EHL-İ KİTABI ve ONLARIN KUTSAL KAYNAKLARINI NE KADAR TANIYORUZ?

Müslümanlar olarak Ehl-i Kitabın kitaplarını ve kaynaklarını pek tanımıyoruz.  Torah, Eski Ahit, Yeni Ahit, İncil, Tevrat, Talmud, Zebur, Kabala gibi kavramlar kafa karışıklığına neden oluyor. Ama şöyle bir tespit yaparsak yanlış olmaz; “Onların kitapları bizim bildiğimiz gibi değil."

Ehl-i kitabın kutsal kabul ettiği metinleri anlamadan onların düşünce biçimlerini, inançlarını anlayamayız, yorumlayamayız. Ama önce peşin peşin şunu bilmemiz lazım; bizim Tevrat, Zebur ve İncil’den anladığımızla Hristiyan ve Yahudilerin anladığı şey aynı değil.

Kur’an-ı Kerim, Hz. Davud’a indirilen kitaba Zebur; Hz. İsa’ya indirilen kitaba İncil adını verir. Hz. Musa’ya da kitap indirildiğini bildirir ama Hz. Musa’ya net bir ifade ile Tevrat’ı verdik demez.  Kur'an ‘da Tevrat, Yahudilere indirilen kutsal kitap olarak geçer. Aslında Kur'an tahrif edilmemiş kitaplardan bahseder

Öyleyse bir de konuya Yahudiler ve Hristiyanların cephesinden bakalım;

Yahudi Kutsal Metinlerinin tamamına "TANAH" denir. Önce bu ismi aklımızda tutalım. Yani Yahudilerde kutsal metin olarak sadece TEVRAT yoktur. Bizler bunu öyle sanıyoruz. Tamam Tevrat çok önemlidir ama sadece Tevrat yoktur. Mesela biz de sadece Kur’an vardır. Bu nedenle onlarınkini de öyle sanıyoruz.

YAHUDİ KUTSAL METİNLERİ

Yahudi kutsal metinleri nelerdir? Konuyu açalım... Bahsettiğimiz Tanah ÜÇ bölümden oluşur. Tevrat ise onun sadece bir bölümünü oluşturur.

1. Tevrat (Torah): Yahudilere göre Tur dağında Hz. Musa’ya iki Tevrat verilmiştir. Bir Yazılı Tevrat diğeri Sözlü Tevrat. Bu Tevrat yazılı olandır. Tanah'ın ilk ve en önemli bölümüdür.

Beş kitaptan oluşur: Bereshit (Yaratılış), Shemot (Çıkış), Vayikra (Levililer), Bemidbar (Sayılar) ve Devarim (Tesniye). Tevrat, Yahudi inancında en kutsal ve temel metin olarak kabul edilir. Tanrı'nın İsrailoğulları'na verdiği yasalar, tarihler, doğa olayları ve mitolojik unsurları içerir.

2. Nevi'im (Peygamberler): Bu bölüm de ikiye ayrılır;

1.    Nevi'im Rishonim (Eski Peygamberler): Bu kısım, İsrail'in erken dönem tarihini ve ilk peygamberleri içerir. Samuel, Yeşaya, Yeremya ve Yehezkel gibi peygamberlerin kitapları bu bölümde bulunur. Bu kitaplar, İsrail halkının tarihi, Tanrı'yla olan ilişkisi ve ulusal felaketler gibi konuları ele alır.

2.  Nevi'im Aharonim (Yeni Peygamberler): Bu kısım daha sonraki dönem peygamberlerini içerir. Bu dönemde yaşamış peygamberler arasında Malaki, Yoel, Habakkuk ve Zekeriya bulunur. Bu kitaplar genellikle İsrail halkının dönüşü, umudu ve Tanrı'nın gelecekteki planları üzerine odaklanır.

3. Ketuvim (Yazılar): Ketuvim, Yahudi Tanah'ının üçüncü bölümüdür ve "Yazılar" anlamına gelir. Bu bölüm, çeşitli edebi eserleri, mezmurları, özdeyişleri ve diğer yazıları içerir. Ketuvim'in içeriği, farklı tarzlarda yazılmış çok çeşitli metinleri kapsar ve farklı zamanlarda ve farklı yazarlar tarafından oluşturulmuştur.

Ketuvim'in içeriği şunları içerir:

1.    Zebur (Tehillim): İbadet, dua ve övgü için kullanılan şiirsel metinlerden oluşur. Davut'un Mezmurları olarak da bilinen bu bölüm, Tanrı'ya yönelik duyguları ifade etmek ve ruhsal deneyimleri paylaşmak için kullanılır.

2.   Özdeyişler (Mishlei): Bilgelik sözleri veya atasözleri olarak da bilinir. Bu bölüm, pratik yaşamla ilgili öğütler, ahlaki prensipler ve doğru davranışlarla ilgili bilgelikleri içerir.

3.   Ayetler (Iyyov): İyov'un hikayesi üzerine odaklanır ve yaşadığı trajedilerle mücadele ederken inancını ve sabrını sınayan bir adamın hikayesini anlatır. Bu kitap, insanın acıları ve adaletin sorgulanmasıyla ilgili derin soruları ele alır.

4.     Rut Kitabı (Ruth): Rut'un hikayesini anlatır. Bu kitap, sadakat, aile bağları ve Tanrı'ya olan bağlılık gibi temaları işler.

5.    Ezra-Nehemya: İsrail halkının Sürgün'den geri dönüşü ve Kudüs'ün yeniden inşasıyla ilgili tarihi ve dini detayları içerir.

6. Ester Kitabı (Esther): Ester'in hikayesini anlatır. Ester, Pers İmparatorluğu'nda Yahudi halkının kurtuluşunu sağlayan bir kraliçedir.

Ketuvim, farklı türlerde yazılmış eserleri bir araya getirerek İsrail'in tarihi, dini ve edebi mirasını yansıtır. Bu metinler, ahlaki öğretiler, tarihi anlatılar ve kişisel deneyimler aracılığıyla derin düşünceler sunar. Yahudi inancında, Ketuvim'in içeriği ruhsal ve ahlaki yönlendirmeler için önemli bir kaynak olarak kabul edilir.

Yani bir KÜLLİYAT niteliğinde olan TANAH, Yahudiliğin inanç eserlerini oluşturan esas büyük kaynaktır. Yahudi inancında Tanah, Tanrıdan ilham alınarak oluşmuş kutsal bir metin olarak kabul edilir ve Yahudi inançlarının temelini oluşturur.

Peki ZEBUR'a ne oldu? Bizim Davut Peygamber’e indiğine inandığımız ZEBUR, Yahudi geleneğinde TANAH'a dahil olan kutsal bir metin olarak kabul edilir ve Tanah'ın bir parçasıdır. TANAH'ın Ketuvim (Yazılar) bölümünde yer alır ve bu bölümün içinde Şiirler Kitabı adı altında bulunur. Zebur, Mezmurlar olarak da adlandırılır. Zebur, İsrailoğulları'nın ibadetlerinde, dua ve ilahi söylemede kullanılan şiirler, dualar ve ilahi sözlerden oluşur. Mezmurlar, Tanrı'ya övgü, şükran, dua, dertleşme ve dileklerin ifadesi olarak çeşitli duyguları yansıtır.

Şimdi çoğumuzun bilmediğini düşündüğüm TANAH mevzusu sanırım biraz daha netleşti. Bir de TALMUD var. Peki TALMUD nedir?

Talmud’a “Yahudi Fıkhı” desek yanlış olmaz. Bizim İLMİHAL kitaplarına benzetebiliriz.

Talmud, Yahudi dini öğretilerinin ve yasalarının derlendiği, yorumlandığı ve tartışıldığı geniş kapsamlı bir metindir. Talmud, Yahudi dini mirasının önemli bir parçası olarak kabul edilir ve iki ana bölümden oluşur ve bu iki bölüme SÖZLÜ TEVRAT'da denir. İşte bu Sözlü Tevrat ifadesi Talmud’u aslında çok belirieyici bir hale getirir.

Talmud’un bölümleri:

1.  Mişna: Talmud'un temelini oluşturan birinci kısım olarak kabul edilir. Mişna, Yahudi dini yasalarını, etik kurallarını ve dini uygulamaları açıklar. Bu bölüm, farklı konularda yasaları ve tartışmaları derleyen bir metindir.

2.   Gemara: Gemara, Mişna'nın tartışılması, yorumlanması ve genişletilmesi olarak kabul edilir. Bu bölüm, Mişna'daki yasaları anlama ve yorumlama sürecini içerir. Babli (Babil Talmudu) ve Yerushalmi (Kudüs Talmudu) olmak üzere iki ana Gemara versiyonu bulunur.

Talmud, yüzyıllar boyunca Yahudi hahamlar ve bilginler tarafından derlenmiş, yorumlanmış ve tartışılmıştır. Talmud, Yahudi toplumunda dini eğitimde, dini yasaların anlaşılmasında ve dini konuların derinlemesine incelenmesinde önemli bir kaynak olarak kabul edilir.  Yahudi toplumu için dini yasaların yorumlanması ve uygulanmasında rehberlik sağlar.

Yahudi inancına göre Tanrı, Musa’ya Tevrat’ı verirken Tevrat’ın açıklamasını da şifahi olarak aktarmıştır. Musa bu açıklamaları yanındaki Yeşu’ya (Musa'nın halefi olarak tanınır ve İsraillilerin Kutsal Topraklara ulaşmasına önderlik eden bir liderdir) iletmiş o da kavmin ileri gelenlerine söylemiştir. Tevrat’ın bu açıklamaları bu şekilde nesilden nesile Yahudi din bilginleri aracılığı ile aktarılmıştır. Böylece Talmud oluşmuştur. İşte Sözlü Tevrat mevzusu buna dayandırılmaktadır.

