YERLİ IRKLARIMIZ NEDEN ÖNEMLİ VE BİZ YERLİ IRK EVCİL HAYVANLARIMIZI NEDEN KORUYAMADIK?
1. Bu
yazımızın konusu, nesli tükenen ya da tehdit altındaki yerli ırk evcil
hayvanlarımız. Küresel ısınma dünyayı tehdit ediyor. Dünya ısınıyor,
çölleşiyor, su kaynakları yetmiyor. Bu bitkisel ve hayvansal üretim için de
ciddi bir tehdit aynı zamanda.
2. Modern tarımsal üretim, birim alandan ya da birim hayvandan en yüksek verimi alma odaklı bir felsefeye sahiptir. Bu sebeple, gerek bitkilerde gerek hayvanlarda yapılan ıslah çalışmaları öncelikli olarak yüksek verim odaklı olmuştur. Sonuçta da yüksek verimli ırklar elde edilmiştir.
3. Verimi
yükselen her ırk doğal olarak daha iyi çevresel koşul ister, yani çok yüksek
verimli bir inekten verim alabilmek için ona iyi koşullar sağlamanız şarttır. Yani
kaliteli yem, uygun barınak, hastalıklarla etkin mücadele, hijyen vs. Bu aynı zamanda başka sorunlar da
yaratır.
4. Tabi
bütün bu faaliyetler kar amaçlıdır. Kar etmeniz durumunda devam edersiniz.
Ülkemizde sığır, koyun, keçi, tavuk vb. pek çok yerli tür ve bunların ırkları,
yabancı kökenli ırklarla rekabet edemediler. Çünkü yerli ırklarımız yabancı
(kültür) ırklara göre düşük verimliydi.
5. Mesela
bir yerli inek günde 5 kg süt verirken, bir ithal inek 20-25 kg süt veriyordu.
Çiftçilerimize cazip gelen bu durum yavaş yavaş yerli ırklarımızı ellerinden
çıkarmalarına neden oldu. Fakat bu sağlıksız dönüşüm idi. Çok kontrolsüz,
plansız ve inanılmaz pahalıya mal oldu.
6. Örneğin,
1985 de Sığır varlığımızın %70 i yerli ırklardan oluşurken bugün %85'i yabancı
ırklardan ve bunların melezlerinden oluşmaktadır. Koyun ve keçide durum bu
kadar vahim olmasa da onların problemi de başkadır. Tavukçulukta ise kuş gribi
bahane edilerek yerel tavuk ırklarımız neredeyse yok edilmiştir.
7. Sığırlarda
Anadolu'ya has olan;
Kultak,
Halep,
Çukurova,
Dörtyol,
Kırım (Leh),
Kıbrıs,
Seferihisar,
Kafkas,
Malakan,
Diyarbakır,
Karacadağ,
Urga,
Siyah (Kalmuk),
Eleşkirt,
Karaisalı
ırklarımız tamamen yok olmuştur. Yok, arasanız bulamazsınız artık.
8. "Zavot
Sığırı" ve "Yerli Kara" ırklarımız ağır tehdit altında,
"Boz
Irk",
"Doğu
Anadolu Kırmızısı" ve
"Kilis
sığırı" ise yok olma tehdidi
altındaki ırklarımızdır.
9. Herhangi
bir tek doğuran çiftlik hayvanı ırkında damızlık dişi sayısının 100-1.000
arasında olması o ırkın yok olma tehlikesi altında, 100’e düşmüş olması ise yok
olma ağır tehlikesi altında olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla bu
tanımlamaya göre ırkın durumuna karar verilir.
10. Türkiye'deki Deve sayısı 1937'de 120 bin iken bugün 1500 baş kalmıştır. Develerin yok olmamasının ana nedeni ise özellikle Ege'de yapılan deve güreşleridir.
11. Türkiye'deki
Manda sayısı 1970 lerde 1.300.000 iken şu anda 110.000 baştır. Ülkemizdeki tek
manda ırkı "Anadolu Mandası" dır. Normal koşullarda deve kadar olmasa da Manda da tehdit altına
girme adayıdır. Ama Bakanlığımız Manda ile ilgili güzel teşvikler vermektedir.
12. Koyun
ırklarımızdan;
Halkalı
Karakaçan ırklarımız ilk yok olan ırklardır.
Sakız,
Ödemiş,
Norduz ırkları nesli tükenme ağır tahdidi
altında,
Güney Karaman,
Dağlıç,
Herik,
Tuj,
Kıvırcık,
Hemşin,
Karakaş,
Çine Çaparı
ırklarının nesli tükenme tehdidi altındadır.
