Denizlerin Hakimi, Büyük Türk Denizcisi, Unutulan Kahraman: UMUR BEY

 

1.  Yaklaşık 3000 yıllık Türk tarihinde (Sadece bilinen kısmı),  neredeyse 40 milyon kilometre karelik bir alanın farklı bölgelerinde çok sayıda devlet kurmuş Türk Milleti, çok sayıda savaşçı, komutan, kahraman ve devlet adamı yetiştirmiştir. Bunların bazısı birden çok özelliği de üzerlerinde toplamışlardır. Yine bunların bir kısmı nispeten iyi tanınmakla birlikte bazıları nedense hiç tanınmaz. 

2.  Bu yazımda, sizlere işte bu büyük adamlardan birini anlatacağım. Çoğumuzun hakkında hiçbir şey bilmediği ya da çok az şey bildiği bu kahramanın adı: “Aydınoğlu UMUR BEY”. Büyük bir savaşçı, büyük bir denizci, büyük bir devlet adamı, Fatih’in kendisinden esinlendiği, Turgut Reis, Oruç Reis ve pek çok büyük amiralimizin PİR kabul ettiği, “Bahaüddin UMUR BEY’i” bir diğer ifade ile "Gazi Emir Bey'i" anlatacağım.

3.  Ama önce kısa bir tarihi yolculuk yapalım ve o dönemin siyasi ortamını bir hatırlayalım; Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan, Malazgirt Zaferi’nden sonra bazı beyleri Anadolu’ya göndererek, Anadolu’nun Türkleştirilmesini ve Müslümanlaştırılmasını istedi. Ondan sonra tahta çıkan oğlu Melikşah da babası ile aynı politikayı benimsedi. Bu politika çerçevesinde Başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu olmak üzere Anadolu’da bazı “Beylikler” kuruldu.


Anadolu'da Birinci Beylikler Dönemi Haritası

4.     Bunlardan en önemlileri şunlardı: Saltuklular (Ebul Kasım Saltuk tarafından Erzurum ve çevresinde kurulmuştur-1072 ); Danişmentliler (Danişment Ahmet Gazi tarafından Sivas ve çevresinde kuruldu-1080); Mengücekliler (Mengücek Gazi tarafından Erzincan ve çevresinde kurulmuştur-1080); Artuklular (Artuk Bey’in oğulları,Sökmen ve İlgazi tarafından kurulmuştur.  Hasankeyf, Mardin ve Harput yöresinde üç kol halinde yaşamışlardır-1089/1102); Çaka Beyliği (Oğuzların Çavuldur koluna bağlı olan Çaka Bey tarafından İzmir ve çevresinde kurulmuştur-1080).

5.    İşte bu döneme “Birinci Beylikler Dönemi” diyoruz. Bu Beyliklerle aynı tarihlerde tohumları atılan Anadolu Selçuklu Devleti (1077-1308) güçlendikçe söz konusu beyliklerin büyük bir kısmı Anadolu Selçuklu Devleti’ne dahil olmuştur. Yani Anadolu’da 230 yıl sürecek olan Anadolu Selçuklu Devleti ile Birinci Beyliklerin kuruluşu aynı dönemde başlamıştır.  

6.    Bu beyliklerden biri olan Çaka Beyliği ise kıyı Ege’de kurulmuştu (1080 -1093). Beyliği kuran Çaka Bey Anadolu’da Bizanslılarla savaşırken esir düşmüştü.  İstanbul’da uzunca bir müddet kaldı ve bu süre içinde iyi bir Grekçe öğrendi. Çaka Bey aynı zamanda bu süre zarfında Bizans İmparatorluğu’nun kuvvetli ve zayıf yanlarını da kavramaya çalıştı. Ve bir yolunu bulup esaretten kaçarak kurtuldu. Adalar Denizi (Ege) sahillerine geldi. Anadolu’nun batı kıyılarına gelen Türkmenlerden bir ordu kurdu. Bu ordu ile il olarak Efes üzerinden giderek İzmir’i fethetti (25 Mart 1081). Çaka Bey, İç-Ege ve Adalar Denizi kıyılarında yerleşen Türkleri bir araya getirdi. Esir olarak bulunduğu sıralarda Bizans’ta kazandığı deneyim sayesinde kuvvetli bir donanma oluşturdu. Donanmada çok sayıda tekne ve kırk tane avcı gemisine sahip oldu.

