1. Filistin sorunu nedir? Nasıl başlamıştır?
Bugünlere nasıl gelmiştir. Bu uzun ve karmaşık konuyu iki ayrı derleme şeklinde
elimden geldiğince sade bir dille ve açık-seçik özetlemeye çalışacağım.
2. Rusya’da 1800’lü yıllarda Yahudilere yönelik
katliamlar SİYONİZM’in doğmasına sebep olarak gösterilir. Leo(n) Pinsker (Rus
Yahudisi bir fizikçi ve düşünür) “Antisemitizm” kavramını üretmiş ve
Yahudilerin kendi devletlerini kurmaları gerektiği fikrini ortaya atmıştır.
3. Pinsker, Yahudi devletinin Filistin dışında
başka bir yerde de kurulabileceğini de söylüyordu. Onun fikirlerinden etkilenen
ilk Siyonistler “Sion’u Sevenler Derneğini” kurarak küçük gruplar halinde
örgütlendiler.
4. Bu gruplar “Başka bir yerde değil, Filistin’de
yurt edineceğiz” sloganıyla, 1882-1903 yılları arasında ALİYAH (Göç Dalgası)
olarak adlandırılan göç hareketlerini başlattılar.
5. Siyonizm’in ideolojik temelini ise 1896 yılında
yazdığı “YAHUDİ DEVLETİ” kitabıyla THEDOR HERZL atmıştır. Siyonizm’in
hedeflerini açıkça belirlemiş, 1897 de Basel de ilk Siyonist Kongresini
toplamıştır.
6. Bu kongrede Filistin’de Yahudi halkı için bir
yurt sağlama hedefi belirlenmiş ve “Dünya Siyonist Örgütü’nün” kurulmasına
karar verilmiştir. Fakat HERZL, 1904 ‘de buna bir devlet desteği bulamadan
ölmüştür.
7. Siyonizm fikrine ilk olarak en büyük desteği
birinci dünya savaşı yıllarında Siyonist Yahudileri kullanarak Almanya’yı
içeriden zayıflatmak isteyen “İngiltere” yapmıştır. İngiltere ile Siyonistler
arasındaki bu yakınlaşma Filistin Sorunun başlangıcı kabul edilir.
8. İngiltere Kasım 1917’de “BALFOUR DEKLERASYONUNU”
ilan ederek, Filistin’de bir “Yahudi
Milli Yurdu” kurulmasını kabul ettiğini ve desteklediğini duyurmuştur.
Siyonistler güçlü bir devlet desteğini de böylece bulmuş oldular.
9. İngiltere bunu yaparak hem Almanya’da Yahudileri
kullanmayı hem de Ortadoğu’da Osmanlı egemenliğindeki Filistin’de kendi
varlığını oluşturacak bir zemin oluşturma amacındaydı. Ayrıca Süveyş Kanalına
yakın bir bölgeye konumlanacaktı.
10.
Bu deklarasyondan tam bir yıl önce İngiltere ve
Fransa arasında Osmanlı’nın Arap coğrafyasındaki topraklarının paylaşımı için
yapılan “Sykes-Picot (1916) anlaşmasında” Filistin’in Uluslararası yönetimde
olması öngörülmüştü. Savaş bitince Osmanlı da bu bölgede artık yoktu.
11.
Araplar, Filistin’i Büyük Suriye’nin bir parçası
olarak görüyorlardı. Bu arada Suriye’de Milli Kongre, Faysal’ı Suriye,
Filistin, Ürdün ve Lübnan’ı içeren “BÜYÜK SURİYE” nin Kralı ilan etti . Ama iş
o kadar kolay değildi (Mart 1920).
12.
Fakat, Nisan 1920 (Sadece bir ay sonra) San
Remo’da toplanan konferansta Büyük Suriye Fransa ve İngiltere arasında
paylaşıldı. Suriye ve Lübnan Fransız, Irak, Ürdün ve Filistin İngiliz Mandasına
bırakıldı.
13.