13. Keçi
ırklarımızdan;
Malta,
Norduz
ırklarımız nesli tükenme ağır tehdidi altındadır.
Ankara (Tiftik),
Honamlı
ırklarımız ise nesli tükenme tehdidi altındadır.
Kıl Keçisi Kilis Keçisi ise sayıları fazla olduğundan şu
an için tehdit altında değillerdir.
14. Köpek Irklarımızdan:
Akbaş Çoban,
Çatalburun,
Dikkulak
(Çivikulak),
İzci Köpeği
Zağar,
Karaman,
Kars Çoban,
Koyun,
Tonya Finosu,
Türk Tazısı,
Zerdava Köpeği
ırklarının sayısı hızla azalmakta ve tükenmeye doğru gitmektedir.
16. Çiftçimiz
haklı olarak koşullarına uygun iyi damızlık hayvan kullanmalıdır. Bu çok doğal
ve ekonomik anlamda olması gerekendir. Fakat özellikle 1970 li yıllardan
itibaren devlet ve üniversiteler özellikle sığırcılıkta bu ırksal dönüşüm
konusunu iyi yönetmediler.
17. Çok
iyi bir "Suni Tohumlama" altyapısı olmasına rağmen, çok ciddi
dövizler harcanarak gereksiz inek ithalatı yapıldı. Ciddi ekonomik kayıplar
yaşandı. Koyun ve keçide olan problem bundan farklıdır ve o başka bir yazının
konusudur. Koyun ve keçi konusunu da ayrıntılı yazacağım.
18. Tekrar
konumuza dönecek olursak "Yerli genetik kaynaklarımızın korunması, yok
olmaması neden önemlidir?" sorusunun cevabını vererek konumuzu
noktalayalım;
ü
Yerli ırklar kendi çevresel koşullarında ıslah
edilmiş (kültür) ırk ve melezlerine göre çok daha verimlidir.
ü
Gelecekte çevre koşullarında meydana gelebilecek
değişiklikler ve yerli hayvanların bugün bilinmeyen özelliklerinin bu
değişikliklere uyum olasılığı çeşitliliğin (varyasyonun) korunmasını zorunlu
kılmaktadır.
ü
Genetik varyasyonun korunması ve gelecekteki
ıslah çalışmalarının temelini oluşturması, genetik kaynakların korunması ile
mümkündür.
ü
Çiftlik hayvanları üretim potansiyellerinden
gelecekte de yararlanılmak amacıyla korunmalıdır.
ü
Kimi yerli ırklar ilgi çekici özellikleri
nedeniyle turizm açısından rol oynayabilirler.
ü
Heterozis (melezlerin ebeveynlerinden verim
olarak üstün olma durumu) olanağının korunması, genetik kaynakların korunması
ile mümkündür.
ü
Yok olma sürecindeki ırklar, orijinal bölgeleri
dışında da ekonomik potansiyele sahip olabilirler (ör. Zebu sığırı dünyanın
çeşitli bölgelerinde başarılı şekilde yetiştirilebilmektedir).
ü
Yerli ırklar pek çok bilimsel çalışmaya materyal
olmaları anlamında önemlidir.
ü
Yerli ırklar sosyal ve dinsel yapıyı yansıtma
açısından önemlidir.
ü
Yerli ırklar hayvan ıslahının tarihsel gelişim
ölçütü olmaları nedeniyle eğitsel değere sahiptirler.
ü
Yerli ırkların pek çoğu yetiştirildikleri
ülkelerin tarihinde önemli rol oynamıştır; Teksas Longhorn sığırı ABD'nin
sınırlarının genişlemesinde; Merinos koyunu İspanya'nın; Ankara keçisi
Türkiye'nin; İpekböceği Çin'in ekonomi tarihinde önemli yere sahiptir.
ü
Estetik değeri olan tür ve ırklar korunmaktadır.
Lippizan Atları Avusturya'da, Burgu boynuzlu Racka koyunu Macaristan'da, Çok
boynuzlu Jakob koyunu İngiltere'de, Pek çok süs kanatlı ırkı çeşitli ülkelerde
estetik nitelikleri nedeniyle koruma altındadır.
ü
Norduz Keçisi, Van'ın sınırlı bir yöresinde
yetiştirilen ve son derece gösterişli boynuz yapısına sahip bir ırktır. Örneğin
Norduz keçisinin koruma altına alınmasının nedenlerinden birisi de belirtilen
boynuz yapısıdır.