7.      Zamanla donanmasını kuvvetlendiren Çaka Bey, Çanakkale ve civarını zaptetti, Ege’deki pek çok adayı (Sakız, Sisam, Rodos gibi) aldı, Trakya‘nın Kuzey Batısında bulunan Peçeneklerle işbirliği yaptı ve Bizans’ı tehdit etmeye başladı. Bizans’ı yıkıp İstanbul’u fethetmek istiyordu. Bu tehlikeyi sezen Bizans  ile “19 Mayıs 1090” tarihinde bir deniz savaşı yaptı. “Koyun Adaları Zaferi” olarak bilinen bu deniz savaşı Türklerin ilk deniz savaşı ve zaferidir.

8.   Türkleri gerçek anlamda, Bizans’a karada ilk tanıtan, Malazgirt Savaşı ile Büyük Selçuklu Sultanı Alpaslan; denizde tanıtan ise, “Koyun Adaları zaferiyle”  Çaka Bey olmuştur. Çaka Bey iyi teşkilatçılığı yanında, iyi bir denizci ve çok iyi bir strateji uzmanı idi. O Batı Anadolu'nun muhafazası için adaların elde bulundurulmasının lüzumuna inanmıştı. Bunun için de denizciliğe azami ölçüde önem verilmesi gerektiğini biliyordu. Çaka Bey Türk denizciliğinde önemli bir başlangıç yapmıştı. Bizans’ı çok iyi tanıyordu ve onun Bizans için ne kadar büyük bir tehdit olduğunu Bizans da çok iyi biliyordu. Bu sebeple yine Bizans tarafından Bizans oyunları devreye sokuldu; bu bağlamda aynı zamanda damadı olan Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıçarslan “Çaka Bey’in büyük oynadığı, Bizans’ı alarak büyük sultan olmak istediği” şeklinde bir hedefi olduğuna inandırıldı. Farklı rivayetler olmak üzere Kılıçarslan, Çaka Bey’i kendi sarayında tertiplediği bir yemeğe davet etmiş ve kayınpederini o davette bizzat kendisi öldürmüştür.

Çaka Bey

9.   Adalar denizini kontrol eden bu büyük denizci ve ilk Türk Amirali Çaka Bey’in vefatı Türklerin tamamen aleyhine bir sonuç doğurmuş, denizin kontrolü Bizans ve Haçlıların eline geçmiştir. İzmir, Bizans tarafından denizden kuşatılmış ve donanma tamamen Bizanslıların kontrolüne geçmiş ve bir dönem kapanmıştır (1093).

10.  Çaka Bey’in vefatı ile bir dönem kapandı, Anadolu Selçuklular döneminde denizcilikle ilgili bazı çabalar olduysa da bunlar asla Çaka Bey çapında işler olmadı. Türk Denizciliğindeki bu sessiz ve boş dönem bu yazının da konusu olan Umur Bey dönemine kadar devam etti. Türk Denizciliği yine aynı coğrafyada ve daha da görkemli bir şekilde UMUR BEY ile, yani Aydınoğulları Beyliği döneminde parlak günlerine kavuşacaktı…

11. Kutalmışoğlu Süleyman Şah, 1074 tarihinde Antakya’dan Anadolu’ya girdi, Konya ve çevresini Rumlardan alarak 1075’te İznik’i fethetti ve 1077 yılında Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurulduğunu ilan etti. Bu sürecin devamında bu devlet bir yandan Bizans, bir yandan Haçlılar ve özellikle son dönemlerinde ise Moğolllarla sürekli boğuştu. Haçlı ordularına karşı büyük mücadeleler ve zaferler kazandı. Bir yandan da Anadolu’yu imar ettiler. Anadolu’da yüzlerce eser yaptılar. Ve bu eserlerin çoğu da ticaret ve üretimin gelişmesine yönelik eserlerdir.

12.  Anadolu Selçuklu Devleti tarihini 4 döneme ayırabiliriz;

1.       Kuruluş dönemi (1077-1155)

2.      Bağımsızlık, gelişme ve yükselme dönemi (1155-1243)

3.      Gerileme dönemi (1243-1277)

4.      Yıkılış Dönemi (1277-1308)


13.  Daha çok Moğollar sebebiyle yıkılmakta olan Anadolu Selçuklu Devleti toprakları üzerinde Türkmen Beyleri yeni beylikler kurmaya başlarlar. İşte bu döneme ”İkinci Beylikler Dönemi” denmektedir. Sayıları 15 civarında olan bu beyliklerden biri de İzmir ve çevresinde kurulan “Aydınoğulları Beyliğidir”.

