Peygamberimiz (SAV) Neden Bir Ay Süresince Eşlerine Küstü?
1. Bu
yazımızda, Peygamberimizin yaşadığı ilginç ve benim de aslında aklıma geldikçe
çok üzüldüğüm bir hadiseyi anlatacağım. Biliyorsunuz, Hz. Muhammed (SAV) on iki
kadınla evlenmiştir. Ama yaşamının çok büyük bir kısmı (54 yaşına kadar) tek
bir eşle geçmiştir.
2. İslam’a düşman olanlar tarafından çok fazla kullanılan bu olay, biraz dikkatli incelendiğinde bu evliliklerin nefsani bir yönü olmadığı ve aslında peygamberimizin evinin temel amacının Müslümanlar, özellikle Müslüman kadınlar için bir okul olduğu (Ezvac-ı Tahirat Okulu) anlaşılacaktır.
3. Gerçekten,
İslâmî hükümlerin doğrudan doğruya Peygamber efendimizden (SAV) öğrenilip,
ümmete ders verilmesinde Ezvac-ı Tahirat'ın (Peygamberimizin pak hanımları) evi
bir okul, kendileri de bu okulun hem sürekli öğrencileri hem de öğretmenleri
idiler.
4. Diyebiliriz
ki, peygamberimizin eşlerini, özellikle bunlar arasında çok özel bir yeri olan
Hz. Aişe'yi (ra) devreden çıkaracak olsak, İslâm dininin neredeyse yarısı kadar
olan bir hükümler manzumesini de yok farz edecektik.
5. Ama
ben bu yazıda aynı zamanda bir okulun öğretmenleri olan peygamberimizin eşlerinin,
peygamberimizi çok fazla üzdükleri bir hadiseyi anlatacağım. Bu hadise aslında
çok ders verici bir hadisedir. Kadın fıtratını tanımak ve Peygamber eşi bile
olsa o fıtratın yine kendini belli ettiğinin örneği olması açısından önemlidir.
Kuşkusuz bunda da hikmetler saklıdır.
6. Hicretin
6. senesinden sonra İslam Arap yarımadasında yayıldı ve Müslümanlar kısmen daha
rahat ve zengin bir yaşama kavuştular. Fakat Peygamberimizin mütevazi yaşamı
doğal olarak devam ediyordu. Fakat hanımları zaman zaman ondan bazı isteklerde
bulunuyordu ve bu istekler artmaya başlamıştı.
7. Hatta
zaman zaman Peygamberimizin etrafında toplanarak, “Bizler de başka kadınların
istedikleri ziynetleri isteriz!” diyorlardı; sonra da her biri birtakım farklı isteklerde
bulunuyordu.
8. Peygamber
Efendimiz, kendisi sade yaşadığı gibi hanımlarının da sade bir hayat
sürmelerini ve buna razı olmalarını arzu ediyordu. Bunun için de isteklerine olumlu
cevaplar vermiyordu. Fakat bu istekler onu üzüyor, rahatsız ediyordu. Bu durum
devam ederken başka bir hadise oldu.
9. Şöyle
ki; Peygamberimiz, ikindi namazından sonra hanımlarını dolaşır, onların hal
hatırlarını sorar, ihtiyaçlarını tespit ederdi. Akşam sıra hangi hanımında
ise, o hanımın odasında diğer bütün hanımları da toplanır, sohbet ederlerdi. Sonra
da herkes kendi hücresine çekilirdi.
10. Günün
birinde Hz. Zeyneb'e (ra)bir tulum bal hediye getirilmişti. Hz. Zeyneb de her gelişinde
Resûl-i Ekrem’e çok sevdiği bu baldan şerbet yaparak ikramda bulunurdu. Bu
sebeple o, Hz. Zeyneb’in yanında bu süreçte her zamankinden biraz daha fazla
kaldı.
11. Bu
durum tabii ki Hz. Ayşe'nin dikkatini çekti ve bir şekilde bunun nedenin BAL
ŞERBETİ olduğunu öğrendi. Hz. Ayşe ile Hz. Zeynep arasında bir rekabet vardı ve
bu nedenle Peygamberimizin eşleri iki gruba ayrılmıştı.
12. Hz.
Ayşe, hemen kendi yanında olan eşleri toplayarak, "Peygamberimiz kimin
yanına giderse ağzının kötü koktuğunu ve ne yediğini soralım, O da bal şerbeti
içtiğini söyleyince bunun nedeninin içtiği balın yapıldığı çiçeğin kokusundan
kaynaklanmış olabileceğini söyleyelim" dedi.
13.Aslında
bahsedilen koku “Urfut ağacı” denilen bir agacın “Meğafir” adı verilen zamkıdır
ve peygamberimizin çok tiksindiği bir kokudur. Bunu bilen Hz. Aişe konuyu
meğafire bağlamıştır. O gün Hz. Zeyneb'in odasından ayrılan Allah Resulu Hz.
Hafsa’nın (ra) odasını ziyaret edince,
14. Hz
Hafsa, Hz. Ayşe'nin dediği şekilde "Allah Resulü bu ne koku? Meğafir
kokuyorsunuz. Neden acaba, ne yediniz?" deyince efendimiz bundan çok
rahatsız olmuş ve Bal şerbetinden bahsetmiş. Ve "Bal şerbeti bana haram
olsun" diyerek bir daha içmemeye karar vermiştir.