Aktarılan bu bilgiler MS 200’lü yılların başında Filistin topraklarında Yehuda ha-Nasi isimli Yahudi bir bilgin tarafından yazıya geçirilmiştir. Derlenen bu esere Mişna denilmektedir. Dili İbranice olan Mişna’da 6 bölüm bulunmaktadır:

1.      Zeraim: Ziraatla İlgili Hükümler.

2.      Moed: Şabat ve Bayramlarla İlgili Hükümler.

3.      Naşim: Evlilikte Boşanma ile İlgili Hükümler.

4.      Nezikin: Sivil ve Ceza Hukuku ile İlgili Hükümler.

5.      Kodaşim: Kurban ve Diğer Ritüellerle İlgili Hükümler.

6.      Taharot: Temizlik ve Necaset ile İlgili Hükümler.

Torah ve Talmud anlaşıldığına göre,  yine sık sık duyduğumuz bir başka kavrama geçebiliriz. O kavram ise; KABALA

Kabala nedir?

Kabala, Yahudi mistisizmi (tasavvufu) ve ezoterik öğretilerini içeren bir disiplindir. Bu öğreti, Yahudi geleneğindeki derin ve gizemli bilgileri, evrenin yapısını, Tanrı'nın doğasını, insanın ruhsal yolculuğunu ve kozmik gerçekliği anlamaya yönelik eski öğretileri içerir. Kabala, semboller, numeroloji, evrensel enerji akışları, ağaç deseni (Sefirot) gibi kavramlarla çalışır ve insanın ruhsal gelişimini, Tanrı'ya yakınlığı ve evrenin gerçek doğasını anlama üzerine odaklanır.

Kabalanın kaynağı olarak Tanah ve Talmud gösterilse de buna ilk dönemlerde özellikle Babil ve Antik Mısır dinlerinin ve onların astroloji, mitoloji ve sembolizminin KABALA’nın oluşumunda etkili olduğu söylenebilir. Hatta Endülüs'de Müslümanlardan da bir şeyler almıştır. Çünkü en ünlü Kabalist Endülüslüdür.

Kabala ile uğaşanlara Kabalist denir. Kabala’daki en meşhur eser ZOHAR’dır.  Zohar, 13. yüzyılda İspanya'da yaşadığına inanılan Rabbi Shimon bar Yochai'ye atfedilen bir eserdir. Bu eser, Kabala öğretilerini anlatan temel metin olarak kabul edilir.

Diğer önemli kitapları;

·   Sefer Yetzirah (Yaratma Kitabı): Kabala'nın temel metinlerinden biri olarak kabul edilir. Evrenin yaratılışını, evrensel yasaları ve İbranice harflerin mistik anlamlarını açıklar.

·     Sefer HaBahir (Parlak Kitap): Kabala öğretilerini anlatan ve evrensel gerçeklikleri açıklamaya çalışan önemli bir metindir.

·   Sefer Raziel HaMalakh (Raziel'in Kitabı): Mistik bilgiler içeren, astroloji, melekler ve doğaüstü konularla ilgili Kabala öğretilerini içeren bir eserdir.

·     Tomer Devorah (Devorah'nın Palmiye Ağacı): İnsanın Tanrısal niteliklerini taklit etmesi ve etik yaşam üzerine odaklanan bir Kabala eseridir.

Şunu söylemekte yarar var; bütün Yahudiler KABALA ile ilgilenmezler. Bizdeki Tasavvuf gibidir. Yahudilikte olmazsa olmaz değildir. KABALA kitapları, Yahudi kutsal metinlerinin tamamı olarak tanımlanan TANAH içinde yer almaz. Talmud (Yahudi Fıkhı)  gibi de değildir.Tasavvufi, ezoterik bir alandır.

Sembollerden bahsetmişken yani yeri gelmişken iki sembolden de bahsedelim. Bunlardan birincisi "Yedi Kollu Şamdan" dır.

Yedi kollu şamdan, eski Kudüs Tapınağı'nda kullanılan ve İbranice'de "Menora" olarak adlandırılan altın veya altın kaplama bir aydınlatma aracıdır. Menora, Eski Ahit'te (Tevrat) detaylı olarak tarif edilen ve Tanrı'nın İsrail halkına buyruklarını hatırlatan bir sembol olarak kabul edilir.

İkincisi ise Ahit Sandığı

Ahit sandığı: Ahit Sandığı, İsrailoğulları'nın Mısır'dan çıkışları ve çölde seyahatleri sırasında, Musa'nın liderliğinde yapılmıştır. Sandığı Sanatçı ve zanaatkar Bezalel ve Oholiab, Tanrı'nın verdiği bilgelik ve yeteneklerle yapmışlardır. Sandığın içine Hz. Musa’ya verilen kutsal levhalar, Harun’un asası ve Tanrının Yahudilere özel olarak indirdiği Manna sofrasından örnekler konulmuş ve sandık en son Süleyman Mabedi’nin en özel bölümünde koruma altına alınmıştır. Babil saldırısında kaybolmuş, yağmalanmış ya da Babil’e götürülmüştür. Akibeti konusunda onlarca şey söylenmiş, söylenmektedir.

Yahudilerin inaç esaslarına dönecek olursak; “On Emir" Yahudi emir ve yasaklar lisesinin en önemlisidir. Bu emirler Sina Dağı’nda Hz. Musa’ya verilmiş ve Tevrat’a göre Tanrı bu emirleri bizzat  taş tabletlere yazarak Musa’ya teslim etmiştir. On Emir Tevrat’ta şu şekilde yer almaktadır:

1.      Benden başka tanrın olmayacak.

2.    Kendine yukarıda gökyüzünde, aşağıda yeryüzünde  ya da yer altındaki sularda yaşayan herhangi bir canlıya benzer bir put yapmayacaksın.

3.      Tanrı’n Rabb’in adını boş yere ağzına almayacaksın.

4.      Şabat gününü kutsal sayarak hatırlayacaksın.

5.      Anne ve babana saygı göstereceksin.

6.      Öldürmeyeceksin.

7.      Zina etmeyeceksin.

8.      Çalmayacaksın.

9.      Komşuna karşı yalan yere tanıklık etmeyeceksin.

10  Komşunun evine, karısına, erkek ve kadın kölesine, öküzüne, eşeğine, hiçbir şeyine göz dikmeyeceksin.

Fakat kendilerinden başka insanlara Goyim, başka bir deyişle hayvan diyen Yahudilerin bu on emri kendi aralarında geçerlidir.

Yahudilikte de MEZHEPLER vardır;

Kabaca şöyle sınıflandırabiliriz

1. Ortodoks Yahudilik: Bu mezhebin İsrail’in resmi mezhebi olması hasebiyle iyice bilinmesi gerekmektedir. Mezhep, Ferisîlikle başlamış, Rabbani Yahudilikle devam etmiş ve günümüzde de Ortodoks Yahudilik olarak ortaya çıkmıştır.Halen mensubu en fazla olan mezheptir. Hz. Musa Kanunları'na sıkı bir şekilde bağlı olan Ortodoks Yahudiler sebt (cumartesi) günü hiçbir iş yapmamakla da diğer mezheplerden ayrılırlar. Tevrat ve Talmut’a ikisine birden inanırlar. Ortodokslara göre Yahudiler, Tevrat’ın kanunlarına uymadıkları için sürgüne gönderilmişlerdir ve eğer Yahudi halkı tevbe eder ve Tevrat’ın bütün kurallarını gözetir, yerine getirmeye gayret ederlerse Mesih gelecek, Yahudiler gerçek evine dönecek ve Süleyman Mabed’i yeniden inşa edilecektir. Yiyecek ve içeceklerdeki dine uygunluk kuralı olan ’KOŞER’ (KAŞER), kuralına sıkı sıkıya uyarlar. Koşer kuralı gereği, et ile sütü bir arada yemezler, et pişen kapta süt, süt pişen kapta et pişirmezler. Ortodoks Yahudilerin büyük çoğunluğu SİYONİST’TİR.

2.  Muhafazakâr Yahudilik: Muhafazakâr Yahudilik 19. y.y.’da Almanya’da Reformist Yahudiliğe bir tepki olarak meydana çıkmıştır. Muhafazakâr Yahudiliğe asıl kimliğini ’Solomon Schatter’ vermiş olup ’Katolik Siyonist İsrail’ teorisini ortaya koymuş ve böylece Muhafazakâr Yahudilik Siyonist bir anlayışa bürünmüştür. Muhafazakâr Yahudiler günümüzde Amerika da Reformist Yahudilikten sonra, İsrail’de ise Ortodoks Yahudilikten sonra ikinci büyük mezheptir. Muhafazakâr Yahudiler ile Reformist Yahudiler arasındaki en büyük fark ibadetlerini İbranice yerine İngilizce yapmalarıdır.

3. Reformist Yahudilik: Daha çok Avrupa'daki Yahudilerce tanınmış bir filozof olan Moses Mendelshon’un (1727-1786) başlattığı Reformist Yahudilik hareketi, Musevilikle çağdaş modern anlayışı birleştirmeyi amaçlamıştır. Reformist Yahudilik 19. yy. başlarında Alman Yahudiler arasında çıkmıştır. Yahudilikte reform düşüncesiyle bir kısmı Hristiyanlaşmış, bir kısmı da geleneklerini değiştirmiştir. Yahudilerin reform yaptıkları hususların bazısı şunlardır;

a.      Din ile dünya işlerinin birbirinden ayrılması

b.      Yahudilik ile Çağdaş Modern anlayışın birleştirilmesi

c.       Başka toplumlar ile karışmaya engel Yahudi kültürünün yumuşatılması

d.      Kadın-erkek ayırımının kaldırılması

4.     Yeniden Yapılanmacı Yahudiler; Bu mezhep, 102 yaşında ölen Amerikan Yahudi’si Menahem Kaplan tarafından 1983 yılında kurulmuştur. Bu kişi bir Yahudi düşünür ve filozofudur. Bu mezhebe göre, Tevrat Tanrı’nın vahyi değil İsrailoğullarının tarih boyunca oluşturdukları bir eserdir ve Sinagog’da kadın erkek yan yana oturur ve kadınların hahamlığı da kabul edilir.