14.  Bu beyliğin Kurucusu Aydınoğlu Mehmet Bey, Germiyanoğulları ordusunda subaşı (komutan) idi. Mehmet Bey önce, Aydın-ili topraklarında fethe girişen Menteşe beyinin damadı “Sasa Bey’e yardım etti, ancak daha sonra Sasa Bey ile anlaşamadılar ve bu bölgeleri ondan alarak Aydın ili’ne hâkim oldu (1308). Bundan sonra fetihlere girişen Mehmet Bey İzmir’in Müslüman kesimi (Bilindiği gibi İzmir’in iç kesimleri Müslüman İzmir, kıyı kesimi ile kale Hristiyanların kontrolünde olduğu için “Gavur İzmir” denirdi) ile Ayasulug (Selçuk), Tire, Sultanhisarı ve Bodemya’yı da ele geçirdi.

15.  Mehmet Bey'in beş erkek bir de kız çocuğu vardı. Bunlar; Hızır¸ Umur¸ İbrahim Bahadır¸ Süleyman ve İsa Beyler ile Hanzade Sultan'dır. Umur Bey 1309 yılında  Leşkerieli'nde (Aydın) doğdu. Ayasulug (Selçuk)-Efes Emiri olan amcası Osman¸ doğduğu sırada orada bir tersane kurup¸ gemi yapımına başladı. Bu tersane küçük Umur’un dikkatini çekiyordu. Sıklıkla oraya gidiyor, amcasına ve tersane çalışanlarına yardım ediyordu. Umur, dönemin en iyi hocalarından hem fen hem de dini dersler aldı.  Oniki yaşından itibaren kılıç, mızrak, topuz ve ok kullanmaya başlayan Umur Bey¸ uzun boylu¸ sağlam yapılı¸ güçlü¸ heybetli tavırları ile etkileyici bir görünüme sahipti. Daha o yaşlarda cesaretinin, hayallerinin ve ufkunun büyüklüğü herkesin dikkatini çekiyordu. Bütün kardeşleri arasında çok öne çıkıyordu ve bu diğer kardeşleri arasında yaygın görülenin aksine Umur kıskançlıkla değil hayranlıkla karşılanıyordu

Aydınoğlu Beyliği Bayrağı

16.  Mehmet Bey, beyliğinin toprakları genişleyince topraklarını 4’e ayırdı ve 4 oğlunu bu 4 bölgeye vali olarak atadı. Umur Bey’e ise İzmir Valiliği görevini verdi. Mehmet Bey bu görev dağılımının ardından küçük oğlunu da yanına alarak başkentleri Birgi’ye (Şu an İzmir’in Ödemiş ilçesine bağlı bir köy) yerleşti.

Birgi Köyü- (Ödemiş-İzmir)
17. Mehmet Bey yapılan fetihleri yeterli görüyor, mevcudu koruyacak ve savunacak bir yapılanmayı savunuyordu. Çok bereketli ve iklimi güzel bir coğrafyadaydılar ve bunlar emri altında yaşayanlar için yeterliydi Mehmet Bey için.

18.  Oysa Umur çok küçük yaşlardan beri denize meraklıydı, amcasının tersanesinde çok fazla denizci ile sohbet etmişti. Korsanları, deniz savaşlarını, adaları, adalardaki zenginlikleri, Bizans’ın zenginliğini, kahraman denizcileri, Çaka Bey’in destanlarını dinleyerek büyümüştü adeta. Özetle, babası gibi düşünmüyordu UMUR BEY…

19.   Zaten İzmir Valisi olduğu için artık Aydınoğlu Donanması onun emrindeydi. Umur Bey komşu Türk Beylikleri olan Saruhanoğulları ve Menteşeoğulları  ile çok iyi ilişkiler kurdu.

20.  Saruhanoğlu Süleyman Bey ile birleşerek yeni bir donanma kurdu. Gaziemir'den doğup İzmir Körfezi'ne dökülen  Kızılçullu Deresi'nin Gaziemir ile Şirinyer arasındaki bölümünde kendine ait  ilk tersanesini oluşturdu. Bu tersanede imal ettirdiği kadırgalar 30 santimetre derinliğindeki suda bile ilerleyebilen efsane kadırgalar oldular. 