15.Ve
“Hz. Hafsa'ya bu yeminden ve olaydan kimseye bahsetmemesini. Bal şerbetini
sevmesinden kaynaklı olarak eşlerinin arasının açılmasını istemediğini”
söyledi. Ama Hz. Hafsa olan biteni Hz. Ayşe'ye anlattı.
16. Yeminin
ardından kısa bir süre sonra;
“Ey Resûlüm!
Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi, kadınlarının rızasını arayarak sen ne diye
kendine haram edersin? Bununla birlikte üzülme! Allah, Gafûr’dur, Rahîm’dir.”
(Tahrim 1)
Ayeti nazil
oldu... Ve ardından...
17. Yine
Hz. Hafsa'nın mahremiyete uymayan davranışı hakkında da Tahrim suresinin 3. Ayeti
iner. Bu ayetin inzalinden sonra Peygamberimiz
Hz. Hafsayı uyardı, ama ilginçtir ki, Hz. Ayşe, Hz. Hafsa'yı ayete rağmen
savundu.
18. Hep
beraber dünya hayatının ziynet ve refahı ile ilgili bazı istek ve tekliflerde
bulundular. Peygamberimiz hem duruma çok çok üzüldü, hem de hanımlarının
birbirlerini kıskanmalarından fazlasıyla rahatsız oldu. Bu üzüntüyü Hz Ömer(ra)
aşağıda anlatıldığı şekliyle çok iyi tasvir eder.
19. Bunun
üzerine,
- Dünya hayatının nazarındaki değersizliğini
anlatmak,
- Hanımlarına bir ders vermek,
- Aralarındaki kıskançlık ve çekememezliğe
bir derece mani olabilmek
- Eşlerinin
kendisine besledikleri muhabbet ve sadâkatlerini ölçmek amacıyla.
20. Onlardan
bir ay uzak durmak üzere yemin etti; bu yemininden sonra da,
"Meşrebe" diye anılan çardakta tek başına yatıp kalkmaya başladı.
Sahabe çok endişelendi. Peygamberimizin eşlerini boşayacağı söylentisi çıktı.
Hz. Ömer çok huzursuz olmuştu.
21. Peygamberimiz
yanına girip çıkılmasına da izin vermiyordu belli durumlar haricinde. Hz. Ömer
izin istedi girmek için ve izin verildi. Hz. Ömer "Meşrebe'ye"
girdiğinde gördüğü manzarayı şöyle anlatır;
22. "İçeri
girdim. O'na selam verdim. Hasırdan örülü bir yatak üzerinde idi. Hasır,
derisinin üzerinde izler bırakmış, çizgiler belli oluyor idi. Etrafıma
bakındım. Bir yanda bir avuç arpa, diğer yanda asılı bir post gördüm. Gözlerim
yaşardı. "Neden ağlıyorsun ey Ömer" dedi.
23. “‘Yâ
Resûlallah! Nasıl ağlamayayım ki? Kisrâlar, Kayserler dünyanın zevk-ü
sefasını sürerken, siz Allah’ın en sevgili kulu olduğunuz halde bu basit
şartlar içinde yaşıyorsunuz!” “Ey Ömer!” dedi. “Dünya nimetinin onların, ahiret
saadetinin de bizim olmasına râzı değil misin?”
24. Hz.
Ömer, bunun ardından Allah Resulüyle dertleştiklerini, kendisine hanımlarını
boşayıp boşamayacağını sorduğunu anlatır. Onun da "Hayır. Ama lüks yaşam
isteyenin gidebileceğini ve buna izin vereceğini" söylediğini ifade eder.
25. Bu
süreçte şu ayet nazil olur;
‘Ve eğer, siz
Allah’ı, Resûlünü ve ahiret yurdunu murad ederseniz, Allah’ı ve Resûlünü râzı
etmiş olursunuz. Zira, sizden Allah’ın rızasını dünya metaı üzerine tercih
ederek ihsan edenlere, Allah büyük ecir hazırlamıştır." Ahzab 28-29
26. Peygamber
efendimizin bu tepkisi eşlerini de endişelendirmiş ve yaptıkları davranışları
bir daha analiz etmelerini sağlamıştır. Başta Hz Ayşe olmak üzere Peygamberimiz
bütün hanımlarına "Allah rızasını isteyen kalsın, dünya metaını isteyen
gidebilir" demiştir.
27. Bütün
annelerimiz de elbette Allah rızası demiştir. Bu olay. Fıtratın ne kadar belirleyici
olduğuna işaret eder. Peygamber eşi bile olsa kadın fıtratı kadın fıtratıdır. Belki
bu hadise kadınları daha iyi tanımak için hikmetler taşır. Çünkü
peygamberimizin her yaşadığı hadise ibretler ve hikmetler içerir. Allah bizi bu
hikmetleri anlayanlardan eylesin.
Kaynaklar
1. https://sorularlaislamiyet.com/kaynak/peygamberimizin-bir-ay-hanimlarindan-uzak-kalmasi-ila-hadisesi
2. https://www.atauni.edu.tr/yuklemeler/762df5e9d44b4ea1a8a7d8a3ba0dbc4d.pdf
3. https://www.resulullah.org/peygamberimizin-bir-ay-hanimlarindan-uzak-kalmasi
Yorumlar
Yorum Gönder