir şişe, iki yıla kadar saklanabilir. Açılmış bir şişe ise, iki ayda
tüketilmelidir
32. Şimdi size Zeytinyağı çeşitlerini anlatıp konuyu
sonlandıracağım.
Üç tip
zeytinyağı var.
1. Natural zeytinyağı
2. Rafine Zeytinyağı
3. Riviera tipi zeytinyağı
Farkları ne
midir? Buyurunuz
1. Natürel Zeytinyağları: Zeytin ağacı
meyvesinden, doğal özelliklerini değiştirmeyecek bir sıcaklıkta sadece mekanik
veya fiziksel işlemler uygulanarak elde edilen rengi, kokusu ve tadı orijinal
yağdır. Piyasada, 3 grup halinde bulunur.
a) Ekstra Natürel Sızma
Zeytinyağı (Extra Virgin oil): Kokusu ve tadında kusur olmayan, erken
hasat, soğuk sıkılmayla elde edilenidir. Zeytinin doğal özelliklerine,
dışarıdan hiçbir kimyasal işlem uygulanmaz. Tat, koku ve vitaminler aynen
korunmuştur. Asitlik sıfıra en yakın durumdadır (Asitlik: 0-1).
b) Natürel Birinci Zeytinyağı (Virgin olive oil): İlk
sıkımın ardından ve genellikle sıcak su kullanılarak elde edilen bu zeytinyağının,
kokusu veya tadında, çok hafif kusur bulunabilir (Asitlik: 1-2)
c) Natürel İkinci
Zeytinyağı (Ordinary virgin olive oil): Kokusu veya tadında, tölore
edilebilen kusurları bulunan zeytinyağıdır (Asitlik: 2’nin üzerinde)
2-Rafine
Zeytinyağı (Refined olive oil): Rafinasyon,
koku giderme, reçine giderme ve ağartma işlemlerine tabi tutulmasıyla işlem
görmüş yağlardır. Gıda değeri azalmış ve insan sağlığı açısından da uygun
sayılmazlar. Bu yağ piyasada, kızartma yağı olarak da pazarlanmaktadır.
Rafine edilmiş demek, yağın temelinde bulunan
kusurların sonradan çıkarılmış olması ve yağın sızma yağ ile sonradan
karıştırılmış olmasıdır. Rafine, bir tür temizlik işlemidir. Yağın sadece
istenmeyen özellikleri giderilir, yabancı hiçbir madde eklenmez.
Asitsiz,
kokusuz ve renksiz bu yağ, daha sonra iyi kalite zeytinyağı ile karıştırılarak,
yitirdiği biyolojik özellikleri yeniden kazandırılır (Riviera) . Rafine
zeytinyağı, hafifliği ile, sebzelerin marine edilmesinde, fırında ve ocakta
kızartma yapmak için seçilir.
3. Riviera
Zeytinyağları (Olive oil): Rivyera
tipi zeytinyağı, rafine zeytinyağına belirli oranlarda (% 5-20) natürel
zeytinyağlarının karıştırılması ile elde edilir. Kızartma ve yemeklerde
kullanılır
Azami % 1,5 asit içerir. Rengi ve aroması, sızma
zeytinyağına göre daha açık ve hafif olan Riviera zeytinyağı, özellikle her
türlü soğuk ve sıcak yemeklerin hazırlanmasında ve kızartmalarda kullanılır.
Zeytinyağının canlı ve kuvvetli kokusuna pek alışık
olmayanlar, bu tip zeytinyağını tercih edebilirler. Rafine zeytinyağı ile natürel
zeytinyağının harmanlanması ile üretilen zeytinyağlarına "Yemeklik Tip
Zeytinyağı" denir.
33. Natürel zeytinyağında, kalite dendiğinde, iki
faktör önem taşır.
1. Birincisi, kimyasal analizlerle ölçülebilen asit
oranıdır.
2. Lezzet ve kokuyu tespit etme ve ölçmedir. Tadım
uzmanları tarafından gerçekleştirilen bu işleme degüstasyon adı verilir.
34. Tıpkı başka
bir yazımda bahsettiği koyun ve keçi ürünleri gibi “Zeytin” ve özellikle “Zeytinyağını”
da yeteri kadar tüketmiyoruz. Belli bölgeler sıkışmış durumda. Bu çok özel
ürünlerin tüketimini ülke sathına yaymak zorundayız. Çünkü sağlıklı olmak
bunlardan geçiyor.
46. Türkiye sahip olduğu potansiyeli doğru
kullanamıyor. Eğer doğru yetiştirme, hasat teknikleri ve zeytinyağı üretim
teknikleri uygulanırsa dünyada bir numara olmamızın önünde engel yok.
Tolga Tanolcay
47.
KAYNAKLAR
1.
Zeytinyağı (Ed. Fahrettin Göğüş, Mücahit Taha Özkaya).
2.
Zeytinyağı ve Özellikleri ( Zeynep Uygur)
3.
Antik Çağda Zeytin ve Zeytinyağı: Kilikya Bölgesi Örneği (Diğdem ESKİYÖRÜK)
4.
Zeytin Ve Zeytinyağı Hakkında Bilgilendirme (Ahmet Çelik)
5. Türkiye'de
Zeytinyağı Üretimi, Tüketimi Ve Dışsatımı (Süleyman Aksu)
6.
Zeytinyağı ve Sağlık: Biyoaktif Bileşenleri, Antioksidan Özellikleri ve Klinik
Etkileri (Ferah Armutcu, Mehmet Namuslu, Ramazan Yüksel, Mehmet Kaya)
Yorumlar
Yorum Gönder