5. Samiriler; bu mezheptekiler Yahudi olmakla birlikte, diğer Yahudiler tarafından Yahudi olarak kabul edilmemektedirler. Sâmirîlerin tarihi oldukça eskidir. Sâmirîlerin mabedlerinde sıra ve masa bulunmamaktadır, ibadetlerinde rükû ve secdeye benzeyen hareketler vardır. İbadetlerinden önce de abdeste benzeyen temizlikleri var olup bu temizlikte sırasıyla eller, ağız, burun, yüz, kulaklar ve ayaklar yıkanmaktadır ve bu temizlik yapılırken Tevrat’tan parçalar okunur.

Buraya kadar ana hatlarıyla da olsa YAHUDİ dini metinleri hakkında daha detaylı bir fikir edindiğimizi düşünüyorum. Teknik olarak kaynaklar yukarıdaki gibidir.  Ama dinsel yorum ve buna bağlı iman esaslarına girdiğinizde yani TALMUD okuduğunuzda durum cidden iğrençleşir.

Yahudilikte, Yahudi olmayana "GOYİM" denir. Fakat bu ayrım bizdeki Müslim-Gayri Müslim gibi değildir maalesef.

Mesela Talmud’dan  çok bilinen bir alıntı yapalım;

“Yalnız Yahudiler insandır. Goyim (gayri Yahudiler, diğer milletler) hayvandır." (Baba Batra 114b, Jebamot 61a, Keribot 6b ve 7a.)

Özetle Yahudi tefsiri, fıkhı ya da Yahudi şeriatı olarak da adlandırılabilecek olan TALMUD, esasında Yahudilerin iman, ibadet ve eylemlerini belirleyen kaynaktır. Talmud, korkunç, tehlikeli ve zaman zaman da çok ahlaksız bir içeriğe de sahiptir.

Öyleyse bu korkunç ifadelere birkaç örnek verelim; Talmud’un Baba Bathra 54 kısmında şöyle denir:

“Gayri Yahudi’nin (Goyim) sahip olduğu mal, çölde ayağınızın altındaki sahipsiz araziye benzer, kim evvel alırsa onun olur”.

“Dünyada hakimiyet sağlayacak en önemli unsurlardan biri çok üremektir. Bütün yeryüzündeki gayri Yahudiler eşektir. O gün geldiği zaman bunlar yer altında kendileri için kazılmış olan yerlere girip ebediyen yer altında yaşayacaklardır” (Kethuboth- 111 b)

Talmud da cinsel içerikli pek çok fetva vardır. Pedofili, ensest gibi ilişkilere verilen izinler ciddi manada tehlikelidir. Bunlara basit bir kaynak taramayla ulaşabilirsiniz. Yazımda bunlar yer vermek istemiyorum.

Hristiyanlık konusuna geçmeden önce SİYONİZM ve yine Yahudilikle/Yahudilerle ilişkilendirilen MASONLUK hakkında bir-iki kelam edelim. Ardından Yahudilik için uyguladığımız metotla Hristiyan kutsal metinlerini de açıklamaya çalışalım...

SİYONİZM

En geniş anlamı ile, Filistin dışındaki bütün Yahudileri yine orada toplamak ve sonra da Süleyman Mabedini Siyon Dağı üzerinde inşa etmek idealidir. Fakat Süleyman Mabedini Siyon dağında inşa ideali Siyonist Yahudiler için bir semboldür. Asıl inşa etmek istedikleri dünyaya hakim olma mefkuresidir.

Siyonizm fikrinin babası Thedor Herzl gibi görülür. Ama gerçek bu değildir. Bu fikir asla 18. yy'da başlamamıştır. Yahudilerin Romalılar tarafından dünyanın dört bir tarafına sürülmesiyle başlamıştır. Yahudiler hangi ülkede olurlarsa olsunlar birbirleri ile garip bir iş birliği yapmayı, inançlarını devam ettirmeyi ve planları sürdürmeyi başarmışlardır. Hatta Dünya üzerinde devlet kuramamış; ancak, bütün devletleri emrine amade kılmış bir ideoloji o varsa; o da Siyonizm’dir.  Siyonist kafanın ne kadar tehlikeli olduğunu artık Gazze'den dolayı herkes anladı ama şöyle eski bir örnekle ayrıntıya inelim, lütfen dikkatle okuyun, bize bugün için de ipuçları veriyor;

İspanya Başhahamı (Chemor) 1492 yılında merkezi İstanbul’da bulunan Yahudi Parlamentosu’na (Grand Sanhedrin) İspanyol kanunundan dolayı kendisinin kovulmak üzere olduğunu yazar ve ne tavsiye edeceklerine dair bir mektup yazar.  Şöyle bir cevap alır: 

“Musa’nın yolundaki aziz kardeşim, katlanmak zorunda kaldığın talihsizlikleri ve endişelerini aktardığın mektubu aldık. Bu duyduklarımızın acısı içimize işledi.  Büyük Baba ve Hahamın tavsiyeleri şunlar: 

1.   İspanya Kralının seni Hıristiyan olmaya mecbur ettiğini yazdığına gelince, onun istediğini yap, aksi taktirde daha sonra istesen de yapamazsın. 

2.   Mallarını yağma etme emrine gelince: evlatlarını tüccar yap, onlar da küçük küçük, Hıristiyanların mallarını yağmalasın. 

3.  Canına kastetmek istediklerine gelince, evlatlarını doktor ve eczacı yap, onlar da Hıristiyanlar’ın canlarını alsınlar. 

4.  Sinagoglarını tahrip etmek istemelerine gelince; evlatlarını rahip ve kilise üyeleri yap, onlar da Hıristiyanların kiliselerini tahrip etsinler. 

5.     Şikayet ettiğin birçok sıkıntı verici olaylara gelince, evlatlarını avukat ve hukuk adamları olarak yetiştir ve onların devlet işlerini karıştırdıklarını ve Hıristiyanları senin boyunduruğun altına sokarak, dünyaya hakim olmanı ve onlardan intikam almanı sağlamalarını izle. 

6.     Sana verdiğimiz bu tavsiyelerden sapma, çünkü bunları yaparak, senin ne kadar utanç verici durumlara düştüklerini göreceksin ve gerçek güce ulaşacaksın.

 (İMZA) İstanbul Yahudileri Prensi” (Nilus, 2004: 128-129). Kaynak: Mezkit, M. (2014). Siyonizmin Siyon Protokolleri ile “Dünya Hakimiyeti” Düşüncesi. Yeni Fikir Dergisi, 6(13), 69-92.]

Siyonizm ile ilgili çok eser var. Ama Siyonizm’i anlamanın en pratik yolu Siyon Protokollerini okumaktır. Bunlardan 20’ den fazlası deşifre olmuş ya da bilerek deşifre edilmiştir. Orada Siyonizm'in neler yapmak istediği açıkça anlatılır. Siyon Protokollerinin deşifre olmasının ardından bunun Antisemitistler tarafından uydurulduğu da iddia edilmiştir. Fakat gelinen noktada bunların pek de uydurulmadığı anlaşılmaktadır.

Ben sadece 6. Protokolden bir pasajı burada örnek olarak vereyim;

"Yahudi olmayanların sanayisini tamamen çökertmek için, aralarında geliştirdiğimiz ‘lüks’ü vurgunculuğun yardımına çağıracağız. Çünkü lükse olan hırslı talepleri, her şeylerini yutup bitirecektir. İşçi ücretlerini artıracağız, ancak bu işçilere hiçbir yarar sağlamayacaktır. Çünkü, aynı zamanda temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını da artıracağız ve bunun sebebinin tarım ve hayvancılıktaki gerileme olduğunu iddia edeceğiz. İşçi sınıfını anarşi ve sarhoşlukla tanıştırırken, aynı zamanda dünyadaki bütün Yahudi olmayan aydınların kökünü kazıyacak önlemler almak suretiyle ikinci bir yerlatı yöntemini maharetle tatbikata koyacağız. Bu faaliyetlerinin hakiki mânâlarının Yahudi olmayanlar tarafından, zamanından önce fark edilememesine mani olmak için, kendi iktisadî nazariyelerimizin (teorilerimizin) yaygınlaştırma faaliyetleri enerjik bir şekilde devam ederken, bunları ‘işçi’ sınıfına hizmet etmek için duyulan ateşli bir talep ve Ekonomi-Politik bilimin büyük umdelerini(prensipleri) maskelerinin ardına gizleyeceğiz (Nilus, 2004: 200-201)

Siyonizm ile ilgili son olarak şunları ifade edip, masonluk konusuna girelim;

Siyonizm aslında faşist Talmud'un daha faşist bir yorumudur ve özetle şunları amaçlar;

1.  Radyo, televizyon, gazeteler, sinema, mecmualar ve kitaplar üzerindeki büyük kontrolünüzü genişletiniz. 

2.      Hukuk, tıp, kimya ve buna benzer bütün tahsillerden, Yahudi olmayanları uzaklaştırınız ve Yahudileri bilhassa bu şubelerde tahsil ve okumaya teşvik ediniz. 

3.      Yahudi olmayanların okullarını birer ihtilal merkezi haline getiriniz. 

4.      Yahudi olmayan peygamberleri gülünç duruma sokup, onları rezil kepaze edecek mevzular icat ve aynı zamanda Yahudi olmayanların arasında tefrik ve nifak çıkarınız. Din müesseselerini zayıflatınız. Fakat, bizlere karşı da kendilerine kardeşlik(!) bizleri telkin ediniz. 

5.      Bizden olmayanların kadın ve çocuklarının ahlaklarını bozunuz. 

6.    Kanunları ve anayasaları yanlış şekillerde tefsir ederek, mahkemelerini dahi etkileyip, her yere şüphe ile bakılmasını sağlayınız. 