21.  Umur Bey ilk iş olarak yanındaki 1000 kişilik kuvvetle İzmir'in Latinler'in elinde kalan liman kesimini kuşatma altına aldı (1325). Yaklaşık 2,5 yıl süren kuşatmasının ardından kaleyi alarak buranın yönetimini yine Aydınoğulları emrinde olmak üzere, Cenovalı idarecisi Martino Zaccaria’ya teslim etti (1328). Kalenin alınması sırasındaki korkusuzluğu ve askerin en önünde savaşması emrindekileri çok etkilemişti. Henüz 15 yaşındaki bu cesur yürekli komutana, en başta askerleri hayrandı.artık.

22.   Belli ki, Umur Bey asla durmayacaktı, hedefleri çok büyüktü. Çok cesur, atılgan ve hızlı karar verme yeteneğine sahip bu gencin ikinci hedefi ve seferi Çanakkale Boğazındaki haçlı donanması üzerine oldu yanına Saruhan ve Menteşe Beylerini alarak çıktığı seferde sadece 8 savaş gemisi ile Birleşik Hristiyan Donanmasını perişan etti ve ardından Bozcaada’yı yağmaladı (1329). Elde ettiği ganimetleri donanmasını büyütmek için kullanıp Adalar Denizini bütün tehditlerden temizlemek istiyordu. Savaştaki inanılmaz cesareti komşu beyleri de kendisine hayran bırakmıştı bu heybetli ve kuvvetli gencin.

23.  Umur Bey bir yıl sonra (1329 sonları) tekrar Bozcaadaya çıktı ve orayı vergiye bağladı. Zapt etmiyor vergiye bağlayarak donanmasını finanse ediyordu. Bu arada yavaş yavaş adı duyulmaya başlamıştı bölgede.

24.   Bir sonraki hedefi SAKIZ adasıydı. Bu arada donanması büyüyordu ve tam 45 gemiyle Sakız adasına sefer düzenledi. Sakız adasına 3000 askerle çıktı. Bizans Valisi Presto’nun savunduğu kaleyi ele geçirememekle birlikte pek çok esir ve ganimetle İzmir’e döndü. Umur Bey’in bu savaşta yaya olarak çarpıştığı ve Umur Bey efsanesinin Sakız adası vuruşmasındaki kahramanlığıyla başladığı söylenir. Vali Presto savaş meydanından kaçmış ve kaleye kapanmıştı. Umur Bey ganimetlerle söndü ve Sakız’ı vergiye bağladı (1330).

25.  Umur Bey, Adalar Denizi’nde hakimiyetini ilan etmek için öncelikli olarak, Bizans donanmasını Marmara denizine hapsetmek istiyordu. Bu sebeple, Saruhanoğlu Timur Bey ile Çanakkale Boğazı’nın kontrolünü  ele geçirmek için  Gelibolu’ya asker çıkardı ve bölgeyi kontrol etmeye başladı (1332).

26.   Umur Bey’in bu seferleri bir kişinin pek hoşuna gitmiyordu. O kişi babası Mehmet Bey’di.  O sırada daha 23 yaşında olan Umur’u, Birgi’ye çağırdı. “Kendisinden izinsiz bu seferlere çıkıp, düşman sayısını arttırmasından rahatsız olduğunu” söyledi. Umur Bey ise babasına bağlılığını ifade etti ve bütün amacının devletinin büyümesi ve güçlenmesi olduğunu ifade etti. Başta Kardeşleri Hızır ve İbrahim Bahadır’ın da Umur Bey’den yana olumlu ifadeleri Mehmet Bey’i rahatlattı ve Umur Bey İzmir’e döndü (1332).

27.  Bu arada Umur Bey’in donanması 250 gemilik dev bir donanmaya dönüşmüştü. Çaka Bey’den sonra Denizlerde bir Türk yeniden fırtına gibi esiyordu. Bu donanma içinde kendisine ait bir kadırga vardı, “GAZİ” adını verdiği bu kadırga hem daha büyük, hem de manevra, dayanıklılık ve sığ sularda hareket kabiliyeti bakımından çok özel tasarlanmıştı. Yapımı da çok uzun sürmüştü.

28.  Umur Bey durmuyordu. Şimdi de  250 kişilik filoyla  yeniden denize  açılıp İpsara, İşkiros ve İşkopelos adalarını fethederek Tuzla ve Mondoniça'yı kuşattı. Menevşe Adası'nı da kuşatıp teslim aldı, Eğriboz Hakimi ve Naksos Dükünü vergiye bağladı ve ardından İzmir'e geri döndü. Bu seferi EĞRİBOZ seferi olarak bilinir. Anlayacağınız UMUR artık “ATİNA’ya” göz dikmişti. (NOT: Görsellerde adı geçen ada ve bölgeleri inceleyebilirsiniz).