ü
Gelecekte doğal kaynaklarda yaşanması muhtemel
azalmalar ve küresel ısınmanın olumsuz etkileri sürdürülebilir bir bitkisel ve
hayvansal üretim için bölgeye genetik olarak uyumlu yerli ırkları öne çıkaracaktır.
Bu çok net görülmektedir.
ü
Son 20 yıldır gündemde olan "Organik
(Ekolojik) tarım" için en uygun ırklar kuşkusuz yerli ırklardır. Pazar
payı olarak şu an için düşük olsa da zamanla gelişecek bu sektörün kaynağı
olmaları bakımından yerli ırklar önemlidir.
19. Bütün
bu tespitlerden sonra şunu da bir akademisyen olarak sevinerek belirtmeliyim
ki; Özellikle DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) geçmiş yıllarda gen kaynaklarının
korunması projelerine kısmen destek verdi. Ben de bir yerli Koyun Irkımızın
genetik kaynak olarak korunması projesinde görev yaptım.
20. Ama
özellikle 2008'den sonra Bakanlığımız, TAGEM (Tarımsal Araştırmalar Genel
Müdürlüğü) aracılığıyla “Yerli gen kaynaklarımızın korunması” ve “Halk elinde
ıslah” projeleri le ilgili çok güzel çalışmalar yapılmaya başladı. Pek çok ırk
korumaya alındı. Bazılarında istenen başarı elde edilemese de güzel gelişmeler
oldu. Bu konuda farkındalık oluşturuldu.
21. Bu
çalışmaların hepsinde Üniversiteler ve Tarım Bakanlığı da bulunmaktadır.
Hocalarımız, asistanlarımız, mühendis ve veterinerlerimiz saha da çok zor
işleri başarıyorlar. Özetle yok olma tehdidi altındaki pek çok evcil hayvanımız
şimdi daha güven altında. Fakat bu tip çalışmalarda devamlılık esas olduğundan daha
fazla bütçe ve çabaya da ihtiyaç var.
22. Bu yazımda "Yok olma tehdidi altında olan Yerli Evcil Genetik Kaynaklarımız" ve “Yerli genetik kaynakların önemi” hakkında bilgi vermeye çalıştım.
23. Sonuç
olarak hayvancılıkta yerli gen kaynaklarımızın değerlendirilmesi ve ıslah
edilmesi anlamında ciddi hatalar yapılmış, özellikle sığırcılıkta plansız ve
programsız sığır ithalatlarıyla yanlış bir politika güdülmüş, yerli ırklarımız
yok sayılmıştır. Koyun, keçi ve diğer türlerde de doğru ıslah çalışmaları
yapılmamış ve sığır, koyun, keçi, manda, köpek, tavuk gibi türlerde pek çok yerli
ırkımız yok olmuş ve yok olma tehdidi altına girmiştir. Özellikle 2000 lerden
sonra gen kaynaklarının korunmasının önemi anlaşılmış, hiç olmazsa yerli
ırklarımızdan geri kalanlar Devlet tarafından özellikle TAGEM projeleriyle koruma
altına alınmaya başlanmıştır.
24. Kaynaklar
1. Soysal, M.İ., Ünal, E.Ö., Gürcan, E.K., 2020.
Çiftlik hayvan genetik kaynaklarının koruma ve sürdürülebilir kullanımı,
Journal of Animal Science and Products (JASP) 3 (2): 210-227.
2. Ertuğrul, M., Dellal, G., Elmacı, C., Akın, A.
O., Pehlivan, E., Soysal, M. I. and Arat, S. 2010. Ciftlik Hayvanlari Genetik
Kaynaklarinin Kullanilmasi ve Surdurulebilir Kullanimi. Turk Ziraat
Muhendisligi VII. Teknik Kongresi.
3. Yılmaz, O. and Wilson, R. T. 2012a. The Domestic
Livestock Resources of Turkey: Economic and Social Role, Species and Breeds,
Conservation Measures and Policy Issues. Livestock Research for Rural
Development. 24 (9): 157.
4. Yılmaz, O., 2013. Türkiye’de Nesli Tükenen veya
Tükenme Tehlikesi Altındaki Evcil Hayvanlar. Uluslararası Organik Tarım ve
Biyoçeşitlilik Sempozyumu 27-29 Eylül Bayburt
Yorumlar
Yorum Gönder