7.     Sosyal sınıflar arasında nifak ve mücadele tohumları ekiniz. Renkli ırkları, diğer ırklara düşman kılınız. 

8.  Çeşitli aşılar ve suya katılan türlü yabancı maddelerle bizden olmayanları tımarhanelere atarak ve medeni hakları engelleyerek, onları yok ediniz, tüketiniz. 

9.      Basiretsiz devlet adamlarını elinizin altında tutmaya çalışınız. 

10.  Ülkelere girmek imkânlarını ve kanunlarını kolaylaştırınız. 

11.  Her vasıtaya müracaat ederek para üzerindeki hâkimiyetinizi takviye ediniz. 

12.Cumhuriyeti ortadan kaldırarak, onun yerine demokrasiyi ikame ediniz.(Yahudilerin idare ettiği sosyalizme giden yol) 

13.  Türlü hak ve imkânları kullanarak işçileri elde tutunuz. Mitingler tertip ediniz. Grevler yaptırınız. Ve bu konuda hiçbir fedakârlıktan çekinmeyiniz.

Kaynak: Anadol, C., 2004. Cemal, İsrail ve Siyonizm Kıskacında Türkiye, Bilge Karınca Yay., İstanbul, 2004.

MASONLUK

Masonluğun kökenleri eski zanaatkar loncalarına dayandığı ve daha sonradan gizli ve sembolik bir kardeşlik örgütü haline gelen bir yapı olduğu iddia edilir  ve kesin bir kurucusu veya kurucu tarihi olmamakla birlikte, tarih boyunca farklı dönemlerde şekillendiği ve evrim geçirdiği kabul edilir.

"Amacınız ne sizin?" diye sorulduğunda;  dürüstlük, yardımlaşma, adalet, özgürlük ve eşitlik gibi evrensel ahlaki değerleri vurguladıklarını. bu değerleri öne çıkararak, bireylerin kişisel yaşamlarında ve toplumda daha iyi bireyler olmalarını teşvik etmeyi amaçladıklarını söylerler. Fakat nedense böyle bir hedefe ulaşmak için geleneksel olarak semboller ve ritüellerle dolu bir öğrenme sistemini benimserler ve bu sistem üzerinden bireysel gelişim ve bilgelik arayışına odaklanırlar.

Modern Masonluğun kökeni hakkında kesin bir bilgi bulmak zordur. Gerekçe olarak Masonluğun erken dönemlerindeki kayıtlar eksik olması ve tarihçiler arasında farklı görüşler bulunması gösterilir. Ancak, İngiltere'deki "Anahtar" (Grand Lodge) olarak bilinen ve modern Masonluğun organizasyonel yapısını oluşturan ilk büyük örgüt, 1717'de Londra'da kuruldu.

Günümüzde her ülkede Mason locaları vardır. Bunların yapılanması farklı farklıdır. Derece sistemi ile çalışırlar. Eskisi gibi gizli çalışmadıklarını ifade etseler de Masonluk sembolik, ritüellerle dolu ve gizemli yapısını sürdürür. Bu durum Yahudilerle ilişkilendirilmelerine neden olmuştur.

Yahudilerin Masonluğu bir paravan gibi kullandıkları yaygın bir kanaattir. Yine Siyon protokollerinde ifade edildiği gibi Masonluk, Siyonizmin emrinde olan tali bir kuruluştur. Bundan dolayıdır ki her mason locasında mutlaka bir Yahudi vardır. Yahudilerin müsaadesi olmadan mason olunamaz. Aslında Masonluk Hristiyanlar tarafından kurulan bir teşkilattır. Fakat kuruluşunu takiben, Masonluk Yahudiliğe dayanan bir hüvviyete bürünmüştür. Öyle ki, Masonluktan Yahudiliği çıkarırsanız geride bir şey kalmaz.

Şöyle bir tespiti buraya bırakmamda yarar var;

"Siyonizmin Dünya Hakimiyeti fikrini hayata geçirmedeki maharetlerinin başında ciddi bir emir komuta zincirinin gizlilikle yürütülmesinden meydana görmekteyiz. Emir komuta zincirindeki hücre sistemiyle çalışan Siyonizm, gizliliğe çok dikkat eder. Başarıları da burada saklıdır. Her birim yalnızca kendisine verilen emirleri yerine getirir. Buna göre her birim yalnızca kendi biriminin en üstüne bağlıdır ve sadece bu üst yönetici bir üst yöneticilerle irtibata geçebilir. Sistemin bütününe hakim ve vakıf olanlar sadece Kabalist Hahamlardır. Bundan dolayıdır ki bu hücre sitemi sayesinde birçok insan bilmeden kendi maksatları doğrultusunda Siyonizme hizmet etmektedirler. Bu emir komuta zincirin en tepsinde Büyülü veya her şeyi Gören Göz’ün altında 3 kabalist vardır. Onun altında Sanhedrin; onu iki yan kol takip etmektedir. Bunlar B’nai B’rith ve Bilderberg organizasyonudur. Bu ikisine da masonluk hizmet eder. Masonluğun alt birimleri de; Lions, Rotary ve Diners’dir"   [MEZKİT, M. (2014). Siyonizmin Siyon Protokolleri’ile “Dünya Hakimiyeti” Düşüncesi. Yeni Fikir Dergisi, 6(13), 69-92.]

Şu ana kadar Yahudilikte tek kutsal kitabın Tevrat olmadığını, Tevrat'ın Yahudilerin en önemli kitabı olmasına rağmen TANAH adı verilen Yahudi Kutsal Külliyatında içinde ZEBUR'da dahil 24 kutsal kitap olduğunu ifade ettik. Fakat Yahudiliğin insanlığı tehdit etmesinde TANAH'ın tefsiri ve aynı zamanda Yahudi İlmihali olan ve SÖZLÜ TEVRAT da denen TALMUD'un çok tehlikeli olduğunu örneklerle ifade ettik. Siyonizm ve Masonluk ile ilgili kısa bilgiler verdik.

Bundan sonra ise Hristiyan Kutsal metinlerini konuşacağız.

HRİSTİYAN KUTSAL METİNLERİ

Mesela Hristiyanların anladığı “İncil” ile bizim anladığımız İncil aynı mıdır?

Öncelikle biz, İncil'i bizim Kur'an-ı Kerimimiz gibi tek bir kitap olduğunu sanıyoruz. İşte burada yanılıyoruz.

Hristiyanlar İncil (Bible) derken aslında tek bir kitaptan bahsetmezler. Bir Külliyattan bahsederler.

Bu  külliyat (İncil) iki ana bölümden oluşur:  Eski Ahit ve Yeni Ahit.

Eski Ahit 39 ayrı kitaptan oluşur;

Yeni Ahit 27 kitaptan oluşur

Yani İncil'e toplam 66 kitaptan oluşur.

Özetle; İNCİL (Bible) = Eski Ahit + Yeni Ahit’dir

İncil'i oluşturan 2 ana gövdeden biri olan ESKİ AHİT aslında Tevrat'ında içinde bulunuduğu TANAH'tır. Hristiyanlar tüm Yahudi Kutsal metinlerini incilin içinde kabul ederler.

Yeni Ahit ise 27 Kutsal Kitap vardır.

Yeni Ahit, Hristiyanlık inancının kutsal metinlerinden biridir ve İncil'in bir bölümünü oluşturur.

Yeni Ahit, İsa'nın yaşamı, öğretileri, ölümü, dirilişi ve erken Hristiyan kiliselerinin oluşumu hakkında bilgi verir ve MS 1. yüzyılın sonlarında yazılmıştır.

 YENİ AHİT, şu kitaplardan oluşur:

1.Matta Müjdesi 2.Markos Müjdesi 3.Luka Müjdesi 4.Yuhanna Müjdesi 5.Elçilerin İşleri  

6. Romalılar'a Mektup 7. Korintoslular'a Birinci Mektup 8. Korintoslular'a İkinci Mektup

9. Galatyalılar'a Mektup 10. Efesliler'e Mektup 11. Filipililer'e Mektup 12. Koloseliler'e Mektup

13. Tesalonikalılar'a Birinci Mektup 14. Tesalonikalılar'a İkinci Mektup 15. Timoteos'a Birinci Mektup

16. Timoteos'a İkinci Mektup 17. Titus'a Mektup 18. Filimon'a Mektup 19. İbraniler'e Mektup

20. Yakup'un Mektubu 21. Petrus'un Birinci Mektubu 22. Petrus'un İkinci Mektubu

23. Yuhanna'nın Birinci Mektubu 24. Yuhanna'nın İkinci Mektubu 25. Yuhanna'nın Üçüncü Mektubu

26. Yahuda'nın Mektubu 27. Vahiy Kitabı

Şimdi, konuyu daha iyi anlamak için şunu belirtmeliyim. Müslümanların vahiy inancı ile Hristiyanların Vahiy inancı farklıdır. İslam'daki Vahiy anlayışı Allah'ın Peygamberimize Kuran ayetlerini nazil etmesidir. Çok nettir.

Oysa Hristiyanlıkta Vahiy bizdeki gibi değildir. Hz. İsa'ya yüklenen anlamında etkisiyle Hz. İsa'nın yaşamı, öğretileri, ölümü ve dirilişi ile ilgilidir. Hristiyan inançları, İncil'de anlatılan İsa'nın öğretileri ve yaşamı etrafında şekillenir. İsa'nın sözleridir yani...

Dedik ki; Hristiyanlıkta İNCİL denen şey bizim anladığımız tek bir kitap olan İNCİL değildir.

Eski Ahit ve Yeni Ahitten oluşan 66 kitaptan oluşan kitap külliyatıdır.

Peki bu kafa karışıklığı neden?

Bunun nedeni yakın anlamalara gelen "BIBLE" ve "GOSPEL" kelimelerinin tek bir kelime gibi anlaşılmasından kaynaklanır. Gospel "Müjde" anlamına gelir. Oysa "Bible" kökeni taa Papirusa kadar giden ve kitap anlamına gelen bir kelimedir. Bible kelimesini mecaz manası olan Müjde olarak çevirince işler karışıyor. Yani Gospel kelimesi,  dilimize sürekli İncil olarak çevrilmiştir.