29.  Bu başarılı sefer üzerine babası Mehmed Bey bizzat İzmir’e oğlunu tebriğe geldi; kardeşleri Hızır, Îsâ ve İbrâhim de onunla birlikteydi. Umur Bey babasını ve kardeşlerini zengin hediyelerle karşıladı, bir bakıma gücünü onlara göstermiş oldu. Bu tebrikle özgüveni daha da artan Umur Bey bu kez de 170 gemiyle Atina seferine çıktı. Karaya çıkardığı akıncılar Atina kapılarına dayandılar. Birçok ganimetle döndüler. Umur Bey adeta Ege’nin hakimi artık “biziz” diyordu.

30.  O dönemde bölgede Bizans hakimiyeti yanında, Venedik ve Ceneviz güçleri ve kolonileri hakimdi. Umur Bey artık ciddi bir tehdit olmaya başlamıştı. Bu arada babası Mehmet Bey vefat etti. Umur Bey, hiçbir Beylik kavgası ve seçimine gerek olmadan bütün kardeşlerinin ittifakıyla Aydınoğulları Beyliğinin başına geçti (1334).

 Aydınoğlu Mehmet Bey Camii- Birgi

NOT:  Düstûrnâme’de Umur Bey’in İzmir’e dönüşünün hemen arkasından babasından aldığı davet üzerine yeniden Birgi’ye gittiği, onunla buluşup birlikte ava çıktığı, av sırasında Mehmed Bey’in suya düşüp hastalandığı ve Birgi’ye getirildiği, az sonra da vefat ettiği belirtilir (Ocak 1334). Yedi gün Birgi’de kalan Umur Bey’in, hem amcalarının (Hamza, Osman ve Hasan) hem de ağabeyi Hızır’ın muvafakatiyle babasının yerine beyliği kabul ettiği ifade edilir. Burada dikkat çekici bir şekilde Umur Bey’in tahtı ağabeyi Hızır’a teklif ettiği ve onun tahtın Umur Bey’in hakkı olduğunu söylediği rivayeti üzerinde durulur.

Mehmet Bey'in Kız Kardeşi, Sultan Şah (Ümmü Sultan) adına yapılan Türbe ve ben (Birgi)

31. Daha beyliğinin ilk günlerinde Venedik, Rodos ve Kıbrıs filolarından meydana gelen bir birleşik donanma İzmir’i almak için taarruz ettiyse de Umur Bey çok kısa bir zaman içinde bu donanmayı püskürttü (1334). Umur Bey,  bu olayın ardından 276 gemi ile Mora'ya bir sefer düzenledi ve yine bol ganimetlerle İzmir’e döndü. Bu deniz seferinin ardından,  Bizans’ın Batı Anadolu’da elinde kalan son büyük ve önemli kale ve şehir olan Philidephia’yı (Alaşehir) kuşattı ve burayı vergiye bağlayarak geri döndü (1335).

32.  Umur Bey, siyasi bir güç de olmak istiyordu. Sahadaki başarısını siyasette de iyi kullanıyordu. Bu bağlamada  daha sonra  Bizans İmparatoru olan   Kantakuzen  ile 1336'da Foça'da buluşmuştur. Bazı konularda anlaşmalar imzalanmıştır.  Kantakuzen, Umur Bey sayesinde Dimetokayı kurtarmıştır. O dönemde Bizans’ta ciddi taht kavgaları vardı. Umur Bey İzmir’e yoğun Haçlı saldırıları olunca bu imparator adayına destek verememiş ama bu kez de Osmanoğlu Orhan Bey Bizans tahtı için Kantakuzen’e destek vermiştir.

33.  Atina’nın Katalan dükü, Latinlere karşı Umur Bey’den yardım talebinde bulunmuştur. Bu talebi olumlu karşılayan Umur Bey, Atina’ya gelmiştir. Dönüş yolunda da Sifnos, Andros, İşkinos, Para ve Nakşa adaları Umur Bey’in akınlarına uğramış ve yağmalanmıştır (1337). Daha sonra Eğriboz Adası’na ayak basan Umur Bey, İmparatorun telkinleri sonucu Bizans’a karşı ayaklanan Arnavutlar üzerine yürümüş ve kalelerini yağmalamış, kuşatmış, fakat çıkan fırtınada donanmasının zarar görmesi üzerine gemilerinin hasarlarını giderdikten sonra yılında İzmir’e dönmüştür (1338)

34.  Umur Bey seferler sayesinde elde ettiği ganimet ve vergilerle beyliğin imar ve iskan işlerine, eğitim işlerine de el atıyordu. Ve donamasını sürekli güçlendiriyordu. Bir yıl yıl sonra tekrar 350 gemi ile Korent (Mora’da) üzerine yöneldi (1338). Bu seferinde 50 büyük gemiyi Korent civarına bıraktıktan sonra 300 gemisini karadan yürüterek “Patras körfezine” geçirdi. Sonra aynı yoldan geri döndü.