Bütün bu süreçlerde, Araplar sadece bağırıp
çağırarak müdahale ettiler. 1922 de İngiltere 1917’de BALFOUR Deklerasyonun’da
kabul ettiği maddeleri , Milletler Cemiyetine de (Birleşmiş Milletler) kabul
ettirdi. Yani, Yahudilere Filistin’de
Yurt fikrini.
14.
Bu süreç, Araplar’ın İngiltere’ye güvenmekle ne kadar hata
yaptıklarını anlamalarına yardımcı oldu desem de siz inanmayın. Çünkü hiç
akıllanmadılar bunlar.
15.
Böylece 1920’den itibaren Filistin’de İngiliz
Manda dönemi başladı. Pekii, Manda döneminde neler oldu? Kısaca özetleyelim… Manda
döneminde İngiltere tam anlamıyla ikili oynamıştır.
16.
Ama Yahudiler, İngiltere’yi Arap Yanlısı;
Araplar da, Yahudi yanlısı görmüşlerdir. Şöyle ki;
İngiltere 1922’ de “Beyaz Kağıt” isimli bir
bildiri yayınlamış ve bu bildiride Filistin’de Arap-Yahudi iş birliğine dayalı
bir Üniter Devlet altyapısı oluşturulacağını duyurmuştur. Araplar’da Yahudiler
de bunu boykot etmiştir.
17.
Bu süreçte devam eden en istikrarlı şey; Filistin’e sürekli Yahudi göçü ve Yahudilerin
sürekli toprak almaları. Bu toprak alımlarını Yahudilerden tarafından kurulan “
Yahudi Milli Fonu” yapıyordu. Bu da, Arapları yavaş yavaş topraksız
bırakıyordu.
18.
Arap ve Yahudiler arasında sürekli gerilimler ve
çatışmaların olması ve İngiltere’ye güvenlerini kaybetmeleri sonucu Yahudiler, “Hagannah”,”İrgun”,
“Stern” gibi savunma ve saldırı amaçlı örgütler kurdular. Araplara hatta Manda yönetimine
saldırılar düzenliyorlardı.
19.
Almanya ‘da 1933 de iktidar değişmiş ve yeni
iktidar İtalya ile birlikte Araplara silah ve malzeme göndererek, 1936 da bir
Arap Ayaklanması çıkmasına katkı sağlamıştır. Bu isyan Manda yönetimine
karşıydı ve 3 yıl sürdü.
20.
Bu isyanda 5 bin Arap, 2 bin Yahudi ve 600
İngiliz öldü. İsyan sonunda Arap liderler sürgüne ya da hapise gönderilerek,
Filistin Lidersiz bırakıldı. Ekonomisi büyük zarar gördü.
21.
İngiltere, Manda Yönetimi ile Filistin sorununun
üstesinden gelemeyeceğini anlayınca 1937 yılında Taksim (Arap Devleti, Yahudi
Devleti ve Kudüs özel yönetimi) seçeneği olarak Filistin’in üçe bölünmesini
önermiş ama bu da kabul görmemiştir.
22.
Bu arada, II. Dünya Savaşı yaklaşmaktaydı ve
İngiltere Petrol üzerinden bir baskı olasılığına karşı Arapları karşısına
alamamak için bu kez de Beyaz Kitap isimli bir belge yayımlayarak Filistin’e 10
yıl içinde bağımsızlık vereceğini açıkladı (1939).
23.
Hatta “Yahudi Göçünü” 5 yıl için 75 Bin kişiyle
sınırlayacağını ve Yahudilerin “Toprak Alımlarını” kısıtlayacağını
bildiriyordu. Hatta bölgede bir Yahudi devleti kurulması gibi bir planları
olmadığını açıkladılar.
24.
Bu arada gittikçe büyüyen bir güç olan ABD , ülkesinde yaşayan 33 Milyon Yahudi varlığının
da etkisiyle Filistin meselesine müdahil olmaya ve İngiltere ile müzakerelere
başlamıştır. ABD 100 bin Yahudi göçmenin Filistin’e gönderilmesini istemiştir (1939).