Örneğin; Matta incili, Yuhanna İncili gibi...

Oysa bu doğru bir çeviri değildir.

 Doğrusu "Gospel of Matthew" (Matta'nın Müjdesi ya da Matta Müjdesi) olmalıydı.

 Özetle; 

"Gospel" (Müjde) terimi özellikle İsa'nın hayatını anlatan;

1.      Matta'nın Müjde kitabı (Matta İncili değil)

2.      Markos'un Müjde Kitabı (Markos İncili değil)

3.      Luka'nın Müjde Kitabı (Luka İncili değil)

4.      Yuhanna'nın Müjde Kitabı (Yuhanna İncili değil) bu kitaplardır.

İncil ise (bir daha altını çizeyim) tek bir kitap değil Eski Ahit ve Yeni Ahitten oluşan 66 kitaptan oluşan kitap külliyatıdır.  Yani mesela “MATTA” İncil değildir.

Bu noktada çok kısa olarak Hz. İsa ve Hristiyanlığın ilk dönemleri hakkında bilgi vermek istiyorum. Çünkü başka türlü onları anlamamız mümkün değil.

Hz. İsa, büyük olasılıkla MÖ 4 ile MÖ 6 arasında Bethlehem (Beytüllahim) (Filistin'de, bugünkü Batı Şeria)'de doğmuştur. Ardından, ailesiyle birlikte Mısır'a kaçmış ve daha sonra Filisitin'in Galilea (Celile) bölgesine yerleşmişlerdir. İsa'nın yetiştiği yerler arasında olan Nasıra köyü, bugünkü İsrail'in kuzeyinde bulunan küçük bir yerleşim birimidir. Hristiyanlıkta önemli bir rol oynamıştır.

Hz. İsa'nın vaazlarını, mucizelerini ve öğretilerini genellikle Kudüs, Galilea gölü çevresi ve çevre köylerde gerçekleştiği kabul edilir. Vaazlarının ve mucizelerinin birçoğu bu bölgelerdeki tapınaklarda, pazar yerlerinde ve halkın yoğun olduğu yerlerde gerçekleşti. İsa'nın son zamanları, Kudüs'e olan son yolculuğu, çarmıha gerilmesi ve ölümü ile tanınır. Kudüs'teki Kutsal Tapınak, İsa'nın öğretilerini ve vaazlarını sunduğu yerlerden biri olarak bilinir. İsa'nın çarmıha gerildiği yer olarak bilinen Gologota Tepesi de Kudüs'ün önemli yerlerindendir. Ancak, İsa'nın yaşamı ve geçtiği yerler hakkında bazı detaylar net olmamakla birlikte, Yeni Ahit'te anlatılanlar, İsa'nın Kudüs ve çevresinde, özellikle Filistin'in Yahudi nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde yaşadığını göstermektedir.

 Hz. İsa'nın Havarileri

Hz.İsa'nın 12 havarisi, İncil metinlerine göre onun yakın takipçileri ve öğrencileridir. İncil'e göre, İsa'nın öğretilerini dinleyen, onunla birlikte seyahat eden ve onun öğretilerini yaymaları için görevlendirilen 12 öğrenci bulunmaktadır. İncil'de adları geçen 12 havari şunlardır:

1.      Petrus (Simon Petrus): İsa'nın öğrencileri arasında lider konumunda olan ve sıkça adı geçen biridir.

2.      Andreas: Petrus'un kardeşi olan ve İsa'nın bir diğer öğrencisi.

3.      Yakup (Yakup Zebedi'nin oğlu)

4.      Yuhanna (Yuhanna Zebedi'nin oğlu)

5.      Filipos

6.      Bartholomeus (Natanael)

7.      Tomas (İnanmayan Tomas): İsa'nın öğrencileri arasında olan ve bazen şüpheci tavırlarıyla anılan biri.

8.      Matta (Levi)

9.      Yakup (Alfeus'un oğlu)

10.  Taday (Yuhanna'nın oğlu): Ayrıca "Lebbeus" veya "Taday Lebbeus" olarak da adlandırılır.

11.  Simun (Kananaios)

12. Yehuda (İşkariot): İsa'nın öğrencileri arasında yer alsa da, sonradan İsa'yı ihanet etmesiyle tanınan biridir.



İnciller, İsa'nın öğrencileri olan bu 12 havarinin çoğunun yaşamları ve sonraki etkileri hakkında farklı düzeylerde bilgi verir. Bu 12 kişi, İsa'nın öğretilerini dinleyip yaymaları için ona yakın öğrencileri olarak kabul edilir. Biz de yanlış olarak Matta İncili denen aslında "Matta'nın Müjde kitabı" olan kitabı yazan kişi yukarıdaki Havari Mattadır. Yuhanna müjdesini ise kimin yazdığı tartışmalıdır. Luka Hz. İsa'yı görmeyen bir hekimdir ve o da bir Luka Müjdesi kitabını yazmıştır. Markos Hristiyanlıkta Hz. İsa'dan sonra en önemli karakter olan ama Hz. İsa'yı görmeyen PAVLUS'un arkadaşıdır. Markos Müjdesi (yanlış olarak Markos İncili diyoruz) kitabını kaleme almıştır.

Hristiyanlıkta Hz. İsa'dan sonra en önemli karakter PAVLUS (Aziz PAUL)'dur.  Pavlus'u bilmeden Hristiyanlığı anlamak mümkün değildir. Hatta bugünkü Hristiyanlığın kurucusu PAVLUS'dur desek yanlış söylemiş olmayız. Pavlus, Hz. İsa’nın havarilerinden biri DEĞİLDİR.

Peki kimdir bu Pavlus (Aziz Paul)?

Pavlus'da bir Yahudi idi ve Tarsus'da doğduğu kabul edilir. Çadır işi ile uğraştığı söylenir. Hekim olduğunu söyleyenler de vardır. Hz. İsa'yı görmemiştir. Fakat başlangıçta Hristiyanlara ve İsa'ya düşman olduğu hatta bizzat zulmettiği söylenir. Hz. İsa'nın çarmıha gerilmesi olayını duyduktan sonra fikri değişim geçirmiştir. Hatta bir yolculuğu sırasında, İsa'nın ona görünmesi ve onunla doğrudan konuşmasıyla dönüşüm geçirdiği bir olayla dönüşüm yaşadığına dair bir inanç mevcuttur.

Pavlus, Hristiyan olduktan sonra ciddi bir misyon üstlenmiştir.  Hristiyanlığın erken dönemlerindeki gelişiminde ve yayılmasında kilit bir rol oynamıştır.

Pavlus'un önemli olmasını sağlayan bazı nedenler:

Misyonerlik Faaliyetleri: Pavlus, Hristiyanlığın yayılmasında etkili olmuş, birçok farklı bölgeye seyahat ederek Hristiyan toplulukları kurmuş ve güçlendirmiştir. Pavlus'un misyonerlik faaliyetleri, Hristiyanlığın yayılmasında önemli bir rol oynamış ve farklı kültürler arasında Hristiyan inancının yayılmasına katkıda bulunmuştur.

Mektupları: Pavlus'un yazdığı mektuplar, Yeni Ahit'in bir parçasıdır ve Hristiyan topluluklarına yönelik rehberlik, öğütler ve teolojik açıklamalar içerir. Bu mektuplar, Hristiyan inancının erken dönemlerinde teolojik anlayışın derinleşmesine ve kiliselerin yönlendirilmesine katkıda bulunmuştur.

Teolojik Katkıları: Pavlus, Hristiyan inancının erken dönemlerinde teolojik gelişimine önemli katkılarda bulunmuştur. Özellikle lütuf, iman ve adalet gibi konularda getirdiği teolojik görüşler, Hristiyanlık dünyasının temel öğretilerinden biri haline gelmiştir.

Farklı Kültürler Arası Köprü: Pavlus, farklı kültürler arasında Hristiyanlık inancının yayılmasında bir köprü görevi görmüş ve farklı kültürel yapıları Hristiyan inancıyla birleştirmeye çalışmıştır.

Pavlus'un etkisi ve yazdığı mektuplar, Hristiyanlığın erken dönemlerindeki teolojik ve kültürel gelişimine büyük katkılarda bulunmuştur.

 Pavlus'un Seyahatleri:

Hristiyan inancını yaymak ve kiliseler kurmak için bir dizi yolculuk yapmıştır. Tarihçiler genellikle Pavlus'un seyahatlerini M.S. 45 ile 60 arasında bir zaman dilimine yerleştirirler. üç büyük misyonerlik seferi en belirgin olanlardır:

Birinci Misyonerlik Seferi: Pavlus, Antakya Kilisesi'nin (Antakya, bugünkü Türkiye) önderliğinde, Barnabas ve Yuhanna Markos ile birlikte Kıbrıs ve Anadolu'yu kapsayan bu sefere çıkmıştır. Seleukia, Salamis, Perga, Antakya gibi yerlerde vaazlar vermiş ve Hristiyan kiliseleri kurmuştur.

İkinci Misyonerlik Seferi: Pavlus, Barnabas ile çıktığı bu seferde Anadolu üzerinden kısmen bir önceki seferde izlediği rotayı takip etmiş, ardından Makedonya'ya geçmiş ve orada da Hristiyan toplulukları kurmuştur.

Üçüncü Misyonerlik Seferi: Bu seferde Pavlus, Makedonya ve Yunanistan'ı ziyaret etmiş ve buradaki kiliselerle iletişim kurmuştur. Bu seferinde Yahudi karşıtlığıyla karşılaşmış ve birçok zorlukla mücadele etmiştir.

Pavlus'un bu seyahatleri sırasında Hristiyanlık inancını yaymış, kiliseler kurmuş ve Hristiyan topluluklarının oluşumuna katkıda bulunmuştur. Bu yolculuklar ve faaliyetler, Hristiyanlığın yayılmasında ve erken kilise tarihinde önemli bir rol oynamıştır.

Pavlus ayrıca Roma'ya kadar ulaşmış ve burada da Hristiyan topluluklarına hitap etmiştir. Bu seyahatlerin anlatıldığı Pavlus'un mektupları, Yeni Ahit'te bulunmaktadır.

Yukarıda adı geçen BARNABAS biz Müslümanlar için daha ilgi çekici biridir. Aslında PAVLUS'un arkadaşıdır. Gerçek adı Yusuf (Yoesef) dur. Barnabas (teselli eden) lakabıdır. Pavlus'un birinci seyahatinde onunla birlikte olmuştur. Fakat ikinci seyahatinde aralarında fikri bir sorun çıkmış ve Pavlus'dan ayrılmıştır. Farklı bir güzergahla seyahatlerine devam etmiştir. Anadolu’nun ve Ortadoğu'nun Hristiyanlaşmasında ciddi bir etkisi olmuştur. Onun da BARNABAS MÜJDESİ (Bizdeki yanlış ifadesi ile (BARNABAS İNCİLİ) isimli bir kutsal metini vardır. Ama YENİ AHİT'e dahil edilmemiştir. Bu metnin önemi içinde efendimiz Hz. Muhammed'in (SAV) (Ahmed olarak) adının geçmesidir. Tarihi bir metin olarak bulunmaktadır. Barnabas'ın Kıbrıs ve civarı bölgelerde yaşadığı kabul edilir.

Pavlus'a dönecek olursak ki; Hristiyanlık ta belirleyici olan asıl karakter budur.  En son Hristiyanlığı yaymak için Roma'da bulunduğu ve Roma'da Nero'nun saltanatı döneminde Hristiyanlara yönelik zulmün yaşandığı bir zamanda, Pavlus'un öldürüldüğü veya idam edildiği düşünülür (MS 64-67). Ancak bu konuda net bir kanıt veya kayıt yoktur.

Erken Hristiyanlık döneminde Pavlus'dan sonra en etkili olan kişiler de şunlardır. Bunların hepsi Aziz olarak adlandırılan kişilerdir.

Petrus: İsa'nın havarilerinden biri olan Petrus, Pavlus'un çağdaşı ve erken Hristiyan kiliselerinin lider figürlerindendi. İsa'nın öğretilerini savundu ve Hristiyan topluluklarının oluşumunda etkili oldu.

Yuhanna (John): Bir diğer havari olan Yuhanna, İsa'nın öğretilerini anlatan ve Hristiyan topluluklarının oluşumunda önemli bir rol oynayan bir figürdü. Yuhanna İncili'nin yazarı olarak bilinir.

Iakup (James): İsa'nın kardeşi olan İakup, Kudüs Kilisesi'nin liderlerinden biriydi ve Hristiyanlığın erken dönemlerinde etkili bir figürdü.

Ignatius: Erken dönem Kilise Babalarından biri olarak kabul edilen İgnatius, Hristiyan inancının gelişiminde ve kilise örgütlenmesinde etkili olmuştur. Özellikle, kiliseye dair yazdığı mektuplar önemli kabul edilir.

Ireneus: Ireneus, Hristiyanlık tarihinde etkili olmuş bir figürdür. Teolojiye ve doktrinlere dair önemli yazılar bırakmış ve Hristiyan inancının gelişimine katkıda bulunmuştur.

Süreç içinde Kültürel faktörlerinde etkisiyle Hristiyanlıkta mezhepler ortaya çıkar. Bu mezhepler farklı teolojik inançlara, ibadet uygulamalarına ve kilise yönetimine göre ayrılır. Yaygın olanlar şunlardır;

Hristiyan Mezhepleri

Ortodoks Hristiyanlık: Bu mezhep, Doğu Ortodoks Kilisesi ve Doğu Süryani Kilisesi gibi kiliseleri içerir. İsa'nın öğretilerini ve geleneklerini korurken, Doğu'nun kültürel ve tarihsel bağlamını yansıtır.

Katolik Kilisesi: Roma Katolik Kilisesi, en büyük Hristiyan mezheplerinden biridir. Papa'nın otoritesini kabul eder ve dünya çapında geniş bir inanç ve uygulama yelpazesi bulunur.

Protestanlık: Bu kategori içinde çok sayıda mezhep ve denominasyon bulunur. Reform Kilisesi, Lütercilik, Anglikanlık, Metodizm, Baptist Kiliseleri, Presbiteryenlik ve pek çok başka grup bu çatı altında yer alır. Protestanlık, 16. yüzyılda Reform hareketinin sonucu olarak Katolik Kilisesi'nden ayrılmıştır.

Doğu Katolik Kiliseleri: Bu kiliseler, Katolik inancını kabul eder ancak Doğu Ortodoks Kiliseleri gibi Doğu geleneğine sahiptir. Örneğin, Ukrayna Greko-Katolik Kilisesi bu kategoriye girer.

Oryantal Ortodoks Kiliseler: Kıpti Kilisesi, Etiyopya Ortodoks Tewahedo Kilisesi, Ermeni Apostolik Kilisesi gibi kiliseler bu gruba dahildir. Bu mezhepler Doğu Hristiyanlığı'nın bir parçasıdır ve kendi özgün gelenekleri ve inançlarına sahiptir.

Bu sadece birkaç örnek; Hristiyanlık büyük bir çeşitliliğe sahiptir ve bu çeşitlilik, teolojik inançlar, ibadet uygulamalar ve kilise yönetimi gibi konularda farklılıkları yansıtmaktadır. Her mezhep kendi inançlarına, liderlik yapısına ve kilise uygulamalarına göre kendine özgü bir kimlik taşır.

Hristiyanlık tarihinde çok önemli bir toplantı vardır. Bundan bahsetmeden geçemeyiz. O toplantının adı İZNİK KONSÜLÜ dür.

İznik Konsülü, Hristiyanlık tarihinde önemli bir kilise konseyidir ve 325 yılında İznik şehrinde toplandı. Bu konsil, Hristiyanlık inancını ve doktrinlerini netleştirmek, özellikle de Aryanizm adı verilen bir öğreti üzerindeki tartışmaları çözmek amacıyla düzenlendi.

Aryanizm, İsa'nın Tanrı'yla eşit olmayan ve zamanla yaratılmış bir varlık olarak gören bir öğretiydi.

Sonuçta Aryanizm reddedildi...

Gelelim bence Hristiyanlıkla ilgili en önemli meseleye;

Tam anlamadığımız konu belki de bu. Hristiyanlara göre Hz. İsa Kimdir? Peygamber midir?

Hristiyanlara göre; tek olan Tanrı kendini Baba, Oğul ve Kutsal Ruh şeklinde gösterir.  Bu, Hristiyanların üç tanrıya değil bir Tanrı’ya inandıklarını gösterir. Kendisini üç farklı şekilde gösteren tek bir Tanrı. İsa Mesih, tek olan Tanrı’nın üçlü birliğin ikinci kişisi olan Oğul’dur. “İsa Mesih görünmez Tanrı’nın görünümüdür. Baba insana görünemez , o maddi olarak İsa Mesih şeklinde, manevi olarak da Kutsal Ruh (Tanrıyı hissetmek için) olarak insanlığa tecelli eder.

Özetle Hz. İsa Tanrıdır. Hristiyan inancına göre, İsa Tanrı'nın insan suretinde bedenleşmiş halidir.

Hristiyanlık, İsa'nın Tanrı'nın özünde ve doğasında eşit olduğunu, Tanrı'nın Oğlu olduğunu ve insan suretinde dünyaya gelerek insanlığı kurtarmak için gönderildiğini öğretir. Bu, "Tanrı-insan" olarak bilinen bir kavramdır; yani İsa, hem tam anlamıyla Tanrı'nın özünde eşit, hem de insan bedeninde gerçek bir insandır.

Yani, Hristiyanlara göre İsa Mesihtir. Peygamber değildir. Tanrıdır. Matta, Markos, Yuhanna, Luka’nın kitaplarımdaki sözler İsa'nın,  yani tanrının sözleridir.

Yeni Ahit'e dahil edilmeyen diğer Müjde (bizde İncil denen) kitapları da var onları da yazalım;

Apokrif Müjde Kitapları (İnciller): Yeni Ahit'te yer almayan ancak Hristiyanlık tarihinde önemli kabul görmüş metinlerdir. Örnek olarak "Petrus İncili", "İsa'nın İnfazı" ve "Barnaba İncili" gibi metinler sayılabilir. Bu metinler, farklı Hristiyan topluluklarında değer görse de genellikle resmi kanona dahil edilmemiştir.

Gnostik Metinler: Gnostisizm akımına ait metinlerdir. İsa'nın öğretileri ve gizli bilgiler üzerine odaklanan bu metinler arasında "Meryem'in Vahiyleri", "Thomas'ın Müjdesi" ve "Filip Müjdesi (İncili)" gibi metinler bulunur. Bu metinler, Gnostik inanç sistemine ait olmaları nedeniyle genellikle resmi Hristiyan kanonuna dahil edilmemiştir.

Kanon Dışı Müjdeler (İnciller): Bazı Hristiyan gruplar tarafından kabul görmüş ancak genel Hristiyan geleneğinde resmi olarak kabul edilmemiş İncillerdir. Bu kategoriye "İbrani İncili", "Yuhanna'nın Sırrı" gibi metinler örnek olarak verilebilir.

Bu kitap ve metinler, Hristiyanlık tarihinde farklı topluluklar arasında farklı derecelerde kabul görmüş olsa da genellikle resmi kanona dahil edilmemiştir.

Not: Hristiyanlık bağlamında, "Kanon" kelimesi Kutsal Kitap'ta bulunan metinlerin veya belirli dini metinlerin kabul edildiği, otorite ve kutsallık atfedilen belirli bir koleksiyonu ifade eder.

Biraz da Din adamları ve kutsal mekanları hakkında bilgi verelim;

Yahudi Din Adamları (Mezheplere göre bazı değişikler gösterebilir)

Rav/Rabbi: Yahudi toplumunda liderlik eden ve dini otoriteye sahip olan kişidir. Talmud ve diğer dini metinlerin yorumlanmasında uzmanlaşmıştır. Rabbi, ibadetleri yönetir, eğitim verir, toplumsal sorunlarla ilgilenir ve cemaate rehberlik eder.

Haham: Toplulukta dini konularda otoriteye sahip olan bilge kişidir. Tora'nın yorumlanması ve uygulanması konusunda uzmanlaşmıştır. Hahamlar genellikle eğitim verir ve cemaatin dini ihtiyaçlarıyla ilgilenir.

Kohen: Kohenler, genellikle İsrailoğulları'nın soyundan gelme iddiasındadır ve geleneksel olarak ibadetlerde özel görevler üstlenirler. Tapınak döneminde kurbanları sunma ve dini ayinleri gerçekleştirme gibi görevleri vardı. Günümüzde bu görevler, ibadetlerde bazı özel roller üstlenme şeklinde devam edebilir.

Levi: Levi'ler, tapınak döneminde özel hizmetlerde bulunmakla görevlendirilmiş bir kabileydi. Geleneksel olarak, dini ayinlerde ve öğretilerde yardımcı roller üstlenirler.

Şohet: Şohetler, kosher (helal) kesim için yetkilendirilmiş kasap ve dini otorite tarafından belirli kurallara göre hayvanları kesen kişilerdir.

 Hristiyanlıkta ise Mezheplere göre din adamları şunlardır (Mezheplere göre farklılıklar gösterir);

KATOLİK MEZHEBİNDE

Papa: Katolik Kilisesi'nin en üst lideridir. Katolikler için ruhani otorite ve rehberlik sağlar.

Kardinal: Papa'nın seçilmesine yardımcı olan ve genellikle Vatikan'da görev yapan kilise liderleridir. Kardinaller, Papa'nın danışmanlarıdır ve kilise işlerinde önemli bir rol oynarlar.

Piskopos: Piskoposlar, genellikle bir şehrin veya bölgenin ruhani liderleridir. Birçok Hristiyan mezhebinde piskoposlar, kiliseleri yönetir ve papazları denetler.

Papaz/Rahip: Kilisenin ibadetlerini yöneten ve cemaate ruhsal rehberlik sağlayan kişidir. Katoliklerde "papaz" terimi kullanılırken, diğer Hristiyan mezheplerinde genellikle "rahip" terimi kullanılır.

Diyakon: Kilise hizmetlerinde yardımcı olan ve topluma yardım eden kişidir. Diakonlar genellikle evsizlere, yoksullara ve ihtiyaç sahiplerine yardım ederler.

Kilise Başkanı/Pastör: Protestan kiliselerinde liderlik eden kişiye genellikle "pastör" veya "kilise başkanı" denir. Onlar, cemaatlerine rehberlik eder ve kilisenin faaliyetlerini yönetirler.

ORTADOKS MEZHEBİNDE

Patrik: Ortodoks Kilisesi'nin en üst lideri olan Patrik, genellikle bir bölgenin veya ülkenin kilise otoritesini temsil eder. Örneğin, İstanbul Ekümenik Patriği, Ortodoks Hristiyanlığı'nda önemli bir figürdür.

Metropolit: Patrikten sonra gelen en yüksek rütbedeki din adamıdır. Genellikle büyük şehirlerin veya bölgelerin başında bulunur ve kilise yönetiminde önemli bir rol oynar.

Piskopos: Ortodoks Kilisesi'nin altındaki rütbede bulunan piskoposlar, belli bir bölgenin veya belli bir konunun sorumluluğunu üstlenirler. Her bölgede birkaç piskopos olabilir.

Papaz: Ortodoks kiliselerinde papazlar, ibadetleri yönetir, ayinleri gerçekleştirir ve cemaate ruhsal rehberlik sağlar.

Diakon: Kilisede hizmet eden ve papazlara yardımcı olan din adamıdır. Liturji sırasında görev alabilir ve kilise hizmetlerinin düzenlenmesine yardımcı olur.

PROTESTAN MEZHEBİNDE

Pastör: Kilise lideri ve cemaatin ruhani rehberi olan kişidir. İbadetleri yönetir, vaazlar verir, cemaate rehberlik eder ve kilisenin günlük işlerini idare eder.

Elder (Yaşlı): Bazı Protestan mezheplerinde, kilisenin liderliğini yapan deneyimli ve bilgili bir figürdür. Kilise konseylerinde görev alabilir ve kilisenin ruhani işlerinde rol oynar.

Vaiz/Evangelist: Vaizler, vaazlar verir ve dini öğretileri cemaate aktarır. Bazı mezheplerde evangelistler, Hristiyanlığı yaymak ve misyonerlik faaliyetlerinde bulunmakla görevlidir.

Kilise Yöneticisi/Kilise Meclis Üyesi: Bazı Protestan kiliselerinde, kilise yönetimine katkıda bulunan ve karar alınmasına yardımcı olan seçilmiş veya atanmış üyeler bulunabilir.

 Yahudilikte Kutsal mekanlar

Kudüs'ün Batı Duvarı (Kotel): Yahudiliğin en kutsal yerlerinden biridir. Tapınağın bir zamanlar bulunduğu alanın bir parçası olan Batı Duvarı, dua etmek ve dualar bırakmak için önemli bir mekan olarak kabul edilir. Yahudi ibadetlerinin merkezi olma özelliği taşır.

Yahudi Tapınağı (Eski Tapınak): Eski dönemlerde, Kudüs'te bulunan Tapınak, Tanah'ta bahsedilen bir tapınaktır. İlk Tapınak, Süleyman tarafından inşa edilmiş ve daha sonra ikinci bir Tapınak yapılmıştır. Bu mekan, Yahudi ibadetlerinin merkezi ve Tanrı'ya yaklaşma yeri olarak kabul edilirdi. Günümüzde Tapınak harabeleri bulunmaktadır.

Ölü Deniz Yazmaları'nın Keşfedildiği Mağaralar: Qumran'daki mağaralarda bulunan Ölü Deniz Yazmaları, Yahudi dini metinlerinin en eski ve en kapsamlı koleksiyonlarından biridir. Bu yazmalar, dini metinler, dualar ve tarihî belgeler içerir ve Yahudi dini ve tarihi açısından büyük öneme sahiptir.

 Yahudi ibadethane isimleri:

Sinagog (Beit Knesset): Genellikle "sinagog" terimi en yaygın kullanılan isimdir. "Beit Knesset" terimi de aynı anlamı taşır ve "toplantı evi" olarak çevrilebilir. Yahudi toplulukları ibadet etmek ve dini etkinlikler için burada toplanır.

Beit Midraş (Çalışma Evi): Özellikle eğitim ve öğretim merkezi olarak kullanılan yerlere verilen isimdir. Tevrat'ın derinlemesine incelendiği, dini metinlerin okunduğu ve tartışıldığı mekanlar olabilir.

Havra: Genellikle daha az kişinin katıldığı, dini tartışmaların yapıldığı, dua edildiği ve eğitim faaliyetlerinin gerçekleştirildiği mekanlardır.

Yeshiva: Bu terim, özellikle dini eğitim verilen okulları veya enstitüleri ifade eder. Burası daha çok dinî öğretim ve eğitim için kullanılan bir mekandır.

Bu terimler, Yahudi toplulukları arasında ve coğrafi bölgelere göre değişebilir.

 Hristiyanlıkta En Önemli Kutsal Mekanlar

Kudüs, İsrail/Kutsal Kabir Kilisesi: İsa'nın çarmıha gerildiği, öldüğü ve gömüldüğü yer olarak kabul edilir. Hristiyanlar için en kutsal yerlerden biridir.

Yahudi Tapınağı Harabeleri: İsa'nın dönemindeki Tapınak'ın kalıntılarına ve Kudüs'teki dini tarihî izlere ev sahipliği yapar.

Vatikan, Roma, İtalya/Aziz Petrus Bazilikası: Katolik Kilisesi'nin merkezi olarak kabul edilen bu bazilika, Hristiyanlık için önemli bir kutsal mekandır. Aziz Petrus'ın mezarının olduğuna inanılır.

Sistine Şapeli: Michelangelo'nun ünlü tavan freskleriyle tanınır.

Lourdes, Fransa/Lourdes Tapınağı: Meryem Ana'nın 1858'de Bernadette Soubirous'a göründüğüne inanılan ve mucizelerin gerçekleştiği bir yer olarak kabul edilir.

Bethlehem, Batı Şeria: Doğuş Kilisesi: İsa'nın doğduğu yer olarak kabul edilir. Burası Hristiyanlar için önemli bir kutsal mekandır.

Nazareth, İsrail/Meryem Ana'nın Ev Mabedi: Meryem'in yaşadığına inanılan yerdir ve Hristiyanlar için kutsal bir ziyaret noktasıdır.

 Hristiyanlıkta İbadethaneler

Kilise veya Bazilika: Hristiyan ibadetinin temel yapılarıdır. Kiliseler, genellikle haç şeklinde yapılan, dua, vaaz, ayin ve diğer dini törenlerin gerçekleştirildiği yerlerdir. Bazilikalar ise genellikle daha büyük, önemli dini anıtlar veya kiliseler olabilir.

Şapel: Kilisenin içinde veya yanında kiliseye bağlı olan ya da bağımsız olabilen küçük ibadet mekanı

Katedral: Katedraller, piskoposların yönettiği ve çoğu zaman bir bölgenin ana kilisesi olarak hizmet veren büyük ve önemli kiliselerdir.

Manastır ve Manastır Kiliseleri: Manastırlar, keşişlerin veya rahibelerin yaşadığı topluluklar ve bu toplulukların ibadet ettiği yerlerdir. Manastır kiliseleri, manastır komplekslerinin bir parçası olarak hizmet verir.

Kapalı ve Açık Hava Kiliseleri: Bazı Hristiyan gruplar, ibadetlerini açık havada gerçekleştirir. Bu tür kiliseler doğal manzaralarda veya açık alanlarda ibadet etmek için tasarlanmış yapılar olabilir.

Kilise Topluluk Merkezleri ve Salonları: Bazı modern Hristiyan cemaatler, daha küçük topluluklar için kilise topluluk merkezleri veya salonlarını kullanır. Bu yerler, daha samimi ve rahat bir atmosferde ibadet etmeyi sağlar.

Her ne kadar Ortadokslar ve Protestanlar PAPA'nın liderliğini kabul etmeseler de Hristiyan aleminde en etkili Dini lider olması nedeniyle PAPALIK kurumundan da biraz bahsedelim;

Papalık zamanla gelişen ve değişen bir kurumdur. Hz. İsa'nın Havarisi Aziz Petrus'un Roma'ya geldiği ve burada kiliseler yaptığına inanılır. Bu nedenle Papalık kurumu manevi olarak Aziz Petrus'a dayandırılır ve Roma'da bu yüzden Katolikliğin ve papalığın merkezi olmuştur.

Ama Hristiyan geleneğine göre Aziz Petrus'un öğrencisi Aziz Linus, M.S. 67 veya 76 civarında Papalık makamında yer almıştır. Bazı erken kilise kaynakları, onu Papalık makamının ikinci ama esas lideri olarak kabul eder. Ondan sonra gelen Papalar hakkında bilgiler biraz karışıktır. Bizim içinde çok önemli değil zaten...

 VATİKAN

Vatikan şehir devleti olarak, günümüzde bilinen haline gelebilmesi için zaman içinde farklı aşamalardan geçti. Vatikan'ın tarihî oluşumu ve günümüzdeki halini alması, Roma İmparatorluğu'nun çöküşünden Orta Çağ'a kadar uzanan bir süreci kapsar.

Vatikan'ın tarihî mekânı, eski Roma dönemlerinde "Vatikan Tepesi" adı verilen bir alanın üzerine inşa edilmiştir. Bu alan, Hristiyanlığın erken dönemlerinde Aziz Petrus ve Aziz Pavlus gibi önemli figürlerin gömüldüğü bir mezarlık olarak bilinir.

Vatikan, Orta Çağ boyunca Papalık makamının merkezi olma rolünü korudu. 1929'da, İtalyan hükümeti ile Papa XI. Pius arasında Lateran Antlaşması imzalandı ve bu antlaşma ile Vatikan'ın egemenliği ve resmi olarak tanınmış bir devlet olarak mevcut statüsü sağlandı. Bu antlaşma ile Vatikan, egemen bir devlet olarak tanındı ve Roma'da bağımsız bir bölge olarak yer aldı. Fakat Vatikan’ın sadece dini bir otorite olmadığı pek çok siyasi olayın içinde olduğu da bir gerçektir.

Hristiyan tarihinde pek çok ilginç mezhep ya da oluşum bulunmaktadır. Bunlardan iki tanesinden bahsedeceğim.

TAPINAK ŞÖVALYELERİ

Bu tarikat, 12. yüzyılın başlarında Kudüs'ün Hristiyanlar tarafından işgal edilmesinden sonra, Kudüs'ün savunulması ve Hristiyan hacılarının güvenliğini sağlama amacıyla kuruldu (1118- Kudüs). Yani Haçlı Seferleri döneminde kurulmuştur. Kurucusu (ya da kurucularından en önemlisi) Fransız bir Şövalye ya da soylu olan Hugues de Payens idi.

Tapınak Şövalyeleri, zamanla büyük güç ve zenginlik elde ettiler. Avrupa'da geniş topraklar ve mülkler edindiler, bu da onları o dönemde en güçlü tarikatlardan ve oluşumlardan biri haline getirdi. İtibarları çok arttı. Krallar için bir tehdit haline bile geldiler. Artık Krallara borç bile vermeye başladılar. Tapınakçılardan en çok borç alanlardan biri de Fransa Kralı IV. Philippe idi. Kral bu borcu ödeyemeyeceğini anlayınca Papa'yı da yanına alarak 1307 yılında Tapınakçıları fesh etmek için emir çıkarttı. Birçok Tapınakçı çeşitli gerekçelerle tutuklandı, sapık, ayyaş, kafir ilan edildi hatta idam edildi.

Tapınakçıların 22. ve son büyük üstadı Jacques de Malay'dı. Karal IV. Phlippe tarafından yakalatılıp önce kazığa oturtulmuş ve ardından yakılmıştır. Böylece Tapınak Şövalyeleri legal bir oluşum olmasına rağmen lağvedilmiştir. Bu idam sonrasında üstadın laneti ile ilgili pek çok söylence çıkmıştır.

Kudüs'ün 1291 de Müslümanlar tarafından geri alınmasının ardından Tapınak Şövalyeleri, önce Suriye'nin Tortosa şehrine ardından da Kıbrıs'a çekildi. Daha sonra Rodos Adası üzerindeki kontrolü ele geçirdiler.  Rodos'u 1309'da ele geçiren Tapınak Şövalyeleri, adayı merkezleri haline getirdiler ve Rodos Şövalyeleri olarak bilindiler. Rodos'ta büyük bir kale inşa ederek adayı güçlendirdiler ve deniz ticaretini kontrol altına alarak Akdeniz'deki stratejik konumlarını pekiştirdiler.  Ancak 1522'de Osmanlılar Rodos'u kuşattı ve şövalyeler, anlaşma yaparak adayı terk etmek zorunda kaldılar. Bu durum, şövalyelerin Rodos'tan ayrılarak yeni bir üs arayışına girmelerine neden oldu.  Sonrasında, İspanya'nın Kralı V. Charles'ın yardımıyla 1530'da Malta Adası, Tapınak Şövalyeleri'ne verildi. Bu kez de Malta Şövalyeleri olarak anılmaya başladılar. Malta, şövalyeler için stratejik bir üs haline geldi. Şövalyeler, Malta'da güçlü bir savunma sistemi inşa ettiler ve adayı merkezleri haline getirdiler. Bu şövalyeler, denizciliği kontrol altına almış, ticaret yollarını korumuş ve Osmanlı İmparatorluğu'nun genişlemesine karşı koymuşlardır. Bildiğiniz gibi Osmanlı Devleti Malta adasını hiçbir zaman fethedemedi...  Malta'da uzun yıllar kaldıktan sonra, 1798'de Napolyon'un Malta'yı işgali sonucunda Tapınak Şövalyeleri adadan ayrılmak zorunda kaldılar ve bu durum, tarikatın sonunu hızlandırdı. Bu olayların ardından birçok şövalye Avrupa'ya dağıldı ve tarikat resmen sona erdi.

Şunu belirtelim; Rodos Sövalyeleri, St. John Şövalyeleri, Hospitalier Şövalyeleri, Aziz Yahya Şövalyeleri, Malta Şövalyeleri diye anılan bütün şövalyeler Tapınak şövalyelerinin dağılmasından sonra geriye kalanlar tarafından oluşturulan yapılardır. Tapınakçıların devamıdır.

 Tapınak Şövalyeleri üzerine pek çok efsane üretildi, kitaplar yazıldı, iddialar ortaya atıldı. Masonluğun resmi anlamda Tapınakçılar üzerinden kurulup örgütlendiği, ya da Tapınakçıların Masonluğa eklemlendiği iddia edildi. Bu iddialar yabana atılamaz. Hatta İllimünati ile ilişkilendirenler oldu. Özellikle Tapınakçılar ile Masonluk ilişkisi çokda hafife alınamalıdır. Çünkü ikiside HRİSTİYANLIK örgütüdür. Masonlar ilk mason olarak Hiram Ustayı kabul etseler de en büyük MASON olarak Hz. İsa'yı kabul ederler.

 EVANJELİZM

Evanjelizm, 18. YY'da ortaya çıkmış bir dini akımdır. Mezhep olarak adlandırılamaz. Belli bir önderi ya da kurucusu yoktur.

Fakat hareketin gelişiminde etkili olan bazı figürler ve isimler vardır. Örneğin, John Wesley, George Whitefield, Charles Wesley gibi kişiler, 18. yüzyılda İngiltere'de ve Amerika'da büyük bir etki yaratmış, Evanjelik hareketin oluşumuna katkı sağlamışlardır. Protestanlık içinde kabul edilirler. Yuhanna Müjdesini öncelerler. ABD de sayıca epey kalabalıktırlar.

Evanjelik Hristiyanlar, Tanah'ta (Eski Ahit) belirtilen İsrail'in yeniden kurulmasını, Kutsal Kitap'ta bahsedilen pek çok kehanetin gerçekleşmesini ve Mesih'in ikinci kez gelmesi öncesi belirli olayların gerçekleşmesini beklerler. Bu bağlamda Siyonizm konusunda değişik bir yaklaşım sergilerler, en azından bir kısmı.

Evanjelik Hristiyanlar arasında Siyonizm'e verilen destek, farklı düzeylerde olabilir ve her Evanjelik Hristiyan aynı fikirde olmayabilir. Siyonizm, İsrail Devleti'nin kurulmasını ve Yahudi halkının kendi topraklarına geri dönmesini savunurken, Evanjelik Hristiyanlar için bu, Kutsal Kitap'ta öngörülen kehanetlerin gerçekleşmesi ve Mesih'in dönüşüne hazırlık açısından önem taşıyabilir. 

Sonuç olarak belki de Siyonistlerin kulis ve maddi gücüyle ABD ve bazı ülkelerde Evanjelist kişiler develt başkanı seçilmektedir. Bu bağlamda ABD'nin İsraile desteği net olarak anlaşılabililir. Sadece Siyonizm değil, Siyonizm'in güdümüne girmiş Masonluk da gerekeni zaten yapmaktadır.

 

TOLGA TANOLCAY

 

 

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Peygamberimiz (SAV) Neden Bir Ay Süresince Eşlerine Küstü?

Orman Yangınları ve İtfaiyeci Keçiler