EHL-İ KİTABI ve ONLARIN KUTSAL KAYNAKLARINI NE KADAR TANIYORUZ?
Müslümanlar olarak Ehl-i Kitabın kitaplarını ve kaynaklarını pek tanımıyoruz. Torah, Eski Ahit, Yeni Ahit, İncil, Tevrat, Talmud, Zebur, Kabala gibi kavramlar kafa karışıklığına neden oluyor. Ama şöyle bir tespit yaparsak yanlış olmaz; “Onların kitapları bizim bildiğimiz gibi değil."
Ehl-i
kitabın kutsal kabul ettiği metinleri anlamadan onların düşünce biçimlerini,
inançlarını anlayamayız, yorumlayamayız. Ama önce peşin peşin şunu bilmemiz
lazım; bizim Tevrat, Zebur ve İncil’den anladığımızla Hristiyan ve Yahudilerin
anladığı şey aynı değil.
Kur’an-ı
Kerim, Hz. Davud’a indirilen kitaba Zebur; Hz. İsa’ya indirilen kitaba İncil
adını verir. Hz. Musa’ya da kitap indirildiğini bildirir ama Hz. Musa’ya net
bir ifade ile Tevrat’ı verdik demez.
Kur'an ‘da Tevrat, Yahudilere indirilen kutsal kitap olarak geçer.
Aslında Kur'an tahrif edilmemiş kitaplardan bahseder
Öyleyse
bir de konuya Yahudiler ve Hristiyanların cephesinden bakalım;
Yahudi
Kutsal Metinlerinin tamamına "TANAH" denir. Önce bu ismi aklımızda
tutalım. Yani Yahudilerde kutsal metin olarak sadece TEVRAT yoktur. Bizler bunu öyle
sanıyoruz. Tamam Tevrat çok önemlidir ama sadece Tevrat yoktur. Mesela biz de
sadece Kur’an vardır. Bu nedenle onlarınkini de öyle sanıyoruz.
Yahudi kutsal metinleri nelerdir? Konuyu açalım... Bahsettiğimiz Tanah ÜÇ bölümden oluşur. Tevrat ise
onun sadece bir bölümünü oluşturur.
1.
Tevrat (Torah): Yahudilere göre Tur
dağında Hz. Musa’ya iki Tevrat verilmiştir. Bir Yazılı Tevrat diğeri Sözlü
Tevrat. Bu Tevrat yazılı olandır. Tanah'ın ilk ve en önemli bölümüdür.
Beş
kitaptan oluşur: Bereshit (Yaratılış), Shemot (Çıkış), Vayikra (Levililer),
Bemidbar (Sayılar) ve Devarim (Tesniye). Tevrat, Yahudi inancında en kutsal ve
temel metin olarak kabul edilir. Tanrı'nın İsrailoğulları'na verdiği yasalar,
tarihler, doğa olayları ve mitolojik unsurları içerir.
2.
Nevi'im (Peygamberler): Bu bölüm de
ikiye ayrılır;
1. Nevi'im Rishonim
(Eski Peygamberler): Bu kısım, İsrail'in erken dönem tarihini ve ilk
peygamberleri içerir. Samuel, Yeşaya, Yeremya ve Yehezkel gibi peygamberlerin
kitapları bu bölümde bulunur. Bu kitaplar, İsrail halkının tarihi, Tanrı'yla
olan ilişkisi ve ulusal felaketler gibi konuları ele alır.
2. Nevi'im Aharonim
(Yeni Peygamberler): Bu kısım daha sonraki dönem peygamberlerini içerir. Bu
dönemde yaşamış peygamberler arasında Malaki, Yoel, Habakkuk ve Zekeriya
bulunur. Bu kitaplar genellikle İsrail halkının dönüşü, umudu ve Tanrı'nın
gelecekteki planları üzerine odaklanır.
3.
Ketuvim (Yazılar): Ketuvim, Yahudi
Tanah'ının üçüncü bölümüdür ve "Yazılar" anlamına gelir. Bu bölüm,
çeşitli edebi eserleri, mezmurları, özdeyişleri ve diğer yazıları içerir.
Ketuvim'in içeriği, farklı tarzlarda yazılmış çok çeşitli metinleri kapsar ve
farklı zamanlarda ve farklı yazarlar tarafından oluşturulmuştur.
Ketuvim'in
içeriği şunları içerir:
1. Zebur (Tehillim):
İbadet, dua ve övgü için kullanılan şiirsel metinlerden oluşur. Davut'un
Mezmurları olarak da bilinen bu bölüm, Tanrı'ya yönelik duyguları ifade etmek
ve ruhsal deneyimleri paylaşmak için kullanılır.
2. Özdeyişler (Mishlei): Bilgelik sözleri veya atasözleri olarak da bilinir. Bu bölüm, pratik
yaşamla ilgili öğütler, ahlaki prensipler ve doğru davranışlarla ilgili
bilgelikleri içerir.
3. Ayetler (Iyyov):
İyov'un hikayesi üzerine odaklanır ve yaşadığı trajedilerle mücadele ederken
inancını ve sabrını sınayan bir adamın hikayesini anlatır. Bu kitap, insanın
acıları ve adaletin sorgulanmasıyla ilgili derin soruları ele alır.
4. Rut Kitabı
(Ruth): Rut'un hikayesini anlatır. Bu kitap, sadakat, aile bağları ve Tanrı'ya
olan bağlılık gibi temaları işler.
5. Ezra-Nehemya:
İsrail halkının Sürgün'den geri dönüşü ve Kudüs'ün yeniden inşasıyla ilgili
tarihi ve dini detayları içerir.
6. Ester Kitabı
(Esther): Ester'in hikayesini anlatır. Ester, Pers İmparatorluğu'nda Yahudi
halkının kurtuluşunu sağlayan bir kraliçedir.
Ketuvim,
farklı türlerde yazılmış eserleri bir araya getirerek İsrail'in tarihi, dini ve
edebi mirasını yansıtır. Bu metinler, ahlaki öğretiler, tarihi anlatılar ve
kişisel deneyimler aracılığıyla derin düşünceler sunar. Yahudi inancında,
Ketuvim'in içeriği ruhsal ve ahlaki yönlendirmeler için önemli bir kaynak
olarak kabul edilir.
Yani
bir KÜLLİYAT niteliğinde olan TANAH, Yahudiliğin inanç eserlerini oluşturan
esas büyük kaynaktır. Yahudi inancında Tanah, Tanrıdan ilham alınarak oluşmuş
kutsal bir metin olarak kabul edilir ve Yahudi inançlarının temelini oluşturur.
Peki
ZEBUR'a ne oldu? Bizim Davut Peygamber’e indiğine inandığımız ZEBUR,
Yahudi geleneğinde TANAH'a dahil olan kutsal bir metin olarak kabul edilir ve
Tanah'ın bir parçasıdır. TANAH'ın Ketuvim (Yazılar) bölümünde yer alır ve bu
bölümün içinde Şiirler Kitabı adı altında bulunur. Zebur, Mezmurlar olarak da
adlandırılır. Zebur, İsrailoğulları'nın ibadetlerinde, dua ve ilahi söylemede
kullanılan şiirler, dualar ve ilahi sözlerden oluşur. Mezmurlar, Tanrı'ya övgü,
şükran, dua, dertleşme ve dileklerin ifadesi olarak çeşitli duyguları yansıtır.
Şimdi
çoğumuzun bilmediğini düşündüğüm TANAH mevzusu sanırım biraz daha
netleşti. Bir de TALMUD var. Peki TALMUD nedir?
Talmud’a
“Yahudi Fıkhı” desek yanlış olmaz. Bizim İLMİHAL kitaplarına benzetebiliriz.
Talmud,
Yahudi dini öğretilerinin ve yasalarının derlendiği, yorumlandığı ve
tartışıldığı geniş kapsamlı bir metindir. Talmud, Yahudi dini mirasının önemli
bir parçası olarak kabul edilir ve iki ana bölümden oluşur ve bu iki bölüme SÖZLÜ
TEVRAT'da denir. İşte bu Sözlü Tevrat ifadesi Talmud’u aslında çok
belirieyici bir hale getirir.
Talmud’un
bölümleri:
1. Mişna: Talmud'un temelini oluşturan birinci kısım
olarak kabul edilir. Mişna, Yahudi dini yasalarını, etik kurallarını ve dini
uygulamaları açıklar. Bu bölüm, farklı konularda yasaları ve tartışmaları
derleyen bir metindir.
2. Gemara: Gemara, Mişna'nın tartışılması, yorumlanması
ve genişletilmesi olarak kabul edilir. Bu bölüm, Mişna'daki yasaları anlama ve
yorumlama sürecini içerir. Babli (Babil Talmudu) ve Yerushalmi (Kudüs Talmudu)
olmak üzere iki ana Gemara versiyonu bulunur.
Talmud,
yüzyıllar boyunca Yahudi hahamlar ve bilginler tarafından derlenmiş,
yorumlanmış ve tartışılmıştır. Talmud, Yahudi toplumunda dini eğitimde, dini
yasaların anlaşılmasında ve dini konuların derinlemesine incelenmesinde önemli
bir kaynak olarak kabul edilir. Yahudi
toplumu için dini yasaların yorumlanması ve uygulanmasında rehberlik sağlar.
Yahudi
inancına göre Tanrı, Musa’ya Tevrat’ı verirken Tevrat’ın açıklamasını da şifahi
olarak aktarmıştır. Musa bu açıklamaları yanındaki Yeşu’ya (Musa'nın halefi
olarak tanınır ve İsraillilerin Kutsal Topraklara ulaşmasına önderlik eden bir
liderdir) iletmiş o da kavmin ileri gelenlerine söylemiştir. Tevrat’ın bu
açıklamaları bu şekilde nesilden nesile Yahudi din bilginleri aracılığı ile
aktarılmıştır. Böylece Talmud oluşmuştur. İşte Sözlü Tevrat mevzusu buna
dayandırılmaktadır.