25.
İngiltere, bunu kabul etmemiş, ABD ise
İngiltere’nin bütün çözüm önerilerini reddetmiştir. Bunun sonucunda İngiltere,
Filistin Konusunu bütünüyle BM’ye götürmeye karar vermiştir.
26.
Özetle, 1946 yılı itibariyle Filistin nüfusunun
% 67’si (1.311.000) Araplardan, %31’i (600.000) Yahudilerden meydana
gelmekteydi. Filistin’in toplam arazisinin %6’sını Yahudiler satın almıştı. Bu
araziler en verimli arazilerdi. Konunun BM’ye intikal ettiğini söylemiştik.
27.
BM’de konuyu incelemek üzere “BM-Filistin Özel Komitesi”
kurulmuştur (UNSCOP). Bu komiteyi işbirliği yapma kararı Araplar tanımazken, Yahudiler
çalışmalara büyük bir istekle katılmışlardır. Komisyonda iki farklı görüş öne
çıkmıştır. 1. Çoğunluk (Taksim) planı. 2. Azınlık Planı.
28.
Çoğunluk (Taksim) Planına göre Filistin’de Arap
Devleti, Yahudi Devleti ve Kudüs Özerk Yönetimi oluşturulması öneriliyordu.
Azınlık Planına göre ise Arap ve Yahudileri içine alan "Federal" bir
Filistin Devleti kurulması tavsiye ediliyordu.
29.
Aslına bakılırsa iki plan da Arapların aleyhine
idi ve Araplar iki planı da reddettiler. Ülkede azınlıkta bulunan Yahudilere
verimli toprakların devrinden, devlet yönetimdeki etkiye kadar fazla imtiyaz
tanınıyordu bu planlarda. Yahudiler ise “Taksim Planını” destekliyorlardı.
30.
Bu arada İsrail’in “Haganah” güçleri neredeyse
düzenli ordu haline gelmişti. Araplar başıbozuk ve dağınık haldeydi. Başlayan
Arap-Yahudi çatışmalarında, Yahudi Haganah güçleri Arapları perişan etmiş ve
Araplar kentlerini ve topraklarını bırakarak kaçmaya başlamışlardı.
31.
Bu çatışmalarda çok sayıda Arap ve Yahudi ölmüş
(Bir yılda yaklaşık 1400 kişi) fakat Yahudi güçlerinin gerçekleştirdiği ve
aralarında hamile kadınlar ve çocukların bulunduğu “Deir Yasin Katliamı” büyük
tepki doğurmuştur (9 Nisan 1948).
32.
Yahudileri, bir medeniyet taşıyıcısı (!) olarak
gören BM (aslında İngiltere, ABD ve SSCB), Özellikle Araplar’ın bütün önerileri
(!) reddetmesi, Yahudi soykırımını Yahudilerin çok iyi kullanması ve çok iyi
çalışan Yahudi lobisinin faaliyetleri ile “TAKSİM PLANI” onaylamıştır.
33.
Daha açık ifadeyle İsrail devletinin kurulmasına
karar verilmiş. Manda yönetimin fesh olmasıyla 14 Mayıs 1948 yılında İsrail
Devleti resmen kurulmuş oldu.
34.
Bu karar üzerine Araplar ve Yahudiler arasında
çatışmalar yeniden başlamış ve yayılmıştır. İngiltere’nin 15 Mayıs 1948 ‘de
Filistin’den ayrılacağını açıklaması ile çatışmalar daha da şiddetlenmiştir.
35.
Yazımızın bu birinci bölümünde; İsrail Devleti’nin kuruluş sürecine kadar neler
olup bittiğini yazdım. İkinci makalede
Arap-İsrail savaşlarını, İntifada Hareketlerini ve günümüze kadar ne gibi
gelişmeler olduğunu yazacağım…
TOLGA
TANOLCAY
Yorumlar
Yorum Gönder