35.  Bu yüzden eski tarihlerimizde Korent Limanı'na “Umur Bey Limanı” denilir. Umur Bey'in bu dâhice hareketi İstanbul'un fethinde Fatih Sultan Mehmet'e ilham kaynağı oldu. Türk Tarihi'ni derinlemesine inceleyen Fatih Sultan Mehmet de¸ Umur Bey'den 115 yıl sonra Haliç'e¸ gemilerini karadan yürüterek indirdi.

36. Umur Bey 1341 ve 1344 yılları arasında dostu olan Bizans imparator adaylarından Kantakuzen’e yardım amacıyla Selanik’ten Mora’ya ve Trakya’ya çok sayıda sefer düzenlemiştir. 

37. Çok az bilinen bir gerçek de Anadolu'ya karşı ilk Haçlı seferinin, Umur Bey'i durdurmak için düzenlenmiş olduğudur.  Haçlı Seferleri tarihsel bağlamda iki dönem şeklinde ele alınır. İlki Kudüs'ü İslâm dünyasından almak için düzenlenen Haçlı Seferleri ikinci ise¸ Osmanlı'nın Balkanlardaki faaliyetlerini önlemek için düzenlenen Haçlı Seferleri'dir.

38.  Umur Bey’in İzmir Bey’i olmasından başlayarak, Aydınoğulları Ulubeyi olma sürecinde devam eden gazâ ve akınlar, Latinler için gün geçtikçe daha büyük ticarî kayıplara ve problemlere neden olmaktaydı. Bu yüzden, papa öncülüğünde İzmir’i geri almak için Venedik, Rodos, Kıbrıs ve Cenova gemilerinden oluşan bir haçlı donanması oluşturuldu ve bu donanma 1344 yılı içerisinde İzmir’e saldırdı. Bu ani ve beklenmedik saldırıya hazırlıksız yakalanan beylik ve Umur Bey, Aşağı İzmir’i yani liman bölgesini ve kaleyi, haçlılara bırakarak geri çekilmek zorunda kalmıştır.

39.  Hemen hazırlıklara başlaya Umur Bey, Aşağı İzmir’i geri alma niyetindeydi. Umur Bey¸ hafif bir kara kuvvetini öne sürerek Haçlıları kaleden İzmir Ovası'na çektikten sonra pusuda beklettiği esas kuvvetleri ile Haçlıları sarıp¸ başta başkomutanları olmak üzere birçok şövalye ve asilzade ile binlerce haçlıyı kılıçtan geçirmiştir. Ancak kaçarak kaleye sığınma fırsatı bulabilenler kurtulabilmişlerdir.

40.  Bu şekilde İzmir'de tutunamayacaklarını anlayan Papa VI. Clement¸ Umur Bey'e karşı Haçlı Hareketi'ni tazelemek için bütün Avrupa hükümdarlarını İzmir'i savunmak üzere “Din Savaşı”na çağırmıştır. Bu şekilde yeniden düzenlenen 26'sı kadırga olmak üzere 76 parçalık Haçlı Donanması 15.000 savaşçı asker ile 1346 yılı Haziran'ında İzmir'e gelerek Liman Kalesi'ni takviye etmiştir.

41. Umur Bey ne pahasına olursa olsun, İzmir’in liman ve kalesini yani tamamını feth etmek kararlılığındaydı. Gündeminde sadece bu konu vardı. Diğer Türk Denizciler Haçlılarla yaklaşık 4 yıl süren mücadelelerin sonunda Efes Tersanesinde yeniden inşa ettikleri filolarıyla Aydınoğulları Beyliği'nin sarsılan iktisadi gücünü beslemek üzere Ege Denizi'ndeki düşman hedefleri vurarak ganimet ve esir toplamaya başlamışlardır. Umur Bey ise¸ kara cephesindeki bütün hazırlıklarını tamamlayarak önce kaleyi kuşatıp ardından da hücuma geçmiştir.

42.  Ordu müthiş savaşıyordu, Umur Bey Kalenin ele geçirilmesine çok az kala, askerini motive etmek için yine ileri atıldı. Kaleye tırmanmaya başladı ve atılan bir okun zırhını delerek kalbine saplanması sonucu ağır yaralandı. Aldığı bu yaranın etkisiyle bu büyük savaşçı, bu kahraman Türk denizcisi 39 yaşında şehit oldu (Mart 1348). Onun ölümü üzerine kuşatma kaldırıldı ve naaşı Birgi’ye götürülerek babasının türbesine defnedildi.

43.  Umur Bey’in şehadetinden sonra Aydınoğulları Beyliği bir süre daha varlığını sürdürse de onun dönemi gibi asla olmadı. Timur, Anadolu’ya gelince buraları istila etti ve sonra  dönerken toprakları beyliklere geri verdi. Buralar Osmanlı’ya dahil olana kadar kıyıdaki Türk egemenliği de sona erdi.

44.  Umur Bey hakkında yazılan en eski kitap Fatih dönemi Vakkanüvislerinden “Enveri” tarafından yazılan “Düstürname” kitabıdır. Tahminen 1465 yılında yazılan bu kitap Umur Bey hakkında en geniş bilgi veren kitaptır. Bizans kaynaklarında da Umur Bey ile ilgili bazı bilgiler tespit edilmiştir. Ama bu büyük denizciye ait bu kadar az bilgi olması üzücüdür.

45. Yine “Âriflerin Menkîbeleri” adlı eserin müellifi olan ve Mevlânâ’nın torunu Ulu Arif Çelebi ile Türkmen beyliklerini gezen Eflâkî; Umur Bey’in Mevlevîliğe olan ilgisinden ve denizlerdeki kahramanlıklarından dolayı eserinde ondan büyük bir övgü ile söz eder

46. Ünlü Arap Gezgin İbn-i Batuta, Umur Bey’i ziyaret etmiş zenginliğinden, cömertliğinden ve heybetinden övgüyle söz etmiştir.

47.  Yazar, şair ve alimleri koruyan bir devlet adamı olarak tanınan Umur Bey’in Mesnevinin temelini teşkil eden Kelile ve Dimne’yi Kul Mesud’a ilk defa Frasça’dan Türkçe’ye çevirttiği bilinir. Ayrıca koruyucu hekimliğe dair bir tıp eseri olan “Tabiatname” Umur Bey adına “Tutmacı” tarafından Farsça’dan Oğuz Türkçesi’ne çevrilmiştir.

48.  Onu yakından tanıyan Bizans İmparatoru “Kantakuzen” hâtıratında Umur Bey’in son derece akıllı ve mantıklı düşünen bir devlet adamı olduğuna temas eder. Vakıf kayıtlarında Hundi Melek, Azize Melek ve Gürci Melek adlı üç kızının adı geçer.

49. Umur Bey'in denizcilik geleneğini ve saygınlığı özellikle Osmanoğulları tarafından benimsenmiştir. Osmanlı Donanması gazaya çıkmadan önce yemin ederlerdi ve yeminlerinde  "Gazi Umur cânı içün" cümlesi geçerdi.  Yeniçerilerin önceleri, “Umur Bey kısbetidir” diye onun giydiği tarzda başlık takındıkları rivayet edilir. Ordusundaki askerlerin kendilerini, “Biz Umurca yiğidiyiz” şeklinde tanıttıkları belirtilir. Oruç Reis, deniz gazilerini “Umur Bey'in müridleri” diye anardı.

50. Bahaüddin Gazi Umur Bey, yaklaşık 21 yıl gazada bulundu ve bu süre içinde 26 sefer yaptı. Bu seferlerin büyük bir çoğunluğu deniz seferleriydi. Gayrete, enerjiye, güce ve cesarete bakar mısınız? Dindar bir kişi olarak tanınan Gazi Umur Bey'in manevi hocası olan Rifai Şeyhi Seyyid Mükremüddin adına İzmir merkezinde kurulan dergaha büyük gelirler vakfetti. Bugünkü Gaziemir’in vergi gelirlerini de bu tekkeye tahsis etti. Gazi Umur Bey'in vakfı olan köy zamanla büyüyerek Gaziemir adını aldı. Gaziemir’de kurucusu Gazi Umur Bey'in atlı bir heykeli bulunuyor.

Gaziemir (İzmir) Umur Bey Heykeli

51.  Aydınoğlu Umur Bey’in bir de "Karadeniz-Tuna seferi"vardır. Fakat bu konu biraz tartışmalıdır. Zaten sınırlı olan kaynakların bir kısmında bu sefer geçmemektedir. Tuna ve Karadeniz seferi gibi Balkanlarda bazı bölgelere de yaptığı iddia edilen ama kaynaklarda çok geçmeyen başka seferleri de vardır. Bunlar yerel bazı metinlerde geçmektedir sadece. Ama benim şahsi fikrim Umur Bey Balkanların içlerine de gitmiştir. Karadenize de çıkmıştır.

52.  Bu büyük kahraman denizcimizi ve devlet adamımızı rahmetle anıyorum.

 “Gazi Umur Canı İçün”. El- FATİHA…

Birgi Köyü'ndeki Heykeli (Ödemiş-İzmir)

Tolga Tanolcay


Kaynaklar:

1.  Halil İnalcık, ‟Batı Anadolu’da Yükselen Denizci Gazi Beylikleri Bizans ve Haçlılar”, Uluslararası Haçlı Seferleri Sempozyumu(23-25 Haziran 1997), TTK yay., Ankara 1999.

2.      İdris Bostan¸ Beylikten İmparatorluğa Osmanlı Denizciliği¸ İstanbul 2011. 

3.      Kemal Ramazan Haykıran, Aydın Eli’nde Haçlı Seferleri: Aydınoğlu Gazi Umur Bey’in Haçlılar ile Mücadelesi, 2018.

4.    Feridun Emecen, İlk Osmanlılar ve Batı Anadolu Beylikler Dünyası, Timaş Yayınları, İstanbul 2016.

5.      Yılmaz Öztuna, Türk Tarihinden Yapraklar, MEB, İstanbul, 1989. S.157-160.

6.      Umur Bey, TDV Ansiklopedisi (https://islamansiklopedisi.org.tr/umur-bey)

7.      Himmet Akın, Aydın Oğulları Tarihi Hakkında Bir Araştırma. Doktora Tez Özetleri.

8.    Aynur Durukan, Beylikler Dönemi Kültür Ortamından Bir Kesit. s - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 9/10 Fall 2014, p. 391-502, ANKARA-TURKEY

9.      Ahmet Toksoy, Çaka Bey-Bizans ve Selçuklular.

10.   Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1980.

11.   Abdulhaluk Mehmet ÇAY, Tarih- Türkiye Tarihi Selçuklu Devri, 2009.

12.  Akın, Himmet; Aydınoğulları Tarihi Hakkında Bir Araştırma, Ankara 1968.

13.   https://somuncubaba.net/dergi/166-sayi/unutulan-kahraman-denizci-gazi-umur-bey/

14.  İdris Bostan¸ Beylikten İmparatorluğa Osmanlı Denizciliği¸ İstanbul 2011. 

15.   Enver Konukçu, ‟Aydın İli’nin Gelişiminde Aydın Bey”, Tire Araştırmaları Sempozyumu Bildiriler, C.2, ed. Mehmet Akif Erdoğru-Şule Pfeiffer Taş, 12-13 Mart 2015.

Yorumlar

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Emeğinize sağlık Tolga bey, bu değerli bilgiler için

    YanıtlaSil
  3. Emeğinize sağlık.Detaylı ve yalın bir anlatım.

    YanıtlaSil
  4. değerli kardeşim burada paylaştığınız Aydınoğlu bayrağı bir bilgisayar oyunundan alınmış hayali bayraktır.Tarihi kayıtlara göre (İBNİ BATUTANIN VE KATALAN RAHİPLERİN TARİFİNE GÖRE)yeşil zemin üzerine servi ağacı Aydınoğlu bayrağı olarak kullanılmıştır..BİLGİLENDİRMEK İSTEDİM..

    YanıtlaSil
  5. https://www.facebook.com/efesi09/videos/876779459089628
    tahmini olarak dönem figürlerine ve Aydınoğullarının taşlara kazıdıkları şekillere göre bayrak tasarımı kullanabiliriniz

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

EHL-İ KİTABI ve ONLARIN KUTSAL KAYNAKLARINI NE KADAR TANIYORUZ?

Peygamberimiz (SAV) Neden Bir Ay Süresince Eşlerine Küstü?

Türkiye'nin Sınırları Nasıl Çizildi, Ayrıntıları Ne Kadar Biliyoruz?