Aktarılan
bu bilgiler MS 200’lü yılların başında Filistin topraklarında Yehuda ha-Nasi
isimli Yahudi bir bilgin tarafından yazıya geçirilmiştir. Derlenen bu esere
Mişna denilmektedir. Dili İbranice olan Mişna’da 6 bölüm bulunmaktadır:
1.
Zeraim: Ziraatla
İlgili Hükümler.
2.
Moed: Şabat ve
Bayramlarla İlgili Hükümler.
3.
Naşim: Evlilikte
Boşanma ile İlgili Hükümler.
4.
Nezikin: Sivil ve
Ceza Hukuku ile İlgili Hükümler.
5.
Kodaşim: Kurban
ve Diğer Ritüellerle İlgili Hükümler.
6.
Taharot: Temizlik
ve Necaset ile İlgili Hükümler.
Torah
ve Talmud anlaşıldığına göre, yine sık
sık duyduğumuz bir başka kavrama geçebiliriz. O kavram ise; KABALA
Kabala
nedir?
Kabala,
Yahudi mistisizmi (tasavvufu) ve ezoterik öğretilerini içeren bir disiplindir.
Bu öğreti, Yahudi geleneğindeki derin ve gizemli bilgileri, evrenin yapısını,
Tanrı'nın doğasını, insanın ruhsal yolculuğunu ve kozmik gerçekliği anlamaya
yönelik eski öğretileri içerir. Kabala, semboller, numeroloji, evrensel enerji
akışları, ağaç deseni (Sefirot) gibi kavramlarla çalışır ve insanın ruhsal
gelişimini, Tanrı'ya yakınlığı ve evrenin gerçek doğasını anlama üzerine
odaklanır.
Kabalanın
kaynağı olarak Tanah ve Talmud gösterilse de buna ilk dönemlerde özellikle
Babil ve Antik Mısır dinlerinin ve onların astroloji, mitoloji ve sembolizminin
KABALA’nın oluşumunda etkili olduğu söylenebilir. Hatta Endülüs'de
Müslümanlardan da bir şeyler almıştır. Çünkü en ünlü Kabalist Endülüslüdür.
Kabala
ile uğaşanlara Kabalist denir. Kabala’daki en meşhur eser ZOHAR’dır. Zohar, 13. yüzyılda İspanya'da yaşadığına
inanılan Rabbi Shimon bar Yochai'ye atfedilen bir eserdir. Bu eser, Kabala
öğretilerini anlatan temel metin olarak kabul edilir.
Diğer
önemli kitapları;
· Sefer Yetzirah
(Yaratma Kitabı): Kabala'nın temel metinlerinden biri olarak kabul edilir.
Evrenin yaratılışını, evrensel yasaları ve İbranice harflerin mistik
anlamlarını açıklar.
· Sefer HaBahir
(Parlak Kitap): Kabala öğretilerini anlatan ve evrensel gerçeklikleri
açıklamaya çalışan önemli bir metindir.
· Sefer Raziel
HaMalakh (Raziel'in Kitabı): Mistik bilgiler içeren, astroloji, melekler ve
doğaüstü konularla ilgili Kabala öğretilerini içeren bir eserdir.
· Tomer Devorah
(Devorah'nın Palmiye Ağacı): İnsanın Tanrısal niteliklerini taklit etmesi ve
etik yaşam üzerine odaklanan bir Kabala eseridir.
Şunu
söylemekte yarar var; bütün Yahudiler KABALA ile ilgilenmezler. Bizdeki
Tasavvuf gibidir. Yahudilikte olmazsa olmaz değildir. KABALA kitapları, Yahudi
kutsal metinlerinin tamamı olarak tanımlanan TANAH içinde yer almaz. Talmud
(Yahudi Fıkhı) gibi de değildir.Tasavvufi,
ezoterik bir alandır.
Sembollerden
bahsetmişken yani yeri gelmişken iki sembolden de bahsedelim. Bunlardan
birincisi "Yedi Kollu Şamdan" dır.
Yedi
kollu şamdan, eski Kudüs
Tapınağı'nda kullanılan ve İbranice'de "Menora" olarak adlandırılan
altın veya altın kaplama bir aydınlatma aracıdır. Menora, Eski Ahit'te (Tevrat)
detaylı olarak tarif edilen ve Tanrı'nın İsrail halkına buyruklarını hatırlatan
bir sembol olarak kabul edilir.
İkincisi
ise Ahit Sandığı
Ahit sandığı: Ahit Sandığı, İsrailoğulları'nın Mısır'dan çıkışları ve çölde seyahatleri sırasında, Musa'nın liderliğinde yapılmıştır. Sandığı Sanatçı ve zanaatkar Bezalel ve Oholiab, Tanrı'nın verdiği bilgelik ve yeteneklerle yapmışlardır. Sandığın içine Hz. Musa’ya verilen kutsal levhalar, Harun’un asası ve Tanrının Yahudilere özel olarak indirdiği Manna sofrasından örnekler konulmuş ve sandık en son Süleyman Mabedi’nin en özel bölümünde koruma altına alınmıştır. Babil saldırısında kaybolmuş, yağmalanmış ya da Babil’e götürülmüştür. Akibeti konusunda onlarca şey söylenmiş, söylenmektedir.
Yahudilerin
inaç esaslarına dönecek olursak; “On Emir" Yahudi emir ve yasaklar
lisesinin en önemlisidir. Bu emirler Sina Dağı’nda Hz. Musa’ya verilmiş ve
Tevrat’a göre Tanrı bu emirleri bizzat taş tabletlere yazarak Musa’ya teslim
etmiştir. On Emir Tevrat’ta şu şekilde yer almaktadır:
1.
Benden başka
tanrın olmayacak.
2. Kendine yukarıda
gökyüzünde, aşağıda yeryüzünde ya da yer
altındaki sularda yaşayan herhangi bir canlıya benzer bir put yapmayacaksın.
3.
Tanrı’n Rabb’in
adını boş yere ağzına almayacaksın.
4.
Şabat gününü
kutsal sayarak hatırlayacaksın.
5.
Anne ve babana
saygı göstereceksin.
6.
Öldürmeyeceksin.
7.
Zina
etmeyeceksin.
8.
Çalmayacaksın.
9.
Komşuna karşı
yalan yere tanıklık etmeyeceksin.
10 Komşunun evine, karısına, erkek ve kadın
kölesine, öküzüne, eşeğine, hiçbir şeyine göz dikmeyeceksin.
Fakat
kendilerinden başka insanlara Goyim, başka bir deyişle hayvan diyen Yahudilerin
bu on emri kendi aralarında geçerlidir.
Yahudilikte
de MEZHEPLER vardır;
Kabaca
şöyle sınıflandırabiliriz
1. Ortodoks
Yahudilik: Bu mezhebin İsrail’in resmi mezhebi
olması hasebiyle iyice bilinmesi gerekmektedir. Mezhep, Ferisîlikle başlamış,
Rabbani Yahudilikle devam etmiş ve günümüzde de Ortodoks Yahudilik olarak
ortaya çıkmıştır.Halen mensubu en fazla olan mezheptir. Hz. Musa Kanunları'na
sıkı bir şekilde bağlı olan Ortodoks Yahudiler sebt (cumartesi) günü hiçbir iş
yapmamakla da diğer mezheplerden ayrılırlar. Tevrat ve Talmut’a ikisine birden
inanırlar. Ortodokslara göre Yahudiler, Tevrat’ın kanunlarına uymadıkları için
sürgüne gönderilmişlerdir ve eğer Yahudi halkı tevbe eder ve Tevrat’ın bütün
kurallarını gözetir, yerine getirmeye gayret ederlerse Mesih gelecek, Yahudiler
gerçek evine dönecek ve Süleyman Mabed’i yeniden inşa edilecektir. Yiyecek ve
içeceklerdeki dine uygunluk kuralı olan ’KOŞER’ (KAŞER), kuralına sıkı sıkıya
uyarlar. Koşer kuralı gereği, et ile sütü bir arada yemezler, et pişen kapta
süt, süt pişen kapta et pişirmezler. Ortodoks Yahudilerin büyük çoğunluğu
SİYONİST’TİR.
2. Muhafazakâr
Yahudilik: Muhafazakâr Yahudilik 19. y.y.’da
Almanya’da Reformist Yahudiliğe bir tepki olarak meydana çıkmıştır. Muhafazakâr
Yahudiliğe asıl kimliğini ’Solomon Schatter’ vermiş olup ’Katolik Siyonist
İsrail’ teorisini ortaya koymuş ve böylece Muhafazakâr Yahudilik Siyonist bir
anlayışa bürünmüştür. Muhafazakâr Yahudiler günümüzde Amerika da Reformist
Yahudilikten sonra, İsrail’de ise Ortodoks Yahudilikten sonra ikinci büyük
mezheptir. Muhafazakâr Yahudiler ile Reformist Yahudiler arasındaki en büyük
fark ibadetlerini İbranice yerine İngilizce yapmalarıdır.
3. Reformist
Yahudilik: Daha çok Avrupa'daki Yahudilerce
tanınmış bir filozof olan Moses Mendelshon’un (1727-1786) başlattığı Reformist
Yahudilik hareketi, Musevilikle çağdaş modern anlayışı birleştirmeyi
amaçlamıştır. Reformist Yahudilik 19. yy. başlarında Alman Yahudiler arasında
çıkmıştır. Yahudilikte reform düşüncesiyle bir kısmı Hristiyanlaşmış, bir kısmı
da geleneklerini değiştirmiştir. Yahudilerin reform yaptıkları hususların
bazısı şunlardır;
a. Din ile dünya işlerinin birbirinden ayrılması
b. Yahudilik ile Çağdaş Modern anlayışın
birleştirilmesi
c. Başka toplumlar ile karışmaya engel Yahudi
kültürünün yumuşatılması
d. Kadın-erkek ayırımının kaldırılması
4. Yeniden
Yapılanmacı Yahudiler; Bu mezhep, 102
yaşında ölen Amerikan Yahudi’si Menahem Kaplan tarafından 1983 yılında
kurulmuştur. Bu kişi bir Yahudi düşünür ve filozofudur. Bu mezhebe göre, Tevrat
Tanrı’nın vahyi değil İsrailoğullarının tarih boyunca oluşturdukları bir
eserdir ve Sinagog’da kadın erkek yan yana oturur ve kadınların hahamlığı da
kabul edilir.
5. Samiriler; bu mezheptekiler Yahudi olmakla birlikte,
diğer Yahudiler tarafından Yahudi olarak kabul edilmemektedirler. Sâmirîlerin
tarihi oldukça eskidir. Sâmirîlerin mabedlerinde sıra ve masa bulunmamaktadır,
ibadetlerinde rükû ve secdeye benzeyen hareketler vardır. İbadetlerinden önce
de abdeste benzeyen temizlikleri var olup bu temizlikte sırasıyla eller, ağız,
burun, yüz, kulaklar ve ayaklar yıkanmaktadır ve bu temizlik yapılırken
Tevrat’tan parçalar okunur.
Buraya
kadar ana hatlarıyla da olsa YAHUDİ dini metinleri hakkında daha detaylı bir
fikir edindiğimizi düşünüyorum. Teknik olarak kaynaklar yukarıdaki gibidir. Ama dinsel yorum ve buna bağlı iman esaslarına
girdiğinizde yani TALMUD okuduğunuzda durum cidden iğrençleşir.
Yahudilikte,
Yahudi olmayana "GOYİM" denir. Fakat bu ayrım bizdeki
Müslim-Gayri Müslim gibi değildir maalesef.
Mesela
Talmud’dan çok bilinen bir alıntı
yapalım;
“Yalnız
Yahudiler insandır. Goyim (gayri Yahudiler, diğer milletler) hayvandır." (Baba
Batra 114b, Jebamot 61a, Keribot 6b ve 7a.)
Özetle
Yahudi tefsiri, fıkhı ya da Yahudi şeriatı olarak da adlandırılabilecek olan
TALMUD, esasında Yahudilerin iman, ibadet ve eylemlerini belirleyen kaynaktır. Talmud,
korkunç, tehlikeli ve zaman zaman da çok ahlaksız bir içeriğe de sahiptir.
Öyleyse
bu korkunç ifadelere birkaç örnek verelim; Talmud’un Baba Bathra 54 kısmında
şöyle denir:
“Gayri
Yahudi’nin (Goyim) sahip olduğu mal, çölde ayağınızın altındaki sahipsiz
araziye benzer, kim evvel alırsa onun olur”.
“Dünyada
hakimiyet sağlayacak en önemli unsurlardan biri çok üremektir. Bütün
yeryüzündeki gayri Yahudiler eşektir. O gün geldiği zaman bunlar yer altında
kendileri için kazılmış olan yerlere girip ebediyen yer altında
yaşayacaklardır” (Kethuboth- 111 b)
Talmud
da cinsel içerikli pek çok fetva vardır. Pedofili, ensest gibi ilişkilere
verilen izinler ciddi manada tehlikelidir. Bunlara basit bir kaynak taramayla
ulaşabilirsiniz. Yazımda bunlar yer vermek istemiyorum.
Hristiyanlık
konusuna geçmeden önce SİYONİZM ve yine Yahudilikle/Yahudilerle
ilişkilendirilen MASONLUK hakkında bir-iki kelam edelim. Ardından Yahudilik
için uyguladığımız metotla Hristiyan kutsal metinlerini de açıklamaya
çalışalım...
SİYONİZM
En
geniş anlamı ile, Filistin dışındaki bütün Yahudileri yine orada toplamak ve
sonra da Süleyman Mabedini Siyon Dağı üzerinde inşa etmek idealidir. Fakat
Süleyman Mabedini Siyon dağında inşa ideali Siyonist Yahudiler için bir
semboldür. Asıl inşa etmek istedikleri dünyaya hakim olma mefkuresidir.
Siyonizm
fikrinin babası Thedor Herzl gibi görülür. Ama gerçek bu değildir. Bu fikir
asla 18. yy'da başlamamıştır. Yahudilerin Romalılar tarafından dünyanın dört
bir tarafına sürülmesiyle başlamıştır. Yahudiler hangi ülkede olurlarsa
olsunlar birbirleri ile garip bir iş birliği yapmayı, inançlarını devam
ettirmeyi ve planları sürdürmeyi başarmışlardır. Hatta Dünya üzerinde devlet
kuramamış; ancak, bütün devletleri emrine amade kılmış bir ideoloji o varsa; o
da Siyonizm’dir. Siyonist kafanın ne
kadar tehlikeli olduğunu artık Gazze'den dolayı herkes anladı ama şöyle eski
bir örnekle ayrıntıya inelim, lütfen dikkatle okuyun, bize bugün için de
ipuçları veriyor;
İspanya
Başhahamı (Chemor) 1492 yılında merkezi İstanbul’da bulunan Yahudi
Parlamentosu’na (Grand Sanhedrin) İspanyol kanunundan dolayı kendisinin
kovulmak üzere olduğunu yazar ve ne tavsiye edeceklerine dair bir mektup yazar. Şöyle bir cevap alır:
“Musa’nın
yolundaki aziz kardeşim, katlanmak zorunda kaldığın talihsizlikleri ve
endişelerini aktardığın mektubu aldık. Bu duyduklarımızın acısı içimize
işledi. Büyük Baba ve Hahamın
tavsiyeleri şunlar:
1. İspanya Kralının
seni Hıristiyan olmaya mecbur ettiğini yazdığına gelince, onun istediğini yap,
aksi taktirde daha sonra istesen de yapamazsın.
2. Mallarını yağma
etme emrine gelince: evlatlarını tüccar yap, onlar da küçük küçük,
Hıristiyanların mallarını yağmalasın.
3. Canına kastetmek
istediklerine gelince, evlatlarını doktor ve eczacı yap, onlar da
Hıristiyanlar’ın canlarını alsınlar.
4. Sinagoglarını
tahrip etmek istemelerine gelince; evlatlarını rahip ve kilise üyeleri yap,
onlar da Hıristiyanların kiliselerini tahrip etsinler.
5. Şikayet ettiğin
birçok sıkıntı verici olaylara gelince, evlatlarını avukat ve hukuk adamları
olarak yetiştir ve onların devlet işlerini karıştırdıklarını ve Hıristiyanları
senin boyunduruğun altına sokarak, dünyaya hakim olmanı ve onlardan intikam
almanı sağlamalarını izle.
6. Sana verdiğimiz
bu tavsiyelerden sapma, çünkü bunları yaparak, senin ne kadar utanç verici
durumlara düştüklerini göreceksin ve gerçek güce ulaşacaksın.
Siyonizm ile ilgili çok eser var. Ama Siyonizm’i anlamanın en pratik yolu Siyon Protokollerini okumaktır. Bunlardan 20’ den fazlası deşifre olmuş ya da bilerek deşifre edilmiştir. Orada Siyonizm'in neler yapmak istediği açıkça anlatılır. Siyon Protokollerinin deşifre olmasının ardından bunun Antisemitistler tarafından uydurulduğu da iddia edilmiştir. Fakat gelinen noktada bunların pek de uydurulmadığı anlaşılmaktadır.
Ben
sadece 6. Protokolden bir pasajı burada örnek olarak vereyim;
"Yahudi
olmayanların sanayisini tamamen çökertmek için, aralarında geliştirdiğimiz
‘lüks’ü vurgunculuğun yardımına çağıracağız. Çünkü lükse olan hırslı talepleri,
her şeylerini yutup bitirecektir. İşçi ücretlerini artıracağız, ancak bu
işçilere hiçbir yarar sağlamayacaktır. Çünkü, aynı zamanda temel ihtiyaç
maddelerinin fiyatlarını da artıracağız ve bunun sebebinin tarım ve
hayvancılıktaki gerileme olduğunu iddia edeceğiz. İşçi sınıfını anarşi ve
sarhoşlukla tanıştırırken, aynı zamanda dünyadaki bütün Yahudi olmayan
aydınların kökünü kazıyacak önlemler almak suretiyle ikinci bir yerlatı
yöntemini maharetle tatbikata koyacağız. Bu faaliyetlerinin hakiki mânâlarının
Yahudi olmayanlar tarafından, zamanından önce fark edilememesine mani olmak
için, kendi iktisadî nazariyelerimizin (teorilerimizin) yaygınlaştırma
faaliyetleri enerjik bir şekilde devam ederken, bunları ‘işçi’ sınıfına hizmet
etmek için duyulan ateşli bir talep ve Ekonomi-Politik bilimin büyük
umdelerini(prensipleri) maskelerinin ardına gizleyeceğiz (Nilus, 2004: 200-201)
Siyonizm
ile ilgili son olarak şunları ifade edip, masonluk konusuna girelim;
Siyonizm
aslında faşist Talmud'un daha faşist bir yorumudur ve özetle şunları amaçlar;
1. Radyo,
televizyon, gazeteler, sinema, mecmualar ve kitaplar üzerindeki büyük
kontrolünüzü genişletiniz.
2.
Hukuk, tıp, kimya
ve buna benzer bütün tahsillerden, Yahudi olmayanları uzaklaştırınız ve
Yahudileri bilhassa bu şubelerde tahsil ve okumaya teşvik ediniz.
3.
Yahudi
olmayanların okullarını birer ihtilal merkezi haline getiriniz.
4.
Yahudi olmayan
peygamberleri gülünç duruma sokup, onları rezil kepaze edecek mevzular icat ve
aynı zamanda Yahudi olmayanların arasında tefrik ve nifak çıkarınız. Din
müesseselerini zayıflatınız. Fakat, bizlere karşı da kendilerine kardeşlik(!)
bizleri telkin ediniz.
5.
Bizden
olmayanların kadın ve çocuklarının ahlaklarını bozunuz.
6. Kanunları ve
anayasaları yanlış şekillerde tefsir ederek, mahkemelerini dahi etkileyip, her
yere şüphe ile bakılmasını sağlayınız.
7. Sosyal sınıflar
arasında nifak ve mücadele tohumları ekiniz. Renkli ırkları, diğer ırklara
düşman kılınız.
8. Çeşitli aşılar ve
suya katılan türlü yabancı maddelerle bizden olmayanları tımarhanelere atarak
ve medeni hakları engelleyerek, onları yok ediniz, tüketiniz.
9.
Basiretsiz devlet
adamlarını elinizin altında tutmaya çalışınız.
10. Ülkelere girmek imkânlarını ve kanunlarını
kolaylaştırınız.
11. Her vasıtaya müracaat ederek para üzerindeki
hâkimiyetinizi takviye ediniz.
12.Cumhuriyeti ortadan kaldırarak, onun yerine
demokrasiyi ikame ediniz.(Yahudilerin idare ettiği sosyalizme giden yol)
13. Türlü hak ve imkânları kullanarak işçileri
elde tutunuz. Mitingler tertip ediniz. Grevler yaptırınız. Ve bu konuda hiçbir
fedakârlıktan çekinmeyiniz.
Kaynak:
Anadol, C., 2004. Cemal, İsrail ve Siyonizm Kıskacında Türkiye, Bilge Karınca
Yay., İstanbul, 2004.
MASONLUK
Masonluğun
kökenleri eski zanaatkar loncalarına dayandığı ve daha sonradan gizli ve
sembolik bir kardeşlik örgütü haline gelen bir yapı olduğu iddia edilir ve kesin bir kurucusu veya kurucu tarihi
olmamakla birlikte, tarih boyunca farklı dönemlerde şekillendiği ve evrim
geçirdiği kabul edilir.
"Amacınız
ne sizin?" diye sorulduğunda;
dürüstlük, yardımlaşma, adalet, özgürlük ve eşitlik gibi evrensel ahlaki
değerleri vurguladıklarını. bu değerleri öne çıkararak, bireylerin kişisel
yaşamlarında ve toplumda daha iyi bireyler olmalarını teşvik etmeyi
amaçladıklarını söylerler. Fakat nedense böyle bir hedefe ulaşmak için
geleneksel olarak semboller ve ritüellerle dolu bir öğrenme sistemini
benimserler ve bu sistem üzerinden bireysel gelişim ve bilgelik arayışına
odaklanırlar.
Modern
Masonluğun kökeni hakkında kesin bir bilgi bulmak zordur. Gerekçe olarak
Masonluğun erken dönemlerindeki kayıtlar eksik olması ve tarihçiler arasında
farklı görüşler bulunması gösterilir. Ancak, İngiltere'deki "Anahtar"
(Grand Lodge) olarak bilinen ve modern Masonluğun organizasyonel yapısını
oluşturan ilk büyük örgüt, 1717'de Londra'da kuruldu.
Günümüzde
her ülkede Mason locaları vardır. Bunların yapılanması farklı farklıdır. Derece
sistemi ile çalışırlar. Eskisi gibi gizli çalışmadıklarını ifade etseler de
Masonluk sembolik, ritüellerle dolu ve gizemli yapısını sürdürür. Bu durum
Yahudilerle ilişkilendirilmelerine neden olmuştur.
Yahudilerin
Masonluğu bir paravan gibi kullandıkları yaygın bir kanaattir. Yine Siyon
protokollerinde ifade edildiği gibi Masonluk, Siyonizmin emrinde olan tali bir
kuruluştur. Bundan dolayıdır ki her mason locasında mutlaka bir Yahudi vardır.
Yahudilerin müsaadesi olmadan mason olunamaz. Aslında Masonluk Hristiyanlar
tarafından kurulan bir teşkilattır. Fakat kuruluşunu takiben, Masonluk
Yahudiliğe dayanan bir hüvviyete bürünmüştür. Öyle ki, Masonluktan Yahudiliği
çıkarırsanız geride bir şey kalmaz.
Şöyle
bir tespiti buraya bırakmamda yarar var;
"Siyonizmin
Dünya Hakimiyeti fikrini hayata geçirmedeki maharetlerinin başında ciddi bir
emir komuta zincirinin gizlilikle yürütülmesinden meydana görmekteyiz. Emir
komuta zincirindeki hücre sistemiyle çalışan Siyonizm, gizliliğe çok dikkat
eder. Başarıları da burada saklıdır. Her birim yalnızca kendisine verilen
emirleri yerine getirir. Buna göre her birim yalnızca kendi biriminin en üstüne
bağlıdır ve sadece bu üst yönetici bir üst yöneticilerle irtibata geçebilir.
Sistemin bütününe hakim ve vakıf olanlar sadece Kabalist Hahamlardır. Bundan
dolayıdır ki bu hücre sitemi sayesinde birçok insan bilmeden kendi maksatları
doğrultusunda Siyonizme hizmet etmektedirler. Bu emir komuta zincirin en
tepsinde Büyülü veya her şeyi Gören Göz’ün altında 3 kabalist vardır. Onun
altında Sanhedrin; onu iki yan kol takip etmektedir. Bunlar B’nai B’rith ve
Bilderberg organizasyonudur. Bu ikisine da masonluk hizmet eder. Masonluğun alt
birimleri de; Lions, Rotary ve Diners’dir" [MEZKİT, M. (2014). Siyonizmin Siyon
Protokolleri’ile “Dünya Hakimiyeti” Düşüncesi. Yeni Fikir Dergisi, 6(13),
69-92.]
Şu
ana kadar Yahudilikte tek kutsal kitabın Tevrat olmadığını, Tevrat'ın
Yahudilerin en önemli kitabı olmasına rağmen TANAH adı verilen Yahudi Kutsal
Külliyatında içinde ZEBUR'da dahil 24 kutsal kitap olduğunu ifade ettik. Fakat
Yahudiliğin insanlığı tehdit etmesinde TANAH'ın tefsiri ve aynı zamanda Yahudi
İlmihali olan ve SÖZLÜ TEVRAT da denen TALMUD'un çok tehlikeli olduğunu
örneklerle ifade ettik. Siyonizm ve Masonluk ile ilgili kısa bilgiler verdik.
Bundan
sonra ise Hristiyan Kutsal metinlerini konuşacağız.
HRİSTİYAN
KUTSAL METİNLERİ
Mesela
Hristiyanların anladığı “İncil” ile bizim anladığımız İncil aynı mıdır?
Öncelikle
biz, İncil'i bizim Kur'an-ı Kerimimiz gibi tek bir kitap olduğunu
sanıyoruz. İşte burada yanılıyoruz.
Hristiyanlar
İncil (Bible) derken aslında tek bir kitaptan bahsetmezler. Bir Külliyattan
bahsederler.
Bu külliyat (İncil) iki ana bölümden oluşur: Eski Ahit ve Yeni Ahit.
Eski
Ahit 39 ayrı kitaptan oluşur;
Yeni
Ahit 27 kitaptan oluşur
Yani
İncil'e toplam 66 kitaptan oluşur.
Özetle;
İNCİL (Bible) = Eski Ahit + Yeni Ahit’dir
İncil'i
oluşturan 2 ana gövdeden biri olan ESKİ AHİT aslında Tevrat'ında içinde bulunuduğu
TANAH'tır. Hristiyanlar tüm Yahudi Kutsal metinlerini incilin içinde kabul
ederler.
Yeni
Ahit ise 27 Kutsal Kitap vardır.
Yeni
Ahit, Hristiyanlık inancının kutsal metinlerinden biridir ve İncil'in bir
bölümünü oluşturur.
Yeni
Ahit, İsa'nın yaşamı, öğretileri, ölümü, dirilişi ve erken Hristiyan
kiliselerinin oluşumu hakkında bilgi verir ve MS 1. yüzyılın sonlarında
yazılmıştır.
1.Matta
Müjdesi 2.Markos Müjdesi 3.Luka Müjdesi 4.Yuhanna Müjdesi 5.Elçilerin İşleri
6.
Romalılar'a Mektup 7. Korintoslular'a Birinci Mektup 8. Korintoslular'a İkinci
Mektup
9.
Galatyalılar'a Mektup 10. Efesliler'e Mektup 11. Filipililer'e Mektup 12. Koloseliler'e
Mektup
13.
Tesalonikalılar'a Birinci Mektup 14. Tesalonikalılar'a İkinci Mektup 15. Timoteos'a
Birinci Mektup
16.
Timoteos'a İkinci Mektup 17. Titus'a Mektup 18. Filimon'a Mektup 19. İbraniler'e
Mektup
20.
Yakup'un Mektubu 21. Petrus'un Birinci Mektubu 22. Petrus'un İkinci Mektubu
23.
Yuhanna'nın Birinci Mektubu 24. Yuhanna'nın İkinci Mektubu 25. Yuhanna'nın
Üçüncü Mektubu
26.
Yahuda'nın Mektubu 27. Vahiy Kitabı
Şimdi,
konuyu daha iyi anlamak için şunu belirtmeliyim. Müslümanların vahiy inancı ile
Hristiyanların Vahiy inancı farklıdır. İslam'daki Vahiy anlayışı Allah'ın
Peygamberimize Kuran ayetlerini nazil etmesidir. Çok nettir.
Oysa
Hristiyanlıkta Vahiy bizdeki gibi değildir. Hz. İsa'ya yüklenen anlamında
etkisiyle Hz. İsa'nın yaşamı, öğretileri, ölümü ve dirilişi ile ilgilidir.
Hristiyan inançları, İncil'de anlatılan İsa'nın öğretileri ve yaşamı etrafında
şekillenir. İsa'nın sözleridir yani...
Dedik ki; Hristiyanlıkta İNCİL denen şey bizim
anladığımız tek bir kitap olan İNCİL değildir.
Eski
Ahit ve Yeni Ahitten oluşan 66 kitaptan oluşan kitap külliyatıdır.
Peki
bu kafa karışıklığı neden?
Bunun
nedeni yakın anlamalara gelen "BIBLE" ve "GOSPEL"
kelimelerinin tek bir kelime gibi anlaşılmasından kaynaklanır. Gospel "Müjde"
anlamına gelir. Oysa "Bible" kökeni taa Papirusa kadar giden ve kitap
anlamına gelen bir kelimedir. Bible kelimesini mecaz manası olan Müjde olarak
çevirince işler karışıyor. Yani Gospel kelimesi, dilimize sürekli İncil olarak çevrilmiştir.
Örneğin;
Matta incili, Yuhanna İncili gibi...
Oysa
bu doğru bir çeviri değildir.
Doğrusu "Gospel of Matthew"
(Matta'nın Müjdesi ya da Matta Müjdesi) olmalıydı.
Özetle;
"Gospel"
(Müjde) terimi özellikle İsa'nın hayatını anlatan;
1.
Matta'nın Müjde
kitabı (Matta İncili değil)
2.
Markos'un Müjde
Kitabı (Markos İncili değil)
3.
Luka'nın Müjde
Kitabı (Luka İncili değil)
4.
Yuhanna'nın Müjde
Kitabı (Yuhanna İncili değil) bu kitaplardır.
İncil
ise (bir daha altını çizeyim) tek bir kitap değil Eski Ahit ve Yeni Ahitten
oluşan 66 kitaptan oluşan kitap külliyatıdır.
Yani mesela “MATTA” İncil değildir.
Bu
noktada çok kısa olarak Hz. İsa ve Hristiyanlığın ilk dönemleri hakkında bilgi
vermek istiyorum. Çünkü başka türlü onları anlamamız mümkün değil.
Hz.
İsa, büyük olasılıkla MÖ 4 ile MÖ 6
arasında Bethlehem (Beytüllahim) (Filistin'de, bugünkü Batı Şeria)'de
doğmuştur. Ardından, ailesiyle birlikte Mısır'a kaçmış ve daha sonra
Filisitin'in Galilea (Celile) bölgesine yerleşmişlerdir. İsa'nın yetiştiği
yerler arasında olan Nasıra köyü, bugünkü İsrail'in kuzeyinde bulunan küçük bir
yerleşim birimidir. Hristiyanlıkta önemli bir rol oynamıştır.
Hz.
İsa'nın vaazlarını, mucizelerini ve öğretilerini genellikle Kudüs, Galilea gölü
çevresi ve çevre köylerde gerçekleştiği kabul edilir. Vaazlarının ve
mucizelerinin birçoğu bu bölgelerdeki tapınaklarda, pazar yerlerinde ve halkın
yoğun olduğu yerlerde gerçekleşti. İsa'nın son zamanları, Kudüs'e olan son
yolculuğu, çarmıha gerilmesi ve ölümü ile tanınır. Kudüs'teki Kutsal Tapınak,
İsa'nın öğretilerini ve vaazlarını sunduğu yerlerden biri olarak bilinir.
İsa'nın çarmıha gerildiği yer olarak bilinen Gologota Tepesi de Kudüs'ün önemli
yerlerindendir. Ancak, İsa'nın yaşamı ve geçtiği yerler hakkında bazı detaylar
net olmamakla birlikte, Yeni Ahit'te anlatılanlar, İsa'nın Kudüs ve çevresinde,
özellikle Filistin'in Yahudi nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde yaşadığını
göstermektedir.
Hz. İsa'nın Havarileri
Hz.İsa'nın 12 havarisi, İncil metinlerine göre onun yakın takipçileri ve öğrencileridir. İncil'e göre, İsa'nın öğretilerini dinleyen, onunla birlikte seyahat eden ve onun öğretilerini yaymaları için görevlendirilen 12 öğrenci bulunmaktadır. İncil'de adları geçen 12 havari şunlardır:
1.
Petrus
(Simon Petrus): İsa'nın
öğrencileri arasında lider konumunda olan ve sıkça adı geçen biridir.
2.
Andreas: Petrus'un kardeşi olan ve İsa'nın bir diğer
öğrencisi.
3.
Yakup (Yakup Zebedi'nin oğlu)
4.
Yuhanna (Yuhanna Zebedi'nin oğlu)
5.
Filipos
6.
Bartholomeus
(Natanael)
7.
Tomas
(İnanmayan Tomas): İsa'nın
öğrencileri arasında olan ve bazen şüpheci tavırlarıyla anılan biri.
8.
Matta (Levi)
9.
Yakup (Alfeus'un oğlu)
10. Taday (Yuhanna'nın
oğlu): Ayrıca "Lebbeus" veya "Taday Lebbeus" olarak da
adlandırılır.
11. Simun
(Kananaios)
12. Yehuda (İşkariot): İsa'nın öğrencileri arasında yer alsa da, sonradan İsa'yı ihanet etmesiyle tanınan biridir.
İnciller,
İsa'nın öğrencileri olan bu 12 havarinin çoğunun yaşamları ve sonraki etkileri
hakkında farklı düzeylerde bilgi verir. Bu 12 kişi, İsa'nın öğretilerini
dinleyip yaymaları için ona yakın öğrencileri olarak kabul edilir. Biz de
yanlış olarak Matta İncili denen aslında "Matta'nın Müjde kitabı"
olan kitabı yazan kişi yukarıdaki Havari Mattadır. Yuhanna müjdesini ise kimin
yazdığı tartışmalıdır. Luka Hz. İsa'yı görmeyen bir hekimdir ve o da bir Luka
Müjdesi kitabını yazmıştır. Markos Hristiyanlıkta Hz. İsa'dan sonra en önemli
karakter olan ama Hz. İsa'yı görmeyen PAVLUS'un arkadaşıdır. Markos Müjdesi
(yanlış olarak Markos İncili diyoruz) kitabını kaleme almıştır.
Hristiyanlıkta
Hz. İsa'dan sonra en önemli karakter PAVLUS (Aziz PAUL)'dur. Pavlus'u bilmeden Hristiyanlığı anlamak
mümkün değildir. Hatta bugünkü Hristiyanlığın kurucusu PAVLUS'dur desek yanlış
söylemiş olmayız. Pavlus, Hz. İsa’nın havarilerinden biri DEĞİLDİR.
Peki
kimdir bu Pavlus (Aziz Paul)?
Pavlus'da
bir Yahudi idi ve Tarsus'da doğduğu kabul edilir. Çadır işi ile uğraştığı
söylenir. Hekim olduğunu söyleyenler de vardır. Hz. İsa'yı görmemiştir. Fakat
başlangıçta Hristiyanlara ve İsa'ya düşman olduğu hatta bizzat zulmettiği
söylenir. Hz. İsa'nın çarmıha gerilmesi olayını duyduktan sonra fikri değişim
geçirmiştir. Hatta bir yolculuğu sırasında, İsa'nın ona görünmesi ve onunla
doğrudan konuşmasıyla dönüşüm geçirdiği bir olayla dönüşüm yaşadığına dair bir
inanç mevcuttur.
Pavlus,
Hristiyan olduktan sonra ciddi bir misyon üstlenmiştir. Hristiyanlığın erken dönemlerindeki
gelişiminde ve yayılmasında kilit bir rol oynamıştır.
Pavlus'un
önemli olmasını sağlayan bazı nedenler:
Misyonerlik
Faaliyetleri: Pavlus,
Hristiyanlığın yayılmasında etkili olmuş, birçok farklı bölgeye seyahat ederek
Hristiyan toplulukları kurmuş ve güçlendirmiştir. Pavlus'un misyonerlik
faaliyetleri, Hristiyanlığın yayılmasında önemli bir rol oynamış ve farklı
kültürler arasında Hristiyan inancının yayılmasına katkıda bulunmuştur.
Mektupları: Pavlus'un yazdığı mektuplar, Yeni Ahit'in bir
parçasıdır ve Hristiyan topluluklarına yönelik rehberlik, öğütler ve teolojik
açıklamalar içerir. Bu mektuplar, Hristiyan inancının erken dönemlerinde
teolojik anlayışın derinleşmesine ve kiliselerin yönlendirilmesine katkıda
bulunmuştur.
Teolojik
Katkıları: Pavlus, Hristiyan inancının erken
dönemlerinde teolojik gelişimine önemli katkılarda bulunmuştur. Özellikle
lütuf, iman ve adalet gibi konularda getirdiği teolojik görüşler, Hristiyanlık
dünyasının temel öğretilerinden biri haline gelmiştir.
Farklı
Kültürler Arası Köprü: Pavlus, farklı kültürler
arasında Hristiyanlık inancının yayılmasında bir köprü görevi görmüş ve farklı
kültürel yapıları Hristiyan inancıyla birleştirmeye çalışmıştır.
Pavlus'un
etkisi ve yazdığı mektuplar, Hristiyanlığın erken dönemlerindeki teolojik ve
kültürel gelişimine büyük katkılarda bulunmuştur.
Pavlus'un Seyahatleri:
Hristiyan inancını yaymak ve kiliseler kurmak için bir dizi yolculuk yapmıştır. Tarihçiler genellikle Pavlus'un seyahatlerini M.S. 45 ile 60 arasında bir zaman dilimine yerleştirirler. üç büyük misyonerlik seferi en belirgin olanlardır:
Birinci Misyonerlik Seferi: Pavlus, Antakya Kilisesi'nin (Antakya, bugünkü Türkiye) önderliğinde, Barnabas ve Yuhanna Markos ile birlikte Kıbrıs ve Anadolu'yu kapsayan bu sefere çıkmıştır. Seleukia, Salamis, Perga, Antakya gibi yerlerde vaazlar vermiş ve Hristiyan kiliseleri kurmuştur.
İkinci
Misyonerlik Seferi: Pavlus,
Barnabas ile çıktığı bu seferde Anadolu üzerinden kısmen bir önceki seferde
izlediği rotayı takip etmiş, ardından Makedonya'ya geçmiş ve orada da Hristiyan
toplulukları kurmuştur.
Üçüncü
Misyonerlik Seferi: Bu seferde
Pavlus, Makedonya ve Yunanistan'ı ziyaret etmiş ve buradaki kiliselerle
iletişim kurmuştur. Bu seferinde Yahudi karşıtlığıyla karşılaşmış ve birçok
zorlukla mücadele etmiştir.
Pavlus'un
bu seyahatleri sırasında Hristiyanlık inancını yaymış, kiliseler kurmuş ve
Hristiyan topluluklarının oluşumuna katkıda bulunmuştur. Bu yolculuklar ve
faaliyetler, Hristiyanlığın yayılmasında ve erken kilise tarihinde önemli bir
rol oynamıştır.
Pavlus
ayrıca Roma'ya kadar ulaşmış ve burada da Hristiyan topluluklarına hitap
etmiştir. Bu seyahatlerin anlatıldığı Pavlus'un mektupları, Yeni Ahit'te
bulunmaktadır.
Yukarıda
adı geçen BARNABAS biz Müslümanlar için daha ilgi çekici biridir.
Aslında PAVLUS'un arkadaşıdır. Gerçek adı Yusuf (Yoesef) dur. Barnabas (teselli
eden) lakabıdır. Pavlus'un birinci seyahatinde onunla birlikte olmuştur. Fakat
ikinci seyahatinde aralarında fikri bir sorun çıkmış ve Pavlus'dan ayrılmıştır.
Farklı bir güzergahla seyahatlerine devam etmiştir. Anadolu’nun ve Ortadoğu'nun
Hristiyanlaşmasında ciddi bir etkisi olmuştur. Onun da BARNABAS MÜJDESİ
(Bizdeki yanlış ifadesi ile (BARNABAS İNCİLİ) isimli bir kutsal metini vardır.
Ama YENİ AHİT'e dahil edilmemiştir. Bu metnin önemi içinde efendimiz Hz.
Muhammed'in (SAV) (Ahmed olarak) adının geçmesidir. Tarihi bir metin olarak
bulunmaktadır. Barnabas'ın Kıbrıs ve civarı bölgelerde yaşadığı kabul edilir.
Pavlus'a
dönecek olursak ki; Hristiyanlık ta belirleyici olan asıl karakter budur. En son Hristiyanlığı yaymak için Roma'da
bulunduğu ve Roma'da Nero'nun saltanatı döneminde Hristiyanlara yönelik zulmün
yaşandığı bir zamanda, Pavlus'un öldürüldüğü veya idam edildiği düşünülür (MS
64-67). Ancak bu konuda net bir kanıt veya kayıt yoktur.
Erken
Hristiyanlık döneminde Pavlus'dan sonra en etkili olan kişiler de şunlardır.
Bunların hepsi Aziz olarak adlandırılan kişilerdir.
Petrus: İsa'nın havarilerinden biri olan Petrus,
Pavlus'un çağdaşı ve erken Hristiyan kiliselerinin lider figürlerindendi.
İsa'nın öğretilerini savundu ve Hristiyan topluluklarının oluşumunda etkili
oldu.
Yuhanna
(John): Bir diğer havari olan Yuhanna,
İsa'nın öğretilerini anlatan ve Hristiyan topluluklarının oluşumunda önemli bir
rol oynayan bir figürdü. Yuhanna İncili'nin yazarı olarak bilinir.
Iakup
(James): İsa'nın kardeşi olan İakup, Kudüs
Kilisesi'nin liderlerinden biriydi ve Hristiyanlığın erken dönemlerinde etkili
bir figürdü.
Ignatius: Erken dönem Kilise Babalarından biri olarak
kabul edilen İgnatius, Hristiyan inancının gelişiminde ve kilise
örgütlenmesinde etkili olmuştur. Özellikle, kiliseye dair yazdığı mektuplar
önemli kabul edilir.
Ireneus: Ireneus, Hristiyanlık tarihinde etkili olmuş
bir figürdür. Teolojiye ve doktrinlere dair önemli yazılar bırakmış ve
Hristiyan inancının gelişimine katkıda bulunmuştur.
Süreç içinde Kültürel faktörlerinde etkisiyle
Hristiyanlıkta mezhepler ortaya çıkar. Bu mezhepler farklı teolojik inançlara,
ibadet uygulamalarına ve kilise yönetimine göre ayrılır. Yaygın olanlar
şunlardır;
Hristiyan
Mezhepleri
Ortodoks
Hristiyanlık: Bu mezhep, Doğu
Ortodoks Kilisesi ve Doğu Süryani Kilisesi gibi kiliseleri içerir. İsa'nın
öğretilerini ve geleneklerini korurken, Doğu'nun kültürel ve tarihsel bağlamını
yansıtır.
Katolik
Kilisesi: Roma Katolik Kilisesi, en büyük
Hristiyan mezheplerinden biridir. Papa'nın otoritesini kabul eder ve dünya
çapında geniş bir inanç ve uygulama yelpazesi bulunur.
Protestanlık: Bu kategori içinde çok sayıda mezhep ve
denominasyon bulunur. Reform Kilisesi, Lütercilik, Anglikanlık, Metodizm,
Baptist Kiliseleri, Presbiteryenlik ve pek çok başka grup bu çatı altında yer
alır. Protestanlık, 16. yüzyılda Reform hareketinin sonucu olarak Katolik
Kilisesi'nden ayrılmıştır.
Doğu
Katolik Kiliseleri: Bu kiliseler,
Katolik inancını kabul eder ancak Doğu Ortodoks Kiliseleri gibi Doğu geleneğine
sahiptir. Örneğin, Ukrayna Greko-Katolik Kilisesi bu kategoriye girer.
Oryantal
Ortodoks Kiliseler: Kıpti Kilisesi,
Etiyopya Ortodoks Tewahedo Kilisesi, Ermeni Apostolik Kilisesi gibi kiliseler
bu gruba dahildir. Bu mezhepler Doğu Hristiyanlığı'nın bir parçasıdır ve kendi
özgün gelenekleri ve inançlarına sahiptir.
Bu
sadece birkaç örnek; Hristiyanlık büyük bir çeşitliliğe sahiptir ve bu
çeşitlilik, teolojik inançlar, ibadet uygulamalar ve kilise yönetimi gibi
konularda farklılıkları yansıtmaktadır. Her mezhep kendi inançlarına, liderlik
yapısına ve kilise uygulamalarına göre kendine özgü bir kimlik taşır.
Hristiyanlık
tarihinde çok önemli bir toplantı vardır. Bundan bahsetmeden geçemeyiz. O
toplantının adı İZNİK KONSÜLÜ dür.
İznik
Konsülü, Hristiyanlık tarihinde önemli bir kilise konseyidir ve 325 yılında
İznik şehrinde toplandı. Bu konsil, Hristiyanlık inancını ve doktrinlerini
netleştirmek, özellikle de Aryanizm adı verilen bir öğreti üzerindeki
tartışmaları çözmek amacıyla düzenlendi.
Aryanizm,
İsa'nın Tanrı'yla eşit olmayan ve zamanla yaratılmış bir varlık olarak gören
bir öğretiydi.
Sonuçta
Aryanizm reddedildi...
Gelelim
bence Hristiyanlıkla ilgili en önemli meseleye;
Tam
anlamadığımız konu belki de bu. Hristiyanlara göre Hz. İsa Kimdir? Peygamber
midir?
Hristiyanlara
göre; tek olan Tanrı kendini Baba, Oğul ve Kutsal Ruh şeklinde gösterir. Bu, Hristiyanların üç tanrıya değil bir
Tanrı’ya inandıklarını gösterir. Kendisini üç farklı şekilde gösteren tek bir
Tanrı. İsa Mesih, tek olan Tanrı’nın üçlü birliğin ikinci kişisi olan Oğul’dur.
“İsa Mesih görünmez Tanrı’nın görünümüdür. Baba insana görünemez , o maddi
olarak İsa Mesih şeklinde, manevi olarak da Kutsal Ruh (Tanrıyı hissetmek için)
olarak insanlığa tecelli eder.
Özetle
Hz. İsa Tanrıdır. Hristiyan inancına göre, İsa Tanrı'nın insan suretinde
bedenleşmiş halidir.
Hristiyanlık,
İsa'nın Tanrı'nın özünde ve doğasında eşit olduğunu, Tanrı'nın Oğlu olduğunu ve
insan suretinde dünyaya gelerek insanlığı kurtarmak için gönderildiğini
öğretir. Bu, "Tanrı-insan" olarak bilinen bir kavramdır; yani İsa,
hem tam anlamıyla Tanrı'nın özünde eşit, hem de insan bedeninde gerçek bir
insandır.
Yani, Hristiyanlara göre İsa Mesihtir. Peygamber değildir. Tanrıdır. Matta, Markos, Yuhanna, Luka’nın kitaplarımdaki sözler İsa'nın, yani tanrının sözleridir.
Yeni
Ahit'e dahil edilmeyen diğer Müjde (bizde İncil denen) kitapları da var onları
da yazalım;
Apokrif
Müjde Kitapları (İnciller): Yeni
Ahit'te yer almayan ancak Hristiyanlık tarihinde önemli kabul görmüş
metinlerdir. Örnek olarak "Petrus İncili", "İsa'nın İnfazı"
ve "Barnaba İncili" gibi metinler sayılabilir. Bu metinler, farklı
Hristiyan topluluklarında değer görse de genellikle resmi kanona dahil
edilmemiştir.
Gnostik
Metinler: Gnostisizm akımına ait metinlerdir.
İsa'nın öğretileri ve gizli bilgiler üzerine odaklanan bu metinler arasında
"Meryem'in Vahiyleri", "Thomas'ın Müjdesi" ve "Filip
Müjdesi (İncili)" gibi metinler bulunur. Bu metinler, Gnostik inanç
sistemine ait olmaları nedeniyle genellikle resmi Hristiyan kanonuna dahil
edilmemiştir.
Kanon
Dışı Müjdeler (İnciller): Bazı
Hristiyan gruplar tarafından kabul görmüş ancak genel Hristiyan geleneğinde
resmi olarak kabul edilmemiş İncillerdir. Bu kategoriye "İbrani
İncili", "Yuhanna'nın Sırrı" gibi metinler örnek olarak
verilebilir.
Bu
kitap ve metinler, Hristiyanlık tarihinde farklı topluluklar arasında farklı
derecelerde kabul görmüş olsa da genellikle resmi kanona dahil edilmemiştir.
Not:
Hristiyanlık bağlamında, "Kanon" kelimesi Kutsal Kitap'ta bulunan
metinlerin veya belirli dini metinlerin kabul edildiği, otorite ve kutsallık
atfedilen belirli bir koleksiyonu ifade eder.
Biraz da Din adamları ve kutsal mekanları hakkında bilgi verelim;
Yahudi Din Adamları (Mezheplere göre bazı değişikler gösterebilir)
Rav/Rabbi: Yahudi toplumunda liderlik eden ve dini
otoriteye sahip olan kişidir. Talmud ve diğer dini metinlerin yorumlanmasında
uzmanlaşmıştır. Rabbi, ibadetleri yönetir, eğitim verir, toplumsal sorunlarla
ilgilenir ve cemaate rehberlik eder.
Haham: Toplulukta dini konularda otoriteye sahip
olan bilge kişidir. Tora'nın yorumlanması ve uygulanması konusunda
uzmanlaşmıştır. Hahamlar genellikle eğitim verir ve cemaatin dini
ihtiyaçlarıyla ilgilenir.
Kohen: Kohenler, genellikle İsrailoğulları'nın
soyundan gelme iddiasındadır ve geleneksel olarak ibadetlerde özel görevler
üstlenirler. Tapınak döneminde kurbanları sunma ve dini ayinleri gerçekleştirme
gibi görevleri vardı. Günümüzde bu görevler, ibadetlerde bazı özel roller
üstlenme şeklinde devam edebilir.
Levi: Levi'ler, tapınak döneminde özel hizmetlerde
bulunmakla görevlendirilmiş bir kabileydi. Geleneksel olarak, dini ayinlerde ve
öğretilerde yardımcı roller üstlenirler.
Şohet: Şohetler, kosher (helal) kesim için
yetkilendirilmiş kasap ve dini otorite tarafından belirli kurallara göre
hayvanları kesen kişilerdir.
Hristiyanlıkta ise Mezheplere göre din
adamları şunlardır (Mezheplere göre farklılıklar gösterir);
KATOLİK MEZHEBİNDE
Papa: Katolik Kilisesi'nin en üst lideridir.
Katolikler için ruhani otorite ve rehberlik sağlar.
Kardinal: Papa'nın seçilmesine yardımcı olan ve
genellikle Vatikan'da görev yapan kilise liderleridir. Kardinaller, Papa'nın
danışmanlarıdır ve kilise işlerinde önemli bir rol oynarlar.
Piskopos: Piskoposlar, genellikle bir şehrin veya
bölgenin ruhani liderleridir. Birçok Hristiyan mezhebinde piskoposlar,
kiliseleri yönetir ve papazları denetler.
Papaz/Rahip: Kilisenin ibadetlerini yöneten ve cemaate
ruhsal rehberlik sağlayan kişidir. Katoliklerde "papaz" terimi
kullanılırken, diğer Hristiyan mezheplerinde genellikle "rahip"
terimi kullanılır.
Diyakon: Kilise hizmetlerinde yardımcı olan ve topluma
yardım eden kişidir. Diakonlar genellikle evsizlere, yoksullara ve ihtiyaç
sahiplerine yardım ederler.
Kilise
Başkanı/Pastör: Protestan
kiliselerinde liderlik eden kişiye genellikle "pastör" veya
"kilise başkanı" denir. Onlar, cemaatlerine rehberlik eder ve
kilisenin faaliyetlerini yönetirler.
ORTADOKS MEZHEBİNDE
Patrik: Ortodoks Kilisesi'nin en üst lideri olan
Patrik, genellikle bir bölgenin veya ülkenin kilise otoritesini temsil eder.
Örneğin, İstanbul Ekümenik Patriği, Ortodoks Hristiyanlığı'nda önemli bir
figürdür.
Metropolit: Patrikten sonra gelen en yüksek rütbedeki din
adamıdır. Genellikle büyük şehirlerin veya bölgelerin başında bulunur ve kilise
yönetiminde önemli bir rol oynar.
Piskopos: Ortodoks Kilisesi'nin altındaki rütbede
bulunan piskoposlar, belli bir bölgenin veya belli bir konunun sorumluluğunu
üstlenirler. Her bölgede birkaç piskopos olabilir.
Papaz: Ortodoks kiliselerinde papazlar, ibadetleri
yönetir, ayinleri gerçekleştirir ve cemaate ruhsal rehberlik sağlar.
Diakon: Kilisede hizmet eden ve papazlara yardımcı
olan din adamıdır. Liturji sırasında görev alabilir ve kilise hizmetlerinin
düzenlenmesine yardımcı olur.
PROTESTAN MEZHEBİNDE
Pastör: Kilise lideri ve cemaatin ruhani rehberi olan
kişidir. İbadetleri yönetir, vaazlar verir, cemaate rehberlik eder ve kilisenin
günlük işlerini idare eder.
Elder
(Yaşlı): Bazı Protestan mezheplerinde,
kilisenin liderliğini yapan deneyimli ve bilgili bir figürdür. Kilise
konseylerinde görev alabilir ve kilisenin ruhani işlerinde rol oynar.
Vaiz/Evangelist: Vaizler, vaazlar verir ve dini öğretileri
cemaate aktarır. Bazı mezheplerde evangelistler, Hristiyanlığı yaymak ve
misyonerlik faaliyetlerinde bulunmakla görevlidir.
Kilise
Yöneticisi/Kilise Meclis Üyesi:
Bazı Protestan kiliselerinde, kilise yönetimine katkıda bulunan ve karar
alınmasına yardımcı olan seçilmiş veya atanmış üyeler bulunabilir.
Kudüs'ün
Batı Duvarı (Kotel): Yahudiliğin en
kutsal yerlerinden biridir. Tapınağın bir zamanlar bulunduğu alanın bir parçası
olan Batı Duvarı, dua etmek ve dualar bırakmak için önemli bir mekan olarak
kabul edilir. Yahudi ibadetlerinin merkezi olma özelliği taşır.
Yahudi
Tapınağı (Eski Tapınak): Eski
dönemlerde, Kudüs'te bulunan Tapınak, Tanah'ta bahsedilen bir tapınaktır. İlk
Tapınak, Süleyman tarafından inşa edilmiş ve daha sonra ikinci bir Tapınak
yapılmıştır. Bu mekan, Yahudi ibadetlerinin merkezi ve Tanrı'ya yaklaşma yeri
olarak kabul edilirdi. Günümüzde Tapınak harabeleri bulunmaktadır.
Ölü
Deniz Yazmaları'nın Keşfedildiği Mağaralar:
Qumran'daki mağaralarda bulunan Ölü Deniz Yazmaları, Yahudi dini metinlerinin
en eski ve en kapsamlı koleksiyonlarından biridir. Bu yazmalar, dini metinler,
dualar ve tarihî belgeler içerir ve Yahudi dini ve tarihi açısından büyük öneme
sahiptir.
Sinagog
(Beit Knesset): Genellikle
"sinagog" terimi en yaygın kullanılan isimdir. "Beit
Knesset" terimi de aynı anlamı taşır ve "toplantı evi" olarak
çevrilebilir. Yahudi toplulukları ibadet etmek ve dini etkinlikler için burada
toplanır.
Beit
Midraş (Çalışma Evi): Özellikle eğitim ve öğretim merkezi olarak kullanılan
yerlere verilen isimdir. Tevrat'ın derinlemesine incelendiği, dini metinlerin
okunduğu ve tartışıldığı mekanlar olabilir.
Havra: Genellikle daha az kişinin katıldığı, dini
tartışmaların yapıldığı, dua edildiği ve eğitim faaliyetlerinin
gerçekleştirildiği mekanlardır.
Yeshiva: Bu terim, özellikle dini eğitim verilen
okulları veya enstitüleri ifade eder. Burası daha çok dinî öğretim ve eğitim
için kullanılan bir mekandır.
Bu
terimler, Yahudi toplulukları arasında ve coğrafi bölgelere göre değişebilir.
Kudüs,
İsrail/Kutsal Kabir Kilisesi:
İsa'nın çarmıha gerildiği, öldüğü ve gömüldüğü yer olarak kabul edilir.
Hristiyanlar için en kutsal yerlerden biridir.
Yahudi
Tapınağı Harabeleri: İsa'nın
dönemindeki Tapınak'ın kalıntılarına ve Kudüs'teki dini tarihî izlere ev
sahipliği yapar.
Vatikan,
Roma, İtalya/Aziz Petrus Bazilikası:
Katolik Kilisesi'nin merkezi olarak kabul edilen bu bazilika, Hristiyanlık için
önemli bir kutsal mekandır. Aziz Petrus'ın mezarının olduğuna inanılır.
Sistine
Şapeli: Michelangelo'nun ünlü tavan
freskleriyle tanınır.
Lourdes,
Fransa/Lourdes Tapınağı: Meryem
Ana'nın 1858'de Bernadette Soubirous'a göründüğüne inanılan ve mucizelerin
gerçekleştiği bir yer olarak kabul edilir.
Bethlehem,
Batı Şeria: Doğuş Kilisesi: İsa'nın doğduğu yer
olarak kabul edilir. Burası Hristiyanlar için önemli bir kutsal mekandır.
Nazareth,
İsrail/Meryem Ana'nın Ev Mabedi:
Meryem'in yaşadığına inanılan yerdir ve Hristiyanlar için kutsal bir ziyaret
noktasıdır.
Kilise
veya Bazilika: Hristiyan
ibadetinin temel yapılarıdır. Kiliseler, genellikle haç şeklinde yapılan, dua,
vaaz, ayin ve diğer dini törenlerin gerçekleştirildiği yerlerdir. Bazilikalar
ise genellikle daha büyük, önemli dini anıtlar veya kiliseler olabilir.
Şapel:
Kilisenin içinde veya yanında kiliseye
bağlı olan ya da bağımsız olabilen küçük ibadet mekanı
Katedral: Katedraller, piskoposların yönettiği ve çoğu
zaman bir bölgenin ana kilisesi olarak hizmet veren büyük ve önemli
kiliselerdir.
Manastır
ve Manastır Kiliseleri:
Manastırlar, keşişlerin veya rahibelerin yaşadığı topluluklar ve bu
toplulukların ibadet ettiği yerlerdir. Manastır kiliseleri, manastır
komplekslerinin bir parçası olarak hizmet verir.
Kapalı
ve Açık Hava Kiliseleri: Bazı
Hristiyan gruplar, ibadetlerini açık havada gerçekleştirir. Bu tür kiliseler
doğal manzaralarda veya açık alanlarda ibadet etmek için tasarlanmış yapılar
olabilir.
Kilise
Topluluk Merkezleri ve Salonları:
Bazı modern Hristiyan cemaatler, daha küçük topluluklar için kilise topluluk
merkezleri veya salonlarını kullanır. Bu yerler, daha samimi ve rahat bir
atmosferde ibadet etmeyi sağlar.
Papalık
zamanla gelişen ve değişen bir kurumdur. Hz. İsa'nın Havarisi Aziz Petrus'un
Roma'ya geldiği ve burada kiliseler yaptığına inanılır. Bu nedenle Papalık
kurumu manevi olarak Aziz Petrus'a dayandırılır ve Roma'da bu yüzden
Katolikliğin ve papalığın merkezi olmuştur.
Ama
Hristiyan geleneğine göre Aziz Petrus'un öğrencisi Aziz Linus, M.S. 67 veya 76
civarında Papalık makamında yer almıştır. Bazı erken kilise kaynakları, onu
Papalık makamının ikinci ama esas lideri olarak kabul eder. Ondan sonra gelen
Papalar hakkında bilgiler biraz karışıktır. Bizim içinde çok önemli değil
zaten...
VATİKAN
Vatikan
şehir devleti olarak, günümüzde bilinen haline gelebilmesi için zaman içinde
farklı aşamalardan geçti. Vatikan'ın tarihî oluşumu ve günümüzdeki halini
alması, Roma İmparatorluğu'nun çöküşünden Orta Çağ'a kadar uzanan bir süreci
kapsar.
Vatikan'ın
tarihî mekânı, eski Roma dönemlerinde "Vatikan Tepesi" adı verilen
bir alanın üzerine inşa edilmiştir. Bu alan, Hristiyanlığın erken dönemlerinde
Aziz Petrus ve Aziz Pavlus gibi önemli figürlerin gömüldüğü bir mezarlık olarak
bilinir.
Vatikan,
Orta Çağ boyunca Papalık makamının merkezi olma rolünü korudu. 1929'da, İtalyan
hükümeti ile Papa XI. Pius arasında Lateran Antlaşması imzalandı ve bu antlaşma
ile Vatikan'ın egemenliği ve resmi olarak tanınmış bir devlet olarak mevcut statüsü
sağlandı. Bu antlaşma ile Vatikan, egemen bir devlet olarak tanındı ve Roma'da
bağımsız bir bölge olarak yer aldı. Fakat Vatikan’ın sadece dini bir otorite
olmadığı pek çok siyasi olayın içinde olduğu da bir gerçektir.
Hristiyan tarihinde pek çok ilginç mezhep ya
da oluşum bulunmaktadır. Bunlardan iki tanesinden bahsedeceğim.
TAPINAK ŞÖVALYELERİ
Bu
tarikat, 12. yüzyılın başlarında Kudüs'ün Hristiyanlar tarafından işgal
edilmesinden sonra, Kudüs'ün savunulması ve Hristiyan hacılarının güvenliğini
sağlama amacıyla kuruldu (1118- Kudüs). Yani Haçlı Seferleri döneminde
kurulmuştur. Kurucusu (ya da kurucularından en önemlisi) Fransız bir Şövalye ya
da soylu olan Hugues de Payens idi.
Tapınak
Şövalyeleri, zamanla büyük güç ve zenginlik elde ettiler. Avrupa'da geniş
topraklar ve mülkler edindiler, bu da onları o dönemde en güçlü tarikatlardan
ve oluşumlardan biri haline getirdi. İtibarları çok arttı. Krallar için bir
tehdit haline bile geldiler. Artık Krallara borç bile vermeye başladılar.
Tapınakçılardan en çok borç alanlardan biri de Fransa Kralı IV. Philippe idi.
Kral bu borcu ödeyemeyeceğini anlayınca Papa'yı da yanına alarak 1307 yılında
Tapınakçıları fesh etmek için emir çıkarttı. Birçok Tapınakçı çeşitli
gerekçelerle tutuklandı, sapık, ayyaş, kafir ilan edildi hatta idam edildi.
Tapınakçıların
22. ve son büyük üstadı Jacques de Malay'dı. Karal IV. Phlippe tarafından
yakalatılıp önce kazığa oturtulmuş ve ardından yakılmıştır. Böylece Tapınak
Şövalyeleri legal bir oluşum olmasına rağmen lağvedilmiştir. Bu idam sonrasında
üstadın laneti ile ilgili pek çok söylence çıkmıştır.
Kudüs'ün
1291 de Müslümanlar tarafından geri alınmasının ardından Tapınak Şövalyeleri,
önce Suriye'nin Tortosa şehrine ardından da Kıbrıs'a çekildi. Daha sonra Rodos
Adası üzerindeki kontrolü ele geçirdiler.
Rodos'u 1309'da ele geçiren Tapınak Şövalyeleri, adayı merkezleri haline
getirdiler ve Rodos Şövalyeleri olarak bilindiler. Rodos'ta büyük bir kale inşa
ederek adayı güçlendirdiler ve deniz ticaretini kontrol altına alarak
Akdeniz'deki stratejik konumlarını pekiştirdiler. Ancak 1522'de Osmanlılar Rodos'u kuşattı ve
şövalyeler, anlaşma yaparak adayı terk etmek zorunda kaldılar. Bu durum,
şövalyelerin Rodos'tan ayrılarak yeni bir üs arayışına girmelerine neden
oldu. Sonrasında, İspanya'nın Kralı V.
Charles'ın yardımıyla 1530'da Malta Adası, Tapınak Şövalyeleri'ne verildi. Bu
kez de Malta Şövalyeleri olarak anılmaya başladılar. Malta, şövalyeler için
stratejik bir üs haline geldi. Şövalyeler, Malta'da güçlü bir savunma sistemi
inşa ettiler ve adayı merkezleri haline getirdiler. Bu şövalyeler, denizciliği kontrol
altına almış, ticaret yollarını korumuş ve Osmanlı İmparatorluğu'nun
genişlemesine karşı koymuşlardır. Bildiğiniz gibi Osmanlı Devleti Malta adasını
hiçbir zaman fethedemedi... Malta'da
uzun yıllar kaldıktan sonra, 1798'de Napolyon'un Malta'yı işgali sonucunda
Tapınak Şövalyeleri adadan ayrılmak zorunda kaldılar ve bu durum, tarikatın
sonunu hızlandırdı. Bu olayların ardından birçok şövalye Avrupa'ya dağıldı ve
tarikat resmen sona erdi.
Şunu
belirtelim; Rodos Sövalyeleri, St. John Şövalyeleri, Hospitalier Şövalyeleri,
Aziz Yahya Şövalyeleri, Malta Şövalyeleri diye anılan bütün şövalyeler Tapınak
şövalyelerinin dağılmasından sonra geriye kalanlar tarafından oluşturulan
yapılardır. Tapınakçıların devamıdır.
Tapınak Şövalyeleri üzerine pek çok efsane
üretildi, kitaplar yazıldı, iddialar ortaya atıldı. Masonluğun resmi anlamda
Tapınakçılar üzerinden kurulup örgütlendiği, ya da Tapınakçıların Masonluğa
eklemlendiği iddia edildi. Bu iddialar yabana atılamaz. Hatta İllimünati ile
ilişkilendirenler oldu. Özellikle Tapınakçılar ile Masonluk ilişkisi çokda
hafife alınamalıdır. Çünkü ikiside HRİSTİYANLIK örgütüdür. Masonlar ilk mason
olarak Hiram Ustayı kabul etseler de en büyük MASON olarak Hz. İsa'yı kabul
ederler.
Evanjelizm,
18. YY'da ortaya çıkmış bir dini akımdır. Mezhep olarak adlandırılamaz. Belli
bir önderi ya da kurucusu yoktur.
Fakat
hareketin gelişiminde etkili olan bazı figürler ve isimler vardır. Örneğin,
John Wesley, George Whitefield, Charles Wesley gibi kişiler, 18. yüzyılda
İngiltere'de ve Amerika'da büyük bir etki yaratmış, Evanjelik hareketin
oluşumuna katkı sağlamışlardır. Protestanlık içinde kabul edilirler. Yuhanna
Müjdesini öncelerler. ABD de sayıca epey kalabalıktırlar.
Evanjelik
Hristiyanlar, Tanah'ta (Eski Ahit) belirtilen İsrail'in yeniden kurulmasını,
Kutsal Kitap'ta bahsedilen pek çok kehanetin gerçekleşmesini ve Mesih'in ikinci
kez gelmesi öncesi belirli olayların gerçekleşmesini beklerler. Bu bağlamda
Siyonizm konusunda değişik bir yaklaşım sergilerler, en azından bir kısmı.
Evanjelik
Hristiyanlar arasında Siyonizm'e verilen destek, farklı düzeylerde olabilir ve
her Evanjelik Hristiyan aynı fikirde olmayabilir. Siyonizm, İsrail Devleti'nin
kurulmasını ve Yahudi halkının kendi topraklarına geri dönmesini savunurken,
Evanjelik Hristiyanlar için bu, Kutsal Kitap'ta öngörülen kehanetlerin
gerçekleşmesi ve Mesih'in dönüşüne hazırlık açısından önem taşıyabilir.
Sonuç
olarak belki de Siyonistlerin kulis ve maddi gücüyle ABD ve bazı ülkelerde
Evanjelist kişiler develt başkanı seçilmektedir. Bu bağlamda ABD'nin İsraile
desteği net olarak anlaşılabililir. Sadece Siyonizm değil, Siyonizm'in güdümüne
girmiş Masonluk da gerekeni zaten yapmaktadır.
TOLGA TANOLCAY
Yorumlar
Yorum